Reklam
Yeni Kitabımız Hakkında Birkaç Kelam
Mustafa Pakır

Mustafa Pakır

Yeni Kitabımız Hakkında Birkaç Kelam

14 Ocak 2025 - 21:47

 GENEL DEĞERLENDİRME, FIRSATLAR, YENİ SURİYE’DE İMKANLAR 

Suriye’de 2011’de Arap Baharı olarak adlandırılan sürecin son halkası diyebileceğimiz bir şekilde barışçıl protestolarla başlayan ve daha sonra Esad rejiminin sert tepkileriyle iç savaşa dönüşen süreç, bölge ülkeleri için güvenlik, insani yardım ve siyasi istikrar açısından önemli sonuçlar doğurdu. 27 Kasım 2024'te başlayan ve 8 Aralık’ta rejimin düşmesi ve Şam’ın özgürleşmesi ile sonuçlanan yeni süreç ise başta mülteci meselesi olmak üzere ortaya çıkan krizlerin çözümü adına fırsatlar ortaya çıkardı. Suriye’de yaşanan iç savaşın ve bunun yansıması istikrasızlığın yarattığı etki ve olumsuz durumdan en çok etkilenen ülkenin Türkiye olduğu tartışmasız bir gerçektir. Gerek olağanüstü sayılara ulaşan mülteci akını, gerekse sınırımıza yakın bölgede konuşlanan ve ABD başta olmak üzere DAEŞ ile mücadele ettiği bahanesi ile palazlandırılmaya çalışılan, Türkiye’nin PKK nın uzantısı ve terör örgütü olarak kabul ettiği YPG gibi örgütlerin bölgede söz sahibi olmaya çalışmasıyla tırmanan terör ve güvensizlik ortamı Türkiye’nin yaşadığı sıkıntıların sadece iki tanesidir.  Bu sorundan bu kadar etkilenen Türkiye için acaba kayıplarını telafi edecek bir Yeni Suriye mi var karşımızda. Esad rejiminin çöküşünde ve Suriye muhalefetinin başarılı olmasında Türkiye’nin rolünü kabul etmeyen yok. Esad rejimine bağlı olanlar, sahada ve diplomaside Türkiye'nin etkinliğini hazmedemeyenler bile bu gerçekliği kabul etmek zorunda kaldılar. Bölgesel aktörler açısından Türkiye’nin rolü göz ardı edilmeyecek derecede daha da önemli hale geldi. Türkiye’nin Suriye’deki rolünü sadece son 12 güne odaklanarak anlamak mümkün değil. Türkiye’nin rolü geride kalan son 13 yıla bakılırsa daha net anlaşılabilir. Ankara’nın Suriyeli sığınmacılara vazgeçmeden ev sahipliği yapması, İdlib’in rejimin operasyonları karşısında korunmasına imkan sağlayacak askeri ve diplomatik koşulları oluşturması, terörle mücadele başta olmak üzere PKK/YPG’nin sınırlandırılması ve zayıflatılması muhalefetin 12 günlük başarısı için güçlü bir zemin oluşturdu. Türkiye’nin yeni süreçte üstüne çok daha kritik bir rol düşüyor. Türkiye, muhtemelen Suriye’nin kuzeyinin istikrara kavuşturulması, sınırlarının güvence altına alınması ve mültecilerin geri dönüşlerinin kolaylaştırılması çabalarına öncülük edecek bir şekilde hareket edecektir. Ankara’nın, yönetimi devralan yeni hükümet ve farklı gruplar arasında arabuluculuk yapma ve yeniden güven tesis etme becerisi, Suriye’nin geleceğinin şekillenmesini de kolaylaştıracaktır. 
Bölgesel ve küresel güçler açısından yeni Suriye’de şunlar göze çarpmaktadır. Bölgenin önemli aktörlerinden birisi olan İsrail’in Suriye’nin toprak bütünlüğüne ne kadar sadık kalacağı şüphelidir, İsrail'in Suriye’de yayılmayı istediği gün gibi aşikardır. Özellikle Golan Tepelerinde gösterdiği tavır ve askeri durum bunun önemli bir kanıtı gibi durmaktadır.  
Rusya ve İran’ın Suriye’de güç kaybetmiş olduğu çok belirgindir. Fakat Türkiye’nin bu iki ülke ile olan ilişkilerine baktığımızda onları dışlamaktan ziyade koordinasyona devam edeceği görünüyor.  
Neredeyse başından beri Türkiye’nin tezlerine destek veren Katar dışındaki Arap ülkeleri ise sürecin dışında kalmamak adına Şam ile yeni bir ilişki geliştirmek ve Suriye’de sürdürülebilir bir düzenin inşa edilmesi için gayret göstermek isteyeceklerdir. Bunun yolunun da Türkiye’den geçtiğinin farkında oldukları açık ve net bir şekilde görünmektedir.  
Birleşmiş Milletler’e göre, Suriye’nin altyapı-üstyapı ve yeniden inşası için 400 milyar dolar gerekiyor. Ekonomik kazanımlar uzun bir sürece işaret etse de Suriye’nin yeniden imarı konusunda Türkiye’nin önemli görevler üstleneceği belirtiliyor. Türkiye’nin uluslararası deneyime sahip müteahhitleri, bölgeye yakın konumlanmış pek çok çimento ve demir çelik fabrikasının olması gibi faktörler ‘doğal avantaj’ olarak sıralanıyor.  
Türkiye'nin rolü sadece imar ve inşa ile sınırlı değil. Aynı zamanda, geçiş süreci ile birlikte, Suriye'nin devlet olarak uluslararası kabulünün sağlanması, yaptırımların kaldırılması, ekonomik yardımlar için uluslararası toplumun harekete geçirilmesi ve terör örgütlerinden temizlenmesi gibi konularda aktif bir rol üstlenecektir. Bunun yanında yeni yönetimin başarılı olması için elinden gelen bütün desteği veren Türkiye’nin pastadan aslan payını alacağını kestirmek zor değil. 
Bize düşen Şanlıurfa olarak bu işin neresindeyiz?
Fırsatlar nedir?
Avantajlar nedir?
Bu soruların cevabını aramak..
Yakında çıkacak kitabımızda bunları ele alacağız..saygılarımla…

YORUMLAR

  • 0 Yorum