Reklam
Reklam
Sarıkamış Harekatının Aziz Şehitlerine
Şükran Taşdelen

Şükran Taşdelen

Sarıkamış Harekatının Aziz Şehitlerine

23 Aralık 2020 - 18:56

15- 22 Aralık 1914. O vatan evlatlarının tek arzusu Rus askeriyle savaşmak ve aziz vatanı düşmandan kurtarmaktı. Arkadan vuran hain Ermeni’ye haddini bildirip, göğüs göğüse çarpışarak şehadet şerbetini içmekti. Ne yazık ki komuta kademesinde yapılan taktik hatalar sebebiyle daha savaşamadan, tek bir kurşun atamadan tabiatın zor şartlarına kurban oldular. Zemheri soğuğu onların Azrail’i oldu.   
1.Dünya savaşında açılan 11 cephede savaşmak zorunda kalan Osmanlı Devleti, başlangıçta savaşa girmeyi düşünmüyordu. Savaşa girmeyi çıkarlarına uygun görmeyen İstanbul Hükümeti, savaşa girmeden topraklarını elinde tutmak ve tarafsız kalmak istiyordu. Tarafsız kalamazsa hiç olmazsa İngiliz, Fransız veya Rusya gibi devletlerle müttefik olmayı istemişti. Ancak bu devletler Osmanlı Devleti’ni parçalamayı akıllarına koydukları için müttefik olmayı reddettiler. İttihat ve Terakki Cemiyetinin üyeleri, Almanlarla uzlaşmak için girişimlerde bulundular ve nihayet devlet tecrübesinde liyakatli olmayan Alman hayranlarının, dönemi doğru okuyamamaları ve dirayetli politikalar geliştirememeleri geri dönülmez zararlara yol açmıştı. 
Öte yandan Osmanlı Devleti, ittifak kurup, yanında savaşa girmek zorunda kaldığı Almanların zafer hırsının da kurbanı olmuştu. Çünkü Almanya savaşın yükünü Osmanlı Devleti’nin sırtına yıkmanın peşindeydi. Böylece İngilizlerin sömürgelerine giden yolları Osmanlı Devleti sayesinde kesebilecekti. Savaşan asker sayısı konusunda da Osmanlı Devleti’ne güveniyordu. Devlet adamları içinde, Alman hayranlığıyla birlikte Avrupa’da agresif bir şekilde büyüme gösteren Almanya’nın kesin zafere erişeceğine inananlar, Almanlarla ittifak kurmayı başarmışlardı. Alman- Osmanlı ittifakı kurulduktan sonra Almanlara ait olan Goeben ve Breslau adlı iki gemi, Türk karasularını geçmiş ve siyasi bir krizin ortaya çıkmasına sebep olmuşlardı.  Rus kıyılarını bombalaması üzerine, Osmanlı içindeki Alman hayranları bu gemileri sahiplenip Yavuz ve Midilli adını vermiş ve Osmanlı Bayrağı çekmişlerdi.  Böylece savaşa girme işini neredeyse oldu bittiye getirmişlerdi.
İstanbul’un ılıman iklimine alışık komuta kademesi ne yazık ki coğrafi özelliklerin, tarihi olaylar üzerindeki etkisini hiç hesaba katmamışlardı. Ruslara karşı taktik planlarını yaparken inanılmaz bir basiretsizlik gösterilmişti. Askerlere verilen teçhizat ılıman iklimlere uygun donanımlardı. -40 derece soğuğa uygun değillerdi. Belki de tarihe nakşolmuş Müslüman askerlerin şehadet aşkıyla savaş, kısa sürede bitirilecek ve sonuca erişilecek bir çarpışma olarak görülmüştü. Ne olursa olsun ortada affedilemez büyük bir hata vardı. Masum vatan evlatları daha düşmanla karşılaşamadan, doğanın acımasız soğuğuna teslim edilmişlerdi. Planlar yapılırken her ihtimal hesaba katılmalı değil miydi? İnce üniformalar içinde üşümeyecek tek bir insan var mıdır? Bu kadar basit bir hatanın mal olabileceği devasa zararı düşünememek devlet adamlığına yakışmıyordu ama maalesef bu hataya düşülmüştü ve geri dönüşü olmamıştı. 
Yurdun her bir santimi için kanını döküp canını vermekten kaçınmayan, şehit olma arzusunu dünyadaki tüm zaferlere üstün tutan kahraman askerlerimizin Sarıkamış Harekâtında şehit oluşlarının yıldönümüdür bugün. 15 -22 Aralık’ta şehitlik şerbetini içen askerlerimiz Dar-ı Beka’ya intikal etmişlerdir. Şehadetleri mübarek olsun. 
Elbette ki sorumluları kim olursa olsun tarihi iyi anlamak ve anlamlandırmak durumunda olan bizler bir kez daha anlıyoruz ki; görevler ehil olanlara tevdi edilmediğinde vahim sonuçlar doğuruyor, mahşeri vicdanı kanatıyor ve telafisi de ne yazık ki mümkün olmuyor. Sarıkamış Harekatı’nın sorumluları da netleşmemiş ve hesabı görülememiştir. Ancak bu nevi fecaatlerden sorumlu olanlar ilelebet cezadan kurtulabileceklerini düşünmesinler. İnsanlar adaleti gerçekleştirme konusunda üstlerine düşeni yapmazlar ve bugün de yetkili makamlar benzeri konulardaki icraatlarda hakkaniyetli olunmazlarsa, bunun hesabını soracak olanın varlığını hatırlatmak gerekir.  Demem o ki tarih anlaşılmazsa ve iyi tetkik edilmezse tekerrür etmeye devam eder. Sarıkamış Şehitleri’nin kanı ve anısı ise silinmeyen mürekkeple tarihe düşülmüş yazıdır. Bir gün muhakkak hesaplar sorulacak, kalem kırılacaktır. Mekanları cennet olsun inşallah.

YORUMLAR

  • 3 Yorum
  • ŞEYMA NUR KORUR
    3 yıl önce
    Hocam çok güzel yazmışsınız elinize emeğinize sağlık.
  • İLKNUR GÜZEL
    3 yıl önce
    Tarihi tarih öğretmenin kaleminden okumak bir başka güzel. Kalemine ve yüreğine sağlık güzel ablam.
  • Taşdelen
    3 yıl önce
    Teşekkür ederim kardesim