Bu sene Yardımeli Derneği kurban
çalışması vasıtası ile Afrika Uganda
yolculuğumuz oldu. 8 günlük bu çalışmada Uganda’yı gezerken yaptığım gözlemleri sizlerle paylaşmak istedim.
· Havaalanı
çıkışında bizi karşılayacak arkadaşı aramak için bir polisin telefonunu rica
ettik, sonradan kontör için para talep etti. 1 dolar verdik. Allah'tan
yanımızda Türkiye'de uluslararası imam hatipte okuyan Nevfel adında genç vardı.
"Polis de olsa durumu iyi değil verelim" dedi.
· Havaalanına
yakın otelde test yaptık Türkiye’de test olduğumuz halde kabul edilmedi. Galiba
ücret koparma fırsatı dedik, burada da hem giriş hem çıkışta 75 dolar
karşılığında test yapmak zorunda kaldık. Her yer sivrisinek doluydu. Buraya
yakın göletten dolayı dediler. Neyse ki diğer yerlerde fazlaca yoktu.
· İngilizce
eğitim dili, yerel dil ise sadece öğretiliyor. Kendi aralarında hem yerel hem
İngilizce konuşuyorlar.
· Direksiyon
arabalarda sağda, yolun ise solundan gidiliyor, sağından geliniyor. Bizdekinin
tam tersi.
· Başkent
dışındaki insanların ortak meşguliyeti ellerinde bidon taşımak, biraz boş olan
hemen en yakın kuyuya gitmek zorunda zira. Erkek ise bisiklete koyar, kadın ise
başında taşır. Genelde tabi çocuklar gider. Eşek yerine bisikletlerle suları
taşınıyor fazla bidon olunca. Orası yağış alan yer olsa bile temiz su problemi
var. Devletin şehirlerde şebeke oluşturma gibi bir gücü yok maalesef.
· 1 dolar 3500
şiling. 1 gecelik otel odası 30.000 şiling, başka yerde 50.000
· Müslüman-hristiyan
gerginliği yok gibi. Rahatça “muslim” ya da “kristin” diyorlar. Ancak gördüğüm
kadarıyla dini inançlar sosyal hayatta belirgin değil. Daha çok tv ve batı
kültürü.
· Etraf yemyeşil.
En çok muz ve avakado ağaçları var. İnsanlar bilinçli olarak muz ağaçları
dikiyor. Urfa’nın fıstık diktiği gibi. Ormanlık alan son derece göz alıcı.
Ancak insanlar çok yoruluyor, tarımsal materyaller az, birçok köy yolundan
geçtik sadece 3 traktör gördüm. Tarımsal çaba kol gücüne dayalı.
· Maalesef
Cocacola yine en ücra köşelerde var. Emperyal ezilmişliğin izleri var. Zira tüm
tabelalar ingilizce. Azimli olma gibi yönleri zayıf. Gördüğümüz kadarıyla
öğrenilmiş çaresizlik var.
· Ezanı sade
makamla okuyorlar. Bizdeki gibi uzatmalı değil.
· Sabahın
karanlığında yolların kenarında insanlar yürüyor, işlerine gidiyorlar diye
düşündük. Şoföre sorduk tarlada çalışmaya gidiyorlar. Bisiklet çok yaygın.
Bizdeki gibi her taraf şahsi araba dolu değil. Kadınlar da toplumda
görünür halde. Gerek tarlada çalışma, gerek basit ticaret eşyası satma vs.
· Kaldırım yok.
Tek şerit çift yönlü asfalt yol var yanı toprak veya otlak.
· Gördüğümüz bir
iki mescidde yerde halı yok. Muşamba tarzı sergi var. Galiba temizlemesi daha
kolay olduğu için, diye düşündük.
· Burada yeşil
çok, bina yok, bizde ise bina çok yeşil az.
· Asfalt sadece
ana yolda, sokak araları hep toprak yol.
· İki büyük
fıskiye ile şeker kamışı ekinleri sulanıyordu. Bir onu gördük tarımsal
gelişme olarak. Ama tabi her yerde yaygın değil.
· Buradaki arkadaşın,
Uganda'da bir beldenin belediye başkanı hakkında ifadesi:
"Belediye başkanı olduğunu sonradan
öğrendik, kendisini bize" belediye görevlisiyim" diye tanıtmıştı…
· Burada
pencerelerdeki demir korkuluk içte. Bizde ise dışta.
· Valilik makamı
son derece sıradan ve protokol mantığı yok gibi bir şey. Elin cebinde olması ve
ayak ayaküstüne atmak çok sorun olmadığını gördüm.
· Cumhurbaşkanının
5 yıldızlı okul dediği kampüs tarzı bir okulun bahçesinde kurbanları kestik.
Dünya bankası yaptırmış okulu.
· Burada
okulların yüzde 80’i özel. Devlet okulu az sayıda. Kiliselere bağlı okul çok,
Müslümanların okulları da var. Muhtemelene devlet ekonomik olarak
karşılayamadığı için eğitim işini üstlenemiyor.
· Vali hristiyan,
belediye başkanı Müslüman Bugiri ilinde.
· Uganda’da
korona için hint aşısı kullanılmış.
· Çatıların
giderlerine borular konuluyor, yağmur suları o borular vesilesi ile depoya
doluyor. Yağmur sık sık yağıyor.
· Tarımsal olarak
şeker, çay, muz, mısır üretimi var.
· Hintlilerin
yaptığı şeker fabrikası var. Köylüler şeker kamışlarını buraya satıyor. Çin’in
de sanayi yatırımı var.
· Bir
hıristiyanla konuştum, Meryem ve İsa kıssalarının Kur’an’da geçtiğini
bilmiyordu.
· Bir kilisenin
avlusunda voleybol sahası gördük.
· Daha önce
açtırdığımız su kuyularını ziyaret etmek maksadıyla uzak bölgelere giderken
yolun kenarında ormanlıkta maymun sürüsü gördük. Tuhaf geldi bize.
Buna benzer izlenimlerin oldu. Bu arada dünyanın en büyük nehri olan Nil Nehri’nin çıktığı su kaynağını gördük. 60 metre derinliğinde ilahi bir mucize. Yüzyıllardır yerin altından çıkan bu su ile 6 ülke istifade ediyor. Bu su kaynağı ekvator çizgisinde olduğu için aynı zamanda Victoria gölü oluşmuş.
Uganda genel olarak kalkınma konusunda geri kalmış bir ülke maalesef. Oralara Türkiyeli yatırımcılar gidebilir. Hem o ülke insanına hizmet etme mantığıyla hem de kazanma mantığıyla.
Kurbanı küçümsememeliyiz. Kurban vesile ile oralara gidiyoruz. Daha büyük eğitim ve sağlık projeleri için hazırlıklar yapma anlamında ilk adımdır kurban. Bu vesile ile kurban bağışçılarımızın kurbanlarını Rabbimiz kabul eylesin. İnşaallah daha büyük hayırlara vesile olacaktır.
Not: Orada karşıllaştığımız böbrek hastası
7-8 yaşlarında bir yavrumuzun tedavisini takip edeceğimizi söyledik. Yeniden
bir muayeneden sonra ameliyat masrafları neleştiği zaman bize dönecekler. Bu
konuda katkı sunmak isteyenler bana dönebilir. Tel:05438628280
YORUMLAR