Her halde zıt kutupların birbirini çeken yüksek cazibesinden olsa gerekir ki bizim Hızlı Tavi ile Relaks Tosbik iyi arkadaşlarmış. Uzun yıllardır devam eden bu arkadaşlık da inişli çıkışlı heyecanlarla geçiyormuş...
Sıklıkla bir araya gelerek oyunlar oynar, bol bol muhabbet eder, bazen iddialaşarak yarışlar yapar bazen de ortam gerilir ani çıkışlarla tartışırlarmış...
Her ikisi de meraklı, bilgili, hoş sohbet, keyifli, esprili , üretken , araştırmacı ve sorgulayıcı oldukları için de tüm tartışmalar yine de tatlıya bağlanarak sonuçlanırmış... Fakat bütün bu özelliklere sahip olmalarına karşın genel anlamda karakterleri farklı olunca da bilgelikleri değişik yollarla açığa çıkarken, çatışma da yaşanıyormuş...
Hızlı Tavi hemen her şey olsun, bitsin, hallolsun diye aceleci, sabırsız, sürekli hızla hareket eden, yerinde duramayan , fevri hatta işler onun istediği şekilde olamayınca da sinirli veya öfkeli bir hale bürünen bir yapıya sahipmiş... Kankası Relaks Tosbik ise her zaman sakin, sabırlı, relaks, olayları sakince durduğu yerden mükemmel gözlemleyebilen ve de yerinde kararlar alabilen, teslimiyeti ve tevekkülü tam olan bir yapıyla her şeyi göğüslemeye hazır , yavaş, kankisine göre çok yavaş ama bilgece ve azimle ilerleyen bir yapısı varmış...
Bu iki zıt yapılı kankiler yine her zaman ki gibi büyük bir merakla peşine düştükleri bir bitkiyi araştırırken , o gizemli ağacı ta ötelerde çok uzakta görünen bir tepenin ucunda bulabileceklerini söylemiş Bilge Baykuş... Şöyle bir bakınmışlar, düşünmüşler, tepeye odaklanmışlar...
Hızlı Tavi hemen dönerek kankisine :” Tosbikciğim belki sen net göremiyorsun ama o tepe baya uzak , hani benim için hiç dert değil bilirsin, bir hızla varırım oraya ama senin gibi relaks ve yavaş bir Tosbik için imkansız görünüyor!...”
Relaks Tosbik de her zaman ki rahat, yavaş, sakin ama derin düşünen haliyle kankisine dönerek:” Sen beni dert etme dostum , ben kafama koyduğum işi eninde sonunda yaparım!...” demiş...
Hızlı Tavi de her zaman ki muziplikleri ile onu dalgaya almış, eğlenmiş ama aslında kankisini de incitmiş... Sonra yarışarak o tepeye varmayı kararlaştırmışlar ve tepeye vardıklarında da , o ağacın meyvesinden yediklerinde dönüşerek bam başka boyutlara gideceklerini düşündüklerinden , büyük bir heyecanla ne yapacaklarını ve yarışmayı kazananın ödül olarak o meyveyi alması gerektiğinde anlaşmışlar...
Aşağılardan start almışlar ve yarışma başlamış...
Elbette bizim Hızlı Tavi anlık ve ani bir çıkışla fırlamış gitmiş... Onu göremiyormuş bile ,Relaks Tosbik , kendi halinde yavaş yavaş , sakin ama kendinden emin ilerlerken... Kankisi sıklıkla arkasına dönüp kontrol ediyormuş... Hatta o kadar ilerlemiş ki bir ara geri dönüp kankisinin yanına gelip, onunla yine şakalarına devam ederek hem gülüyor ve eğleniyor hem onu kontrol ediyor hem egosunu kabartarak kendi kendine haz almak hem de yarışı kazanmak istiyormuş... Tosbik ise kankisinin takılmalarına hiç aldırış etmeden tepe zirvesinde ki o gizemli ağaca odaklanmış , kendinden emin bir şekilde elinden gelenin en iyisini yaparak, yoluna kararlılıkla hem de kankisinin tüm olumsuz sözlerine rağmen , devam ediyormuş... Hızlı Tavi dostunun her zamanki bu hallerini hiç bir zaman anlayamamış olsa da yarışı elbette ki kendisinin kazanacağından kesinlikle emin olduğundan içi çok rahatmış... Fırlamış gitmiş yine ta ki Tosbiği göremeyeceği kadar uzaklaştığı bir yere gelinceye dek koşmuş, koşmuş ama çok yorulmuş da... Sonra şöyle bir arkasına bakmış ne gelen var ne de giden... “ Nasılsa Tosbiğin gelişine daha çok var, az biraz şuracıkta dinleneyim sonra yoluma devam ederim...” diye düşünmüş ve çalılıkların arkasında uzanırken uyuya kalmış... Hem de ne uyku...derin derin... keyifle, rüyadan rüyalara atlayarak...
Bizim azimli Tosbik durmaksızın , emin ama sakin ve yavaş adımlarla yoluna devam etmiş... İlerlerken kankisinin uyuduğu yeri de geçmiş onu hiç fark etmeden...
Aradan uzun saatler geçtikten sonra uyanmış tatlı uykusundan bizim kendinden çok emin olan arkadaş... Uyanır uyanmaz da hemen arkasına dönmüş ve dikkatlice bakmış ki kankisi hala gelememiş, onu hala göremiyormuş!... “Neyse” demiş , “nasılsa iyice dinlendim, ben artık yoluma devam edeyim, o da elbet gelecektir...”
Çok hızla olmasa da koşarak zirveye, gizemli ağacına ve ödülü olan meyvesine yönelmiş.
Soluk soluğa kalıp da zar zor çıktığı zirveye varınca bir de ne görsün!?... “ Aman Allahım...!
Bu nasıl oldu?!... Sen nasıl ve ne zaman geldin...?!” derken bizim Tosbik gizemli ağacının altında dinleniyormuş... yüzünde de başarmış ve hedefine ulaşmış hem de birinci gelerek bunu yapabilmiş olmanın verdiği kocaman ve çok tatlı bir gülümseme ile...:
“ Çok oldu dostum !” demiş.
“ Çok mu, ama bu nasıl olabilir ki?!...”
Tosbikciğimiz de “aşk ile” demiş.
Anlayamamış kankisi Hızlı Tavi... Ve sormuş;”O ne demek yani...?”
“ Yanisi şu demek dostum...: Sadece kendi melekelerine güvenip de böbürlenip, kibir göstermeden ; başkaları ile ilgilenip de amacını , hedefini , kendini unutmadan ; sebeplere takılıp da her şeyi kesin gören hesaplar yapmadan... sadece aşk ve şevk ile hedefine odaklanıp, o hedefin de benim de senin de Sahibin olana teslim olup , tevekkül ederek...
İşte hepsi bu kadar.
Sonra da yerinden kalkmış , derin derin ve de hüzün içinde düşünmekte olan kankisinin elinden tutmuş ve “haydi “ demiş...”haydi , koparalım şu meyveyi de yiyelim bakalım yolculuğumuz nereye?!...” Başını kaldırdığında Tosbikciğinin parıldayan ve gülümseyen kocaman kömür gözleriyle buluşan bizim asabi ve hızlı Tavi’miz de açmış gözlerini büyük bir heyecan ve mutluluk ile ve tutmuş dostunun elini, yine..
Farklı yarışlarda koşturmak ümidi ile...
Selametle güzel Tosbikler ve Taviler...
Peri’han Taşdemir Taylı
Sevgiyle kalın...
YORUMLAR