Hiç düşündünüz mü, bu aralar hiçbir şeyden şikayet etmeye hakkımız yok! Gazze söz konusu olduğunda şu an dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir imtihanla karşılaşmış, ya bir kaza geçirmiş ya da hastalanmış olup da zorlandığını düşünen hiçbir insanın şikayet etmeye hakkı yok! Ne gelmiş ki başınıza, ne yaşamışsınız ki şikayet edeceksiniz?
Hayat hakkınız elinizden alınıyor mu? Hastalığınızı, yaralarınızı tedavi etme hakkınız elinizden alınıyor mu? Toprağınız ayağınızın altından çekilip alınıyor mu? Anne ve babalarınızın, kardeşlerinizin, sevdiklerinizin bedenleri gözünüzün önünde bombalarla parçalanıp göğe savruluyor mu? İki yaşında yeni yürümeye başlamış bir bebek olarak yıkıntıların arasında gezinip ağlayan siz misiniz? Annesiz babasız kalarak, açlık, susuzluk ve her tür mahrumiyeti en katmerli acıyla yaşadınız mı? Dünyada yapayalnız kaldınız mı? Hem de en tabii haklarınızdan mahrum bırakılarak...
Eğer bu soruların bir veya bir kaçına evet diyemiyorsanız o zaman susun! Başınızı ellerinizin arasına alın. Şu anda Gazze’de bulunan çocuk, kadın, erkek, nebatat ve
hayvanat dahil olmak üzere tüm can sahiplerinin çektiği acıyı çekmiyor ve hissetmiyorsanız susun! Konuşmayın. Bari konuşmaya cüretiniz olmasın. Söyleyecek lafınız olmamalı yaşanan bu katliama an be an şahitlik ediyorken... Şikayet etmeye yüzünüz olmamalı, acı içinde katledilen insanları gördükten sonra mükellef sofralara oturup karnınızı doyururken... Deveyi hamuduyla götüren petrol zengini Arap firavunları, yanı başında olup biten her şeye gözünü kapatırken Müslümanlık iddiasında bulunmamalı! Bir avuç mümin kaldı yeryüzünde, onlar da Gazze’de!
Topyekun şeytanlaşmış insanların bir avuç masumu cennete erkenden göndermek istemeleriyle dünya adalete kavuşmuyor, kavuşmayacak! Ey susarak katliama destek veren zalimler! Küfür kıtalar dolaşıyor, dolaşırken küresel fesadı kökleştiriyor. Küresel fesat işbaşındayken şikayet etmeye hakkımız yok! Dini, dili, ırkı, meşrebi söz konusu olmadan sadece vicdanıyla insan olabilen ve insan kalabilen kaç kişi kalmıştır dünyada? İnsan merak etmeden duramıyor, yaşananlardan bağrı yanan, boğazı düğüm düğüm olan, olan avazını da çıkaramayan kaç biçare kaldı?
O halde kopsun kıyamet! İnsan olamıyorsak, insanca karşı koyamıyorsak bu katliamlar karşısında vicdani sorumluluğumuzu yapmıyorsak kopsun kıyamet! Kimine vuslat, kimine cehennem çukurlarına yuvarlanmanın anı olur bu kıyamet.
Halbuki hakikati haykıracak tek kişi kalmış gibi haykırmalıydı her bir insan olan! Kimseye değil sadece kendisinin vazifesiymiş gibi görerek canhıraş haykırmalı, sesinin duyurabildiği kadar duyurmalıydı! Yoksa acı bir son bekliyor insanlığı. Allah’ın huzurunda veremeyeceğimiz bir hesap dağ gibi dikiliyor karşımızda. Dilsiz şeytanların çoğaldığı yerde haykıranlara ne mutlu! Haykırırken ölenlere ne mutlu! İmanını kuşanıp ölüme meydan okuyanlara, ölürken dirilenlere, insanlığa yepyeni bir nefes, yepyeni bir muştu olanlara ne mutlu! Alemlerin Rabbinin katında eriştikleri vaad ise ne kutlu!
YORUMLAR