İnsan unutkanlıkla malul bir varlıktır. Ayrıca dünyevileşme
zaafiyeti vardır. Bununla da beraber apaçık bir düşmanı olan iblis vardır. Tüm
bunların yanında Müslüman olan şahsiyetin kendisini bekleyen şahitlik görevi
vardır. Yani örnek olma, model olma ve Hakka olan bağlılığını hayatında pratize
ederek şahitliğini yerine getirme görevi… Bu nedenle şahitlik/şehadet görevinin
bünyesinde “bilinç” haline durmalıdır. Zira bilinç haline gelen bilgi, eyleme
döner.
Bilinç, bilginin insanın imanında/vicdanında yoğrulmuş
halidir ve eyleme dönüşmeye hazır halde olması demektir. Bilinç kelimesinin
İngilizce kökeninde, bilginin birlikte olması gereken vicdana da atıf vardır.
Yani bilgi vicdan ile mayalandığında bilince dönüşür.
Şehadet kavramının kökeninde; gözle veya basiretle
görmek, hazır bulunmak anlamı vardır. Allah yolunda ölen kişiye “şehid”
denmesinin bir sebebi, öldükten sonra Allah’ın kendisi için vadettiği nimetleri
görmesi ve hazır bulmasıdır. Şahid olmuştur Allah’ın nimetlerine. Tabi şehid
kelimesinin bu dünyaya bakan anlamı ise daha yerine oturmaktadır. Şöyle ki, inandığı
dava uğruna en değerli varlığı olan canını feda edecek kadar hazır halde
bulunmak ve adeta gaybi hakikatleri görmüş gibi inanmaktır.
Şehidliğin kültürel anlamında düşman tarafından öldürülmek
vardır. Oysa şehadet imandan sonra başlayan ve son nefese kadar varan bir
süreçtir. Buranın çok iyi anlaşılması gerekmektedir. Şehidliğin temelinde iman
vardır ve Rabbin davasını omuzlamak vardır. Ebu Davud’ta geçen bir hadiste “Kim
Allah’ın kelimesi yücelsin diye savaşıyorsa o Allah yolundadır” ifadeleri
şehadetin sınırlarını belirliyor.
“Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, şunu biliniz
ki, Allah'ın affı ve rahmeti, onların topladıkları bütün şeylerden daha
değerlidir.” (Al-i İmran:157) ayetinde dikkat çeken bir nokta var. “Öldürülür
veya ölürseniz”. Sadece biri tarafından öldürülmek değil, Allah yolunda olup
ölmek de şehadet sürecinin bir parçası. Bu nedenle Müslüman kişi, Allah için
şahid ve şehid olmayı sosyal hayatın her alanında yapabileceğini unutmamalıdır.
Şehadet makamı sadece cephede değil, hayatın her alanında elde edilir.
Elbette şu ayrıntıyı vurgulamak gerek, Allah yolunda azimle
ve kararlılıkla yaşarken, mücadele ederken “öldürülmek/katledilmek” mümtaz bir
makamdır. Zira Bakara 154’te “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin”
buyuruluyor. Rabbimiz, kendi katında onların diri olduğunu buyuruyor. Zaten ulaşılan şehidlik makamı, Allah yolunda kararlı ve azimle yürüme sonucu başa gelen bir
sonuç olabiliyor. Bu nedenle her halükarda Allah’ın dinini bilinçli olarak
seçtiğimize dair kararlı bir duruş çok önemlidir. Şehidlik bu durumun
sonucudur.
Bir ayet üzerinden farklı bir açılım getirmek istiyorum
konuya.
“Peygamber’e indirileni
dinledikleri zaman hakikate dair bilgileri bulunduğundan dolayı gözlerinden
yaşlar boşandığını görürsün. Derler ki: “Rabbimiz! İman ettik, bizi hakka
şahitlik edenlerle beraber yaz.” (Maide:83)
Bu ayetin tefsirine baktığımız zaman, Hristiyan papazların
peygamberimizin yanına gelerek ondan Kur’an vahyini dinledikleri sonucu gözyaşı
dökerek iman ettiklerini ve bundan sonra da “bizi şahitlerden yaz” demeleridir.
Burada da şahitlik karşımıza çıkıyor. Hakka şahitlik. O dönemde Yahudiler bu
papazları kınıyor, alay geçiyor. Buna rağmen kararlılıkla şahitlerden olmak
için Allah’a niyazda bulunuyorlar ve geri adım atmıyorlar. İşte şehadet bilinci
budur. Yani kararlılık ve azim…
Yazı uzamasın diye gayret etsem de Maide Suresi 8. Ayetteki “Adaleti
ayakta tutan şahidler olun” Kur’ani buyruğu da şehadet sürecinin köşe taşlarını
bize gösteriyor. Adaleti ortaya koymada şahit olmak.
Şehadet sürecini katledilme sonucu tamamladığına inandığımız
çağımızın değerli şahsiyetlerini anmadan yazıyı noktalamak istemiyorum. Hasan
El Benna, Seyyid Kutub, Macolm X, Metin Yüksel, İskilipli Atıf Hoca, Şeyh Said,
Cevher Dudayev ve diğer şehidlerimiz. Onlar canları bu uğurda gitse bile hakka
şahitlikten vazgeçmediler. Bununla beraber Allah dinin vatanında özgürce yaşamak için vatan savunmasında canlarını feda edenleri de unutmamalıyız. Rabbim onlara rahmet eylesin.
Rabbim bizi kendi yolunda (başka yollarda değil) şahidlerden
ve sonra da şehidlerden kılsın. Amin.
YORUMLAR