Reklam
Reklam
Zorunlu Tatilin Düşündürttükleri
Şükran Taşdelen

Şükran Taşdelen

Zorunlu Tatilin Düşündürttükleri

28 Mart 2020 - 14:33

Meğer biraz yavaşlayınca o zamana kadar gözden ırak çok şeyin farkına varılıyor. 
İnsan düşünmeye başlıyor mesela. Dünya üzerine, hayat- ölüm üzerine, kainat üzerine.
Düşünce düşünceleri doğuruyor ve insanın aklî yetisi sanki çalışmaya başlıyor. Daha düne
kadar üzerinde düşünmeden geçtiği bir çok meseleye kafa yormaya başlayınca işin rengi de
değişmeye başlıyor.
İnsan, o güne kadar adeta bir illizyonu yaşamışcasına, uykudan uyanırcasına bakmaya
başlıyor çevresine. “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar.” hadisinin künhüne varıyoruz
belki ilk kez. Dünya hayatı gerçek hayat olan ahiret yanında gerçekten de bir illizyondan
ibaret kalıyor, fark ediyoruz. Hayatımızın önemli önemsiz işler sıralaması alt üst oluyor.
Meğer o güne kadar asıl değer vermemiz gerekenleri hep ötelemişiz. Hayatımızı bilmeden
erteliyormuşuz. İnsandaki ayartıcı duygular ve nefsin de koalisyonuyla gerçeklerin yalan,
yalanların gerçekmiş gibi gösterildiğini birdenbire anlıyoruz. Dünyanın egemen zalim
güçleri ise hakikatinden koparılmış insanı kendi süfli emellerine köle yapmak için
durmaksızın çalışıyormuş.
Hayatta bir amacı olan insanlar, her tür badireyi, savaş ve yoksunluğu, hastalık ve
açlığı yenebilir ve amaçlarına ulaşmak için sınırlarını zorlayabilirler. Amacı olan insanlar
aslında dünyaya yön veriyor. İşte tam burada bir hedefe kilitlenen insanın, ne tür düşünce ,
fikir ve projelere sahip olması önem kazanıyor. Eğer insanlığın yararına değil de salt kendi
hevasına göre bir hayat dizayn ediyorsa tam bir insanlığın sonu projesiyle karşı karşıya
kalmışız demektir. İnsanlığı manipüle edenler, yalanı gerçek, gerçeği yalan gösterenler işte
bu şeytani planlara sahip insanlar. Maalesef dünya sermayesinin dörtte üçü böyle insanların
elindeyse savaşlar, yıkımlar, pandemik hastalıklar kaçınılmaz oluyor.
Tarih boyunca insanlığa tebelleş olan firavun, karun ve haman üçlü şeytani oluşumu,
insanlığı kıyametle burun buruna getirmişlerdir. Nice emeklerle kurulan medeniyetlerin
helak olmasına sebebiyet vermişlerdi. Bu şeytani oluşum aslına bakarsanız medeniyetlerin
içinde kendi şeytani düzenlerini oluşturmuşlar ve insanlığın tüm kazanımlarını sadece
kendilerine hasretmeye başka insanları ise mahrumiyete mahkum etmişlerdir. Toplumları
oluşturan insanlar içinde sınıfsal yapılanmalar oluşturarak üstün ırk, soylular, din adamları
ve köle insanlar diye ayrım yapmışlardır. İnsanlığın ortak kazanımı olan bilimsel gelişmeleri,
gelişen teknolojiyi kendilerine layık görmüşler, diğer insanları mahrum bırakmışlardır.
Kurdukları adaletsiz, merhametsiz zalim düzenlerin binlerce yıl süreceğini sansalar
da alemlerin rabbini unuttukları ve gündemlerinden çıkardıkları için bu gidişe bir dur
diyenin çıkmayacağı yanılgısına her zaman düşmüşlerdir. Öylesine mağrur, kibirli bir
büyüklenme taslıyorlar ki asıl güçlerinin adeta hipnoza uğrattıkları, herşeyden habersiz
insanların cehaletine dayandığını onlar da biliyorlar.
Bundan dolayı da insanların uyanmaması için her türlü uyuşturucu, oyun ve
fanatizimle dünya insanlığını uyutmaktadırlar. Sanalın da sanalı bir algı içinde tutuyorlar
insanları, özellikle digital teknolojiyle doğup büyüyen gençliği... İnsanı önce kendi nefsinin,
uçkurunun kölesi edindiriyor sonra da sonu gelmez eğlencelerle oyalıyorlar. Müzik, sinema,
sanal alem, sosyal medya hep bu amaca hizmet ediyor. Sonsuz bir eğlence ve sanal bir
mutluluk içinde ilelebet yaşayacakları vehmini yerleştiriyorlar kalplerine. Hayat ve ölüm
hakikatini, ahlak ve insani değerleri yok sayarak gündemlere bile girmesine müsaade
etmiyorlar.
Bencil ve nefsini ilah edinmiş nesiller oluşturdular. İnsanlığın tüm kutsal değerleri
topyekun yok edilmeye mahkum edilmiş, böylece ahlaksız, değersiz, bencil, kendinden
başka kimseyi düşünmeyen, kibirli ve kaskatı bir zalim kesilmiş insanlar çoğaldı.
Teknolojinin tüm imkanları onların elinde olduğundan çok kısa bir sürede bu ruhsuz, köksüz, insani değerlerden ve kutsallardan yoksun bırakılmış insan topluluklarını 
yönlendirebiliyorlar. İstedikleri şekilde formatlayıp istedikleri seçimleri yaptırabiliyorlar.
Çünkü teknolojiyle insan akıl ve iradesi manipüle edilip kullanamaz hale getirebiliyorlar.
Bunun için radyo dalgaları, ses dalgaları gibi haarp denilen bir çok psikolojik savaş
teknolojisini kullanmaktan çekinmiyorlar.
5G teknolojisiyle dünya insanlığının büyük yekununu kanser hastalığıyla öldürerek
dünya nüfusunun azaltılacağıyla ilgili dudak uçuklatan iddialar... İnsanlara çip takarak
kontrol edebilecekleri ve adeta birer sürüye dönüştürecekleri bir dünya dizaynı yaptıklarını
kısık seslerle haykıranlar... İmparatorlukları bitirip nasıl ki ulus devletler oluşturdularsa, bu
kez ulus devletleri bitirip, tek bir dünya devleti oluşturulmaya çalışıldığı... Çoğu kimseye
göre bunlar sadece komplo teorisi olarak kabul edilse de tarihi gidişatın hadiselerine vakıf
olanlar, gelişen olaylarla bağlantıları kurunca ortaya, iddiaları doğru çıkaran şaşırtıcı
gerçekler, korkunç sonuçlar çıkıyor. Nitekim 20.yy da insanlığın başına açtıkları iki dünya
savaşında, atom bombalarını insanları toplu öldürmede ve tahakküm kurmada kullanmaları,
21. yy’da da nükleer enerjiyi ve digital teknolojiyi tüm insanlığın faydasına kullanmak yerine
sadece kendi tahakkümlerinin aracı yapmaları bu teorileri bir yönüyle doğruluyor. Araştırıp,
sorgulamaya ve hakikatlere ulaşmaya devam etmek, uyanık olup gidişatı okumak lazım her
halükarda. Bize düşen bu. Yine de doğrusunu bilen rabbimdir. Herşeye şahit olan O’dur.
Tüm bu karamsar tabloya rağmen hamdolsun ki, insanlığı derin bir korkunun,
kaosun, anarşinin, adaletsizliğin kör kuyusunda tutmak isteyen egemen güçlerin planlarının
üstünde bir plan yapıcı var. O’nun tuzağı daha etkili daha kalıcıdır. Hayat da ölüm de O’nun
elindedir. O’nun planı “ol!” dediğinde ve devreye girdiğinde “Zalimler nasıl bir inkılapla
yıkılacaklarını bileceklerdir.” (Şuara suresi 227. ayet) Rabbim insanlık düşmanlarına ve
kötülük irtikap edenlere fırsat vermesin! Kurdukları tuzakları başlarına dolandığında
zalimler için çok geç olacaktır. Sadece şu an onlara mühlet veriyor alemlerin rabbi. Ve
zalimler, Allah’ın verdiği mühleti kendileri için hayırlı saymasınlar; sonu ebedi azaptır.
Allah’u alem!

YORUMLAR

  • 2 Yorum