Reklam
Reklam
Kadina yönelik şiddet
Mustafa Pakır

Mustafa Pakır

Kadina yönelik şiddet

14 Ocak 2022 - 13:44

Tüm çabalara rağmen kadına karşı şiddet dünyanın en önemli sorunlarından biridir. Şiddet çok boyutlu bir kavram olduğu için, tek bir tanımını yapmak imkansızdır. Gerçekten de şiddetin fiziksel, psikolojik, sosyal, cinsel vb. pek çok tipi vardır. Şiddet kadına sadece fiziksel açıdan zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda psikolojisini ve tüm hayatını etkilemektedir. Halbuki şiddet temel insan hakları ve özgürlüklerine aykırı bir eylemdir. Kadınlara karşı şiddetle mücadele faaliyetleri başlangıçta bir çok ülkede büyük oranda feminist örgütler ya da hükümet dışı kuruluşlar tarafından yürütülmüşse de, günümüzde gerek Türkiye’de gerekse dünyanın bir çok ülkesinde hükümetler nezdinde soruna çözüm aranmaktadır. Uluslararası kuruluşlar çeşitli çalışmalar yapmakta, sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik bir takım anlaşmalar, projeler üretmektedir. Kadınların şiddet konusunda eğitim yoluyla bilinçlendirilmesi, yasal haklarının öğretilmesi ve şiddete uğraması durumunda neler yapması gerektiğine dair bilinçlendirilmesi gerekmektedir. 
Zayıflığın bir göstergesi olan şiddet, sadece kadınlara değil hangi canlıya uygulanırsa uygulansın insanlık dışı bir eylemdir. Dünyanın bir çok ülkesinde kadınlar çeşitli nedenlerle, özellikle kadın oldukları için zayıf addedilerek şiddete uğramaktadırlar. Kadına şiddetle mücadeleye yönelik çalışmalar Dünyada çok geç başlamıştır. Dünyada kadına yönelik şiddete dair tepkiler 1970’li yıllarda görünürlük kazanmaya başlamıştır. Konuyla ilgili literatür tarandığında kadına yönelik şiddetle ilgili mücadele çalışmalarının Türkiye’de 1980’lerden sonra hız kazandığı görülmektedir. Zorla evlendirilme, genç yaşta evlendirilme, kadın sünneti, cinsel ilişkiye zorlama, satılmaya zorlama, dövme vb. örnekler dünyada yaygın olarak görülen kadına yönelik şiddet örnekleridir.
Türkiye’de kadınlar özellikle aile içi şiddete maruz kalmakta, uğradıkları bu şiddeti de genellikle utandıkları için gizli tutmaktadırlar. Çoğu zaman şiddetin nedeni olarak kendilerini görmekte, bunu başkalarına anlatırlarsa onların da bu şekilde düşüneceğine inandıkları için de susmaktadırlar. Bir çok kadın, töre namus cinayetine maruz kalmakta, eşlerinden ve diğer aile fertlerinden şiddet görmektedir. Bunda Türk toplumunun erkek egemen bir toplum olması ve kadının, kendisine biçilen rolün dışına çıkmasının ayıp algılanıp, kınanmasının da önemli bir rolü vardır. Yakın bir zamanda televizyon kanallarında yayınlanan “İtilmiş-Kakılmış” tiplemelerinin aldığı reytingler şiddetin toplum tarafından gülünecek kadar kanıksandığının da
göstergesidir. “Gelinlikle girilen evden kefenle çıkılır” “Dövülmeyen kadın, tımarsız ata benzer”, “Pişmiş aştan, dövülmüş karıdan zarar gelmez”, “Erkektir. Hem sever, hem döver”, “Kızını dövmeyen dizini döver” “Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin”, “Karı koca arasına girilmez”, “Nush (söz) ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir”, “Dayak cennetten çıkmadır” gibi bazı atasözlerimiz ve özdeyişler bile şiddeti normalleştirmekte, belki de teşvik etmektedir. 
Bu çalışmada Türkiye’de ve dünyada kadına şiddet konusu ele alınarak, Türkiye’de kadına yönelik şiddete karşı uygulanan sosyal politikalar incelenecektir. Çalışmamız 3 .bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde konu ile ilgili temel kavramlar açıklanmaya çalışılmış, 2. Bölümde çeşitli kültürlerde, dünyada ve Türkiye’de kadına karşı şiddete bakış incelenirken 3. Ve son bölümde ise kadına şiddete karşı Türkiye ve Dünyada oluşturulan mekanizmalar ve konu ile ilgili istatistiki bilgiler paylaşılırken bu konuda neler yapılabileceği belirtilmiştir.

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Emine Kurtboğan
    2 yıl önce
    Kaleminize sağlık...
  • Alican Sunbat
    2 yıl önce
    Hocam merhabalar ; Yazınızı çok güzel buldum.konu olarak da farkindalik adına iyi bir tercih olmuş. Kaleminize sağlık... Güzel yazılarınızın ve düşüncelerinizin devamını bekleriz.