Davet ve tebliğde psikolojik zemin çok önemli.
Öyle ki,
davet edilen kişi aynı daveti yapan ilk muhatabı dinlemezken, seviyesine,
yaşına ve sair durumlarına bakarak başka bir davetçinin davetini kabul
edebiliyor.
Örneğin; bir öğrencinin müdürü hakikate davet ettiğini düşünün, aynı hakikati müdürün müdüre yaptığını düşünün. Buna benzer.
Muhakkak
davetçi olanlar yaşıyordur bu durumları. Bu manzarayı illaki kötü yorumlamak
zorunda değiliz. Bir yere kadar makul de görülebilir. Bu nedenle davet
yükümlülüğünü ihmal edenler vebal altındadır.
Ama tabi asıl
olan hakikatle karşı karşıya kaldığı zaman bunu sunan muhatabın özelliklerinden
ziyade hakikate gözünü diken, hakikate ram olan yüreğe sahib olmaktır.
Takdir edersiniz ki böyle yürekler zaten arayış içindedir, hakikatsizlik tak etmiştir canına. Bu nedenle o daveti sunanın yaşına, mesleğine falan bakmaz.
Diğer
yüreklerde henüz hakikat farkındalığı ya da hakikat açlığı oluşmadığı için
davetle karşılaştığı zaman davete değil de sunana odaklanır.
Bu nedenle
her yaşta ve cinste davetçilerin olması gerekmektedir. Bazen yakın yakınına
tesir edemez ama uzaktaki yakına eder. Bazen de tam tersi olur. Psikolojik
yapılar çok farklı. O halde her halimizle davetçi rolümüzü sergilemeye
çalışmalıyız.
Tabi davetçilerin ihlası, samimiyetini aynı seviyede kabul ederek bu önermeyi yapıyorum. Yoksa samimiyet, ihlas davetçi de yoksa muhatab elbette davete sıcak bakmaz, isterse her şartı uygun olsun.
YORUMLAR