KORKU, ÖZGÜRLÜK, HAKK...
Düşünce özgürlüğü ve konuşma özgürlüğü insanın en temel hakkıdır.
Evvela Allah bu hakkı tanır. Zira veren O'dur. Kendisini inkar edenin
rızkını kesmez. Zulüm üretmediği sürece helak etmez. Ki zulüm geniş bir
kavramdır. Sadece birine tokat atmak değildir.
Bu arada insanın düşünme, konuşma, reddetme, tasdik etme özgürlüğüne ket
vuranlar Allah'a bir anlamda itiraz etmiş olurlar. Allah'a karşı gelmiş
olurlar.
Fikirler, fikirlerle savuşturulmalı. Aksi zorbalık olur. Fikir ise
etraflıca inceleme sonucu oluşan bir değerlendirmedir. Bazen bilgi gerekir,
bazen düşünme gerekir. Fikri olgunlaştırmak için hatta zaman bile gerekebilir.
Tarafgirlik edası fikir oluşturmaya engeldir. Zira onun için oluşmuş
kalıplar vardır ve bu kalıplar etraflıca, analitik yaklaşmasını engeller.
Yüce Allah kullarına der ki: "Yalnız benden korkun". Aslında bu
ifadenin başka bir çeşit anlama biçimi şudur: "Kişilerden, kurumlardan
değil yalnız benden korkun"..
Başka bir ayette, sizin de onların da rızkını biz veriyoruz,der Yüce
Rabbimiz. İnsanı en çok korkutan şey rızkının elinden alınmasıdır. Aslında bu da
güçlü bir imanla aşılır. İnsan eğer bu korku ile yaşarsa karnının tok olmasının
bir anlamı olmaz. Korkunun esareti altında yaşamak, insanın insan olma
potansiyellerini dondurur. Her şey anlamsız olur. O tedirginlik onu sürekli
sıkar. Hayatın tadına varamaz. Zira insan araştıran, sorgulayan, yeri gelince
itiraz eden, yeri gelince doğru gördüğünü destekleyen bir varlıktır. Tüm
bunlardan mahrum olur. Hatta bir zaman sonra düşünme, sorgulama, itiraz etme ve
sair özellikleri anlamsız gereksiz bulur. Zira korku onun dünyasını
daraltmıştır.
Bu değerli eylemleri pratiğe dökmediği zaman insanlık seviyesine zaten
çıkmış olamaz. Bu hazzı alamaz. Kaldığı seviye beşer seviyesidir. Yani mide ve
aşağısı. Allah azze ve celle kitap ve elçi göndermiş ki, yarattığı beşer kulları
insan seviyesine çıksın. Hakkı, adaleti, merhameti topluma hakim kılsın.
Zalimlerle hesaplaşsın. İlahi değerleri çevresine tebliğ etsin, anlatsın,
kendisi yaşasın vs... Yoksa zaten biyolojik varlıkta hayvanlarla benzeriz.
Farkımız olmalı ama değil mi?
Ancak görünen manzara şu ki, insan kendisine yüklenen yapay korkularla asli
vazifesini unutmaya yüz tutmuş. Hakkı söyleme iradesi dumura uğramış, rızık
endişesi basiretini bağlamış. İnsan bir yere kadar rızkını korumalı elbette ama
hakkı çiğneme pahasına değil. Özgğrlüğünü çiğnetme pahasına değil...
Said Nursi demişti: Ekmeksiz yaşarım ama hürriyetsiz asla...
Bu söz elbette ki ekmeğin değerini düşürmez ama kasıt hürriyete vurgu
yapmaktır. Birileri tarafından oluşturulmuş algıların esiri olmak, rızık endişesi,
çevre baskısı, devlet ya da benzeri güçlerin/kişilerin yarı tanrı pozisyonu
etkisinde kalmak asıl hapis olmak işte budur.
Söyler misiniz, Yusuf mu hapisti Züleyha mı?
*
Tek olan Allah'a kulluğun insana kazandırdığı en önemli değer özgürlüktür.
Bu özgürlük ise hakkın hizmetinde olur ancak...
YORUMLAR