“Sevginin ne’liğine dair herkesin az çok söyleyeceği
söz var diyebiliriz lakin saygının ne olduğu konusunda eksikliğimiz var
gibi..
Bunun üzerine biraz tefekkür ettim ve sizlerle de
paylaşmak istedim, inşallah faydalı olur.
Aslında saygı iyi anlaşılır ve pratize edilirse
toplumda stresten kaynaklı hastalıklar azalır diye düşünüyorum. Bir kişiyi en
basitinden annesi babası sever, eşi ve çocukları sever. Yani sevgi ihtiyacı
giderilir ama peki ya saygı? Daha doğrusu şu, sevgi de tam anlamıyla yerini
bulmaz, saygının hakkı verilmeyince.
Saygı, say-mak kökünden gelir. Bildiğimiz saymak. Sayı say-mak
mesela. Bu kök anlamıyla bir bağlantısı olduğunu düşünüyorum. Yani saygı,
bir kere kişinin varlığını, mevcudiyetini kabul etmek demektir. Var olan kişi sayılır.
Olmayan sayılmaz. Bir kişinin varlığını yok saymak o kişiye en büyük
hakarettir. Ne kadar eksiği olursa olsun, o kişi vardır ve yaratılıştan gelen
asgari özellikleri, ontolojik değeri vardır.
Şöyle devam edelim: Beden dersinde yan yana dizilmiş
öğrenciler, 1'den itibaren say-maya
başlar ve yanındakine dönüp bağırarak: “Biiirrr”, yanındaki “İkiiii”… Böylece sondaki kişi rakamını söyler ve yoklama
tamamlanmış olur. Saygıyı anlamada bu örnekten nasıl faydalanabiliriz? Biraz
düşünelim ve yazının sonunu bu örnekle bağlayalım.
İnsanı sevmeden önce ona saygı duymak gerekir. Saygı
temelli olmayan sevgiler, köksüzdür. Arızidir.
Say-mak demek: Kişinin en temel değerlere sahip bir
varlık olduğunu ve yaratılmış olmaktan kaynaklanan ilahi bir değeri olduğunu
anlamak demektir. Her insanın bir “özel”liğinin olduğunu kabul etmektir. En
asgari kriter, örneğin yaştır. Yani bu dünyada senden daha önce var olmuş, var
edilmiş kişiye karşı sırf o öncelikten dolayı bile asgari bir saygı
temeli olmalı insanın. Zira beşeri iş ve işlemlerde de yaş kıdemi yabancı
olduğumuz bir durumdur. Saygı, varlık ile yokluk farkını anlayan kişinin
üreteceği bir eylemdir. Sevgi bundan sonra gelir. O kişinin artı özellikleri
olursa, daha da fazla değerli halleri olursa, saygı zamanla sıçrama yapar ve sevgiye dönüşür, işte o
gerçek sevgidir.
Saygı, ayrıca
kendini ve muhatabını tanımanın sonucu oluşan bir eylemdir veya duygudur.
Dediğim gibi herkesin durduğu yer, bir rakama yani bir değere tekabül eder.
Varlık alemine girmiş ise artık o say-ılmalıdır ve vardır. Onu saymanın usulü
ise 9'dan sonra 10 demektir, 8 demek değildir. 8 dendiği zaman sayılmış olur
ama değerinden az bir sayma olmuş olur. (yaş örneği üzerinden
değerlendirirsek).
Yanlış sayma örneğini, insan ilişkilerine yansıtırksak,
buna saygı(sızlık) krizi diyebiliriz. Herkes sırasını ve değerini
bilmelidir (Beden dersi örneği). Kendisinin 9'da durduğunu bilmeyen öğrenci,
yanındakine “üüüç” dese de yanlış olur “onüüüüç” dese de. Eksik olunca da,
fazla olunca da yerini bulmaz. Sayısal anlamda yanlış say-manın oluşturduğu karmaşıklık bu iken
duygusal anlamda yanlış say-gının yani saygısızlığın meydana getireceği
karmaşıklık nasıl olur acaba?!
Saygı temel
bir değerdir ve bilinçtir. O olmazsa kişiler arası sevgi köprüleri kurulamaz.
Güven inşa edilemez. Kalpler birbirine teslim edilemez..
Ezcümle saygı, muhatabın
varlık sahnesinde olmasından kaynaklanan değeri kabul etmektir ve bunu ondan
esirgememektir. Sevgi sonraki haldir, olur veya olmaz, muhatabla olan ilişkinin
seyrine göre şekillenir.
YORUMLAR