Reklam
Reklam
Dişil Varlığın Kudreti: Hatunluktan Hanlığa, Ruhun Bilgeliğine
Perihan Taşdemir Taylı

Perihan Taşdemir Taylı

Dişil Varlığın Kudreti: Hatunluktan Hanlığa, Ruhun Bilgeliğine

08 Mart 2025 - 11:22

Kadın olmak, yalnızca biyolojik bir gerçeklik değil; aynı zamanda ruhsal, psikolojik ve toplumsal bir varoluş biçimidir. Dişil enerji, yaratılışın rahmidir; doğuran, besleyen, büyüten ve dönüştüren muazzam bir güçtür. Psikolojik olarak şefkatin, sezginin ve derin duyguların kaynağıdır. Sosyolojik açıdan, aileyi ve toplumu bir arada tutan görünmez bir bağdır. Toplumu sallayan el, o beşikte yatanı doğuran ve yetiştiren kadının elidir. Teolojik perspektiften bakıldığında ise dişil enerji, Rahman’ın yeryüzündeki tecellilerinden biri; Rahimî yansımasıdır. Mistik bir bakış açısıyla, bilgelik ve ilahi akışla uyum içinde olmanın anahtarıdır. Kadim kültürlerde “hatun kişi” olmak, yalnızca bir eş ya da anne olmak değil; aynı zamanda bir bilge, bir cevher, bir rehber ve bir diriliş kaynağı olmaktır.

Dişil enerji, sadece edilgen bir bekleyiş değil, üretkenliğin ve yaratımın özüdür. Kendi varoluşunu bilen bir kadın, ruhuyla, bedeniyle ve zihniyle yaşamı kucaklar. Han olmak, yalnızca hükmetmek değil; merhametle, bilgelikle ve derin bir teslimiyetle yön vermektir. Toplumların yükselişi, dişil enerjinin onurlandırılması ve hak ettiği değerin anlaşılmasıyla mümkündür. Dişil enerjiyi açığa çıkarmak, kendine, doğaya ve Rabbi’ne teslim olmakla başlar. Nehir, kaynağını bulduğunda nasıl coşarsa, kadın da varoluşunun kaynağına yöneldiğinde içsel kudretiyle parlar.

Ancak dişil enerji, yalnızca fiziksel doğurganlık değil; aynı zamanda ruhsal doğurganlıktır. Ruhsal ve varoluşsal bilinç, dişil enerjinin fark edilmesiyle derinleşir. Çünkü dişil olan, akıştadır; direnişi bırakıp teslim oldukça açılır ve genişler. Hakiki teslimiyet, varoluşun sırrına uyanmaktır. Kadın, özüyle bağ kurdukça ruhu serpilir, idrak kapıları açılır. Dişil enerji yalnızca doğurmaktan ibaret değildir; bilinç doğurur, hikmet doğurur, yeni bir varoluşu dünyaya getirir. Kadının han olması, içsel hükümranlığını ele geçirmesi, nefsin dizginlerinden sıyrılıp hakikate teslim olmasıdır.

Yaratıcı'ya yakınlık, yani Âlemlerin Rabbi’yle sağlam, tam ve aktif bir bağ kurmak, dişil yönün en saf ve güçlü haliyle ortaya çıkmasını sağlar. Bu, bir teslimiyet ve akış hâlidir. Kadının sezgisi, ilahi bir lütuftur; bu sezgi, teslimiyetle birleştiğinde bilgelik ve üretkenlik kaynağına dönüşür. Bir hatunun han olması, dışsal bir unvan değil, içsel bir makamdır. Kendini bilen, özündeki ilahi rahmeti kavrayan bir kadın, kendi dünyasının ve çevresindekilerin ışığı olur. Teslim olan bir kadın, varoluşun akışına uyumlanır ve yaratılışın özünü idrak eden bir bilgeye dönüşür. Onun hakiki kudreti, Yaradan’a teslimiyetinde ve O’nun akışıyla bir olmaya gönüllü oluşundadır.

Velhasıl, kadınlığının ve dişil enerjisinin idrakinde olan bilinçli her insan, varoluşsal misyonunu iyilik ve güzellik üzerine kurar. Ancak, sağlıklı ve dengeli bir eril enerji, ancak sağlıklı ve sağlam bir dişil enerjiyle birleştiğinde hakikat açığa çıkar. Rahman ve Rahim'in birlikteliği, ancak bu denge ile mümkün olur.

Yolumuz her daim sevgide buluşsun, canlar...

Perihan Taşdemir

YORUMLAR

  • 0 Yorum