Pandeminin artması yani namı değer covid-19 virüsünün yayılma hızının artması, yurt genelinde bazı tedbirlerin kısıtlama şeklinde alınmasına sebep olmuştur. Lokantalar, halı sahalar ve bilumum yerlerin çalışmasına sözde belirli bir süre ara verilmiştir.
İşin aslı öylemi acaba? Faaliyetleri durdurulan iş yerlerinin zararlarını, kiralarını ve personel giderlerini kim nasıl karşılayacak? Hele ki okulların kapanmasıyla son altı ay kontak açmamış servisçiler, bir kalem dahi satamamış kırtasiyeciler, elbiseden tutun da yakıta kadar birçok alanı etkileyen kısıtmalar yapılırken hakkaniyet ve adalet sağlana biliniyor mu?
Okulları sırf çocuklar okul dışında dershaneye veya başka bir yere gitmesinler diye tek öğün yapılması ne kadar mantıksız ise bugün okulların kapatılması da o kadar mantıksızdır. Acilen ikili eğitime geçilmeli ve okulun gün sayısını altı güne çıkarmakla bu iş çözülür. Üç gün bir grup diğer üç gün ise diğer grup gelirse bir sınıfı dörde bölmüş oluruz. Bu şekilde sadece sınavda çıkacak dersler (lgs.yks,kpss sınavları gibi) verilirse daha mantıklı hareket yapılmış olur.
Eğitim en güçlü savunmadır. Yetkileri alınmamış bir öğretmenin verdiği disiplini hiçbir sloganınız veya hiçbir yönergeniz veremez. Eğitimle fazla oynamayınız derken zamanın da bu günler için kaygılanmıştık. Zararın neresinden dönülürse kardır. Yapılan yapılmış, bir nesil harap edilmiştir.
Acilen güçlü eğitim modeline geçmek zorundayız. Dokunulmaz öğretmen, mantıklı dersler ve müfredat, liyakat sahibi yöneticiler sayesinde aşılmayacak problem yoktur.
Demem o ki turizm sezonu bitene kadar sesi soluğu çıkmayan bu hastalığın bir kereden yaygaraya verilmesi bile eğitimsizliğin işgüzarlığın resmidir. Eğitimin her derde deva, geleceğe ümitle bakmamızın tek yolu olduğuna inancım tamdır.
YORUMLAR