Boykot meselesinde tamamen realiteyi
gözetmek lazım.
Realitenin birinci yüzüne bakarak
konuşacak olursak en uygun söylenecek söz şu:
Herkes boykot edebildiğini şimdilik
etsin. Büyük çaplı ürünler elbette ki hemen boykot edilemez. Ama Fransa
kozmetik üzerinden de çok kazanıyor mesela. Kozmetik çok da zaruri bir alan
değil hatta sağlığı bile tehlikeye atan bir alan.
Realitenin ikinci yüzüne bakarak
konuşursak;
Boykot ilk ataktır sadece. Eğer yerli
üretim gibi zamana yayılan ikinci, üçüncü ataklarla gelmezse ilk atak boşta
kalır. Nitekim savunma sanayisinde bu ataklar geliyor. İnşaallah halk ve devlet
olarak üretime dair ataklar geliştirmeye kararlı olup nesillerimizi bu
doğrultuda bu hedefe doğru yetiştirmeliyiz.
Ama her ne olursa olsun, herkes ilk
atağı gücü oranında yapmalı. Canı isteyen, bilinci yerinde olan az da olsa
başarır.
Hatırlıyorum da CocaCola boykotu
zamanında (ki bizde hala devam ediyor)
biri şöyle demişti: "E müslümanlar da daha iyisini üretsin."
"Yuh" dedim ona "yani
kolanın iyisini de kötüsünü de içmezsen ölür müsün?"
Boykot bir bilinçtir. İlk ataktır. Herkesin
gücüne göredir.
Boykot bilinci aynı zamanda bizi üretime
zorlar. Siyasilerin karşı atak sözleri eğer altı dolmazsa trajikomik olur
elbette. Ama biz Müslümanlar olarak siyasilerden bağımsız, özgün bir şekilde
boykutu gündemimize almalıyız. Sadece siyasi meselede değil.
Beylik laflar ile boykotu anlamsız
görenlere karşılık benim sözüm şu:
Gücüne göre yaparsan ve kararlı olursan
bal gibi de olur.
Allah en iyi bilendir herkesin durumunu,
çabasını ve cihadını, niyetini..
Ha, bir de boykot bilinci beraberinde
cemaat ve ümmet dayanışmasını da zorunlu kılar. Tek başına bir anlamı olsa da
reelde hissedilmez. Bu nedenle ümmet dayanışması zaruri hal alır.
YORUMLAR