Kamu personel seçme sınavının ardından atanma kaygısının yanı sıra birçok mesele gün yüzüne çıkmaya başladı. Sınavın ücretlendirilmesinden mi dert yansak yoksa sınavın şu hastalık döneminde sosyal mesafeden uzak, öbür yandan hasta hasta sınava girmek zorunda kalanlardan mı bahsetsek? Çileli bir serüven misali koca fakülteleri bitirip kendini yarışın tam ortasında görmek acaba insanda nasıl bir his uyandırır?
Sosyal mecrada ki gözlemlerim, toplumun nasıl yönlendirildiğini görmem açısından çok faydalı oldu. Açıldığı tarihten itibaren hiç alım yapılmayan sağlık yönetimi mezunları var. Binlerce mezun bir şekilde sınava girmiş ümitsizlik içinde kıvranmakta. Hele ki mühendisliklere değmeyin. Binlerce mezunu olan inşaat mühendisleri, jeoloji mühendisleri, maden mühendisleri, elektrik ve elektronik mühendisleri, makine mühendisleri, mimarlar, şehir plancılar, ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri, harita mühendisleri, endüstri mühendisleri ve çevre mühendislerinin feryadına cevap veren bile yok. Teknik kadrolara önem vermeyen bir milletin sonu tabii olarak dış ülkelere bağımlı kalmaktır. Bunun yanı sıra Su ürünleri mühendisleri, kimya mühendisleri ve jeofizik mühendislerinin yıllar içinde ki alımları komik derecede vahimdir.
Üç tarafı denizlerle kaplı memleketin su ürünleri mühendisine bakış açısı, depremlerle sarsılan memleketin mimarlar ve jeofizikçilere bakış açısını göz önüne aldığımızda bulunduğumuz durumun resmini ancak bunlarla ifade edilebiliriz.
Memleketin imar edilmesinin tek çaresi teknik kadroya gereken önemin verilmesinden geçer. Bu hususla alakalı büyüklerimize sesimizi duyurmaktan asla vaz geçmeyeceğiz. Gençlerin sesine ses veren ve yakın zamanda konuyla alakalı mecliste açıklama yapacak olan Sayın Av. Mahmut TANAL vekilime tüm arkadaşlar adına şükranlarımı sunuyorum. Umarım adil bir atama dönemi geçirilir ve memlekete faydalı olacak arkadaşlarımız görevlerinin başına geçerler.
YORUMLAR