Davutoğlu bugün Adem Özköse'nin Sınırsız youtube kanalındaydı. Tamamını izleyemedim. İzleyeceğim müsait zamanımda. Daha önce dinledim tabi Davutoğlu'nu...
Şunu ifade etmeliyim ki, Ak parti için böyle bir muhalefet gerekli. Maalesef Ak parti önemli kazanımlar elde ettiyse de sonrasında kendi eliyle yapıyor ne yapıyorsa. Daha doğrusu sevsek de kendisini tek kişiye endeksli kılması bitişini hızlandıracak gibi. Çünkü yine o tek kişiyi sevsek de o fani ve üstelik geride kalanlar ondan aşağı. Asıl sorun bu. Geride kalanların bu kadar pasifize olması doğru değil. İhtiyar ak parti (ihtiyar diyorum çünkü Erdoğan yaşlı) aydın ve bağımsız ruhlu gençler yerine maço tarzı ya da ilmi derinliği pek olmayan, yeri geldikçe "Reis bu ne demek oluyor?" diyemeyen gençlerin dolduğu bir mekan sanki.
Bir de ihtiyar ak partinin, bu son dönem, maço arkadaşı çok da sağlıklı değil, zor gününde destek olmuşsa da. Bu arkadaşlığa minnet borcu, ona benzemek veya ona teslim olmak olmamalıydı. Bu kadar abartılmamalıydı. Yoksa mahkumiyet mi?
Bazı maçolar bazen iyidir ama çoğu zaman sağlıksızdır. Kurtarır ama bir çuval inciri se berbat ederler. Derinlik yoktur.
İkinci olarak da Davutoğlu'nun Akparti içindeki politik sürecini ve bugüne kadar ki süreci ayrıntılı bilgilere vakıf olarak tam analiz edemesem de Gelecek Partisi kurucularından olan;
Hakan Albayrak, Vahdettin İnce, Bahadır Kurbanoğlu gibi isimler bana güven veriyor.
Onların duruşlarına güveniyorum, çünkü tanıyorum, takip etmişim, mesela Hakan Albayrak'ı yıllarca okudum Gerçek Hayat'tan. Bu kişiler nedeniyle Gelecek Partisi'nden umudum var. Bunlar umudumu besleyen kişiler. Ama yolun başındalar tabi...
Şu var ki, Davutoğlu iktidar olur da sisteme karşı daha özgün, kuşatıcı ve kadim bir duruş sergilemeyip Akparti gibi dönüşürse (kısmen zorlandı milliyetçiliğe ve otoriterliğe dönüşmeye) bu saydığım üç ismi kaybeder. Zira şu an o kişileri "parti adamı" değil, "partiyi adam edecek" kişiler olarak konumlandırıyorum zihnimde.
Bu açıdan Davutoğlu'nu dirayetli görmem için zamana ihtiyaç var. Zira bu sistem karşısında biraz inkılabçı olmak gerek. Bu sistemin köküne inmedikçe biz müslümanlar rahat edemeyeceğiz.
Müslümanlar olarak dinimizi kemalist ve ulusçu dayatmalarla karışık yaşamak özgürlüğümüzü yok etmek demektir. Ak parti bunu ilk yıllarda kırdı ama maalesef yaşanan süreçler, bu sonucu geriye sardı. Kimseyi direk muaheze etmek istemiyorum, spesifik hatta sinsi süreçler yaşandı. Ama çözüm yeniden ulusçuluk ve sistem ideolojisine tutunmak değil. Türkiye'nin içinde özellikle. Türkiye'nin dışında bu anlamda pozitif politikalar üretiliyor diyebiliriz.
Hayırlısı olsun. Muvahhid bir müslüman, tüm şahısperestliklere "La" demeli, fıtrata uygun olanı desteklemeli, aykırı olanı reddetmeli ve bu gibi meseleleri çok parametreli olarak analzi etmeli.
Kayıtsız-şartsız bağlılığı Allah ve Resulü'nedir. Gerisi bunun kontrolünde olması gereken süreçlerdir.
İnşaallah iyi olur.
İnşaallah eski günlere dönmeyiz.
Selam ve dua ile.
Not: Rahatlık, İnancımızı özgürce ve hakim şekilde yaşamak anlamında. Yoksa konfor ve tembellik değil.
Görüş ve yorumlarınızı beklerim.
YORUMLAR