Reklam
Reklam
Semboller ve Mânâ!
Perihan Taşdemir Taylı

Perihan Taşdemir Taylı

Semboller ve Mânâ!

30 Haziran 2024 - 20:23

Semboller ve Mânâ!...

 
Üniversite birinci sınıftayız henüz... Dil ve edebiyat dersinin giriş bölümünde ve batı dillerinde okuduğum için de Edgar Allan Poe'nun şiirini inceliyoruz... Benim için çok cazip zira olubitim severim şiir okumayı lâkin farklı bir dilde olunca da onun hissiyatını ve tam olarak ne ifade etmeye çalıştığını anlamak o kadar da kolay değildi elbette...
 
Gürkan hoca yine kendini kaptırmış bir şekilde şiirin mısraları arasında dolaşırken, şiirde geçen 'kaktüs çiçeğinin' orada ne amaçla kullanıldığını sordu... Ben de bir kaktüs aşığı olarak hemen söz aldım ve kendimce harika yorumlamıştım ki daha Gürkan hoca yorum yapmadan bir erkek arkadaş lafa girdi ve "... vay arkadaş neymiş bir çiçek, bir kaktüs! Poe'nun bu şiiri yazarken bunları düşündüğünü hiç sanmam! Çiçek işte demek ki önünde o an bir kaktüs varmış, gerek var mı bu kadar yorumlamaya?!..." demesi bir oldu. Ve bazı arkadaşlar da kafa sallayarak ona eşlik ettiler. Ben de o anda hem bozuldum hem de çok şaşırdım bu kadar düz, hatta dümdüz, yüzeysel ve basit somut algı karşısında... Tam ben cevap vermeye hazırlanırken Gürkan hocam devreye girdi ve hepimize de o yıllardan sadece kendi dersine, bölümümüze, okulumaza dair değil tüm hayatımıza ders olacak şu cümleleri, gülümseyerek, biz çömezlere kurduğunu daha dün gibi hatırlıyorum...:
" Gençler, hayat her zaman sadece gördüğünüz, düşündüğünüz, bildiğiniz ve hissettiğiniz gibi işlemez zira siz onu görüp hissettiğiniz aynı anda bir başkası da o olayı bambaşka şekilde görür, hisseder, algılar ve yaşar... Yani bir olay veya olgu aynı anda 'en az iki' farklı yorum ve mânâya sahip olabilir ki bu bazen çok ama çoklu mânâları da beraberinde getirebilir. Varlıklar; kendi somut oluşları dışında sahip oldukları vasıfları gereği bambaşka soyut mânâları kavrayan ve kapsayan durumları hem zaman ve zeminler üstüne ulaşabilmek ve taşıyabilmek hem de her kişi ve konumda anlaşılabilmek adına, sembollerle donatılmış mecazî anlatımlar/ benzetme sanatları edebiyatın ve aslında daha derin düşünürsek hayatın, bel kemiğidir... Günlük, anlık, sadece elimizdeki işi veya ilişkiyi şimdi/ şu anda çözümleme için belki buna çok ihtiyaç olmayabilir ve doğrudan sade bir dil anlatımıyla olayları çözümleyebiliriz... Ancak o konuşma veya sunum sadece o anlıktır ve oraya aittir; olmuş ve bitmiştir... Amma ve lâkin, bunlarla birlikte bir sunum, konu, eser, metin herkese, her zaman diliminde ve yaşta, her kültür ve coğrafyadaki vb.. gibi insanlara da ulaşsın, anlaşılsın, yorumlansın ve baki olsun isterseniz 'benzetme sanatları' üzerinden, anlatmak istediğiniz hakikati 'sembollerle' izah etmek zorundasınızdır... Tıpkı burada biraz önce bir kaktüsü sevgili Perihan'ın harika bir şekilde yorumlayıp, izah edip, o günden bugünümüze ve dahi E. Allan Poe'nun hayal âleminde, kaktüsün ne mânâya gelebileceğini anlattığı gibi... Lütfen semboller konusunda çok daha hassas, detaycı, dikkatli ve özenli olalım ki hayatı ve aktarımlarını çok daha doğru okuyabilelim!!!... " demesiyle yüreğime su serpilmişti ve de benim de konuşmasından sonra ufkum daha da zenginleşmişti...
 
Zenginleşmiştim zira her ne kadar batı dilleri filolojisi okusam da aynı anda ilahiyat da okuyor ve de Kur'an meali ve tefsiri okumalarımda her geçen gün artan soru ve sorunlarım oluşuyordu... Bu ne demek şimdi, bu nasıl olur, burada ne anlatılmak istendi şimdi, o nasıl olabilir öyle vb. vs... gibi sorularım oluşmaya başlamıştı her geçen ay içerisinde. Sonra moda mod meal ve tefsir okumalarımı bırakarak özgün çalışmalara başladım, yavaş yavaş teviller ve sembol okumaları ile de yol aldım, çok şükür...
 
Bugün geldiğimiz düzlemde hiçbir disiplin tek başına Hakikat olarak algılanamaz; ancak çoklu disiplinleri/polidisipliner olarak bir arada değerlendirdiğimiz zaman hakikate ulaşabiliriz... Mesele mânâya dair olunca da edebiyat, tarih, mitoloji, psikoloji, sosyoloji, felsefe, eğitim bilimleri, iletişim, filoloji/dilbilim, semboller ve sanat, antropoloji gibi çoklu alanın aynı anda içinde, içiçe olmak gerekliliği, hakikatin aşikar olması için elzemdir... Yani sadece yazmayı, okumayı veya dili çevirmeyi bilen bir kişi o gerçeğe hakim olamaz, zira çok yetersiz kalacaktır.
 
Buradan yola çıkarak diyebilirim ki somut zekayı kullanarak başladığımız şu dünya okulumuza, kısa sürede, ruhumuzun da dili olan 'soyut zeka' ya geçip, kullanıp, geliştirerek ve soyut zekayı da 'Ruhsal zeka' ya dönüştürerek yol almamız bizim okulda başarılı olabilmemizin yoludur... Bu noktada da sembolleri doğru okumak, düz ve sabit bakış açısından uzaklaşmak, derin soyut mânâyı idrak etmek, sezgilerimizi de duygu ve düşüncelerimizle aktif kullanmak işimizi çok kolaylaştıracaktır... Ruhsal zekasını kullanan insanlar hayatı, olayları, varlıkları ve kişileri çok başka hissedip okuduklarından, algıları da üst düzeydedir... 
 
Kur'an'ın ayetlerine, Resulün sözlerine de bu sembol diliyle yaklaşırsak hakikati anlamamız bambaşka olabilir, ne dersiniz güzel insanlar?... Yoksa hâlâ çözümsüz ve bazen de anlamsız sorular içinde boğulmaya ve belki de inkara/ isyana yönelişe veya sorgusuz ve çözümsüz teslimiyete ve taklitçi bir yaşama devam etmeyi mi seçersiniz?!... Ne seçerseniz seçin bu, sizin kaderiniz olacaktır; kendi ellerinizle inşa ettiğiniz... Kararlarımız kaderimizdir!!!
 
Y'ol'umuz her daim sev'gi'de buluşsun Canlar...
Peri'han Taşdemir Taylı... 
 
Sor'u'm'lu'luk'la... 
Fark'ın'da'lık'la...
Hakk'ikat'le...
Sev'gi'yle...
Say'gı'yla... 
Adal'et'le...
Bil'in'ç'le... 
Uy'an'ış...
Keşif...
Sevgi...
Hayır...
Seç...
Yol...
Ol...
...
..
.

YORUMLAR

  • 0 Yorum