28 Şubat'ın her yeni senede içimizde oluşturduğu boşluğu daha iyi anlıyoruz. İyilerimizin çoğu sindirildi, korkutuldu, sosyal hayattan el-etek çektirildi.
Meydan, çoğunlukla içimizdeki menfaatperestlere kaldı.
*
Bu defa 28 şubat sonrası dava bilinci dumura uğrayan insanlar bir mevki ve makama geldiğinde halkı hidayete yöneltici örneklik sergileyemedi.
*
Feto darbesi, kim ne derse desin, 28 şubat'ın devamı oldu. Zaten onlar da 28 şubat'ı desteklediler. O açıdan 28 şubattan sonra bazı kazanımlarımız olduysa da Feto darbesi 28 şubat gibi kabus oldu ve kazanımları tehlikeye attı. Şimdi kemalist-milliyetçiler maalesef iktidarda söz sahibi oldu onlar yüzünden.
*
28 şubat ve feto gibi darbe süreçlerinden dolayı gençlik sahipsiz ve başıboş kaldı. Dava adamlarının tedrisinden geçemediler, taşeronlaşan yahut ufku dar cemaatlerin eline düştüler yahut dünyevileşme ile erken tanıştılar ve dünyevileşmeye yenik düştüler.
*
28 şubat sonrası cemaatler, kardeşliği pekiştirecekleri yerde kelami tartışmalara boğulup bir çuval inciri berbat ettiler, siyasilerin de işini zorlaştırdılar. Kazanımlar, bu defa cemaatlerin tahakküm yarışına döndü. Feto bunun zirvesindeydi ve hala benzer tahakkümler devam ediyor maalesef. Aşmalıyız bunu. Ümmet standardının aşağısına inmemeliyiz. Zihinlerimizi kapatmalıyız buna.
*
28 şubat iyilerimizi sindirdi, maalesef sonrasında kaht-ı rical dönemi başladı. Kazanımlar elde ettiysek de menfaatperest asalak ruhluların eliyle heba oldu. Hidayet yerine dalalet saçmış oldu "bizden" dediğimiz menfaatperest asalak ruhlular.
*
Bu nedenle kimsen gelirse gelsin ve kime olursa olsun darbe dediğimiz olgu, o halkı geriletir. Şuurlu bir müslüman, toplumsal değişim ve dönüşüm yasalarında darbe saçmalığının olmadığını bilir. Islahat yapma gayesi varsa bunu zamana yayar, terör, şiddet, baskı üretmez. Meşru seçilenlere karşı darbelere hayır kimden gelirse gelsin, diyebilmeliyiz.
YORUMLAR