Yer kabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin, dalgalar halinde yayılarak yeryüzünü sarsmasına deprem denir. Deprem, toprak üzerindeki yapıları yıkarak can kayıplarına yol açacak kadar şiddetli olabilir.Dünyanın çok geniş bir alanında depremler meydana gelmektedir. Oluşum bakımından çok eski anakara parçaları haricinde kara ve denizlerin derinliklerinde gerçekleşen depremlerle karşılaşabilmekteyiz. Hepsinin farklı farklı magnitüd (Mw) büyüklükleri bulunmaktadır. Kimi depremlerin gerçekleştiğinden bile haberimiz olmamaktadır. Kimi depremlerin ise magnitüd değerlerinin yüksekliğinin yanında dakikalarca süren büyük depremlerinde olduğu gerçeğidir.
Yeryüzünde meydana gelen depremlerin büyüklüğü genellikle Richter ölçeğine göre tespit edilir. Bu ölçek 1935 yılında Kaliforniya Üniversitesi’nde Charles Richter tarafından geliştirilmiştir. Depremin büyüklüğü ve şiddeti aynı şey değildir. Büyüklük, yalnızca bir ölçü dahilinde depremin oluşturduğu etkiyi ifade eder. Şiddet ise daha çok yıkıcılık ile ilgilidir.
Litosfer içerisinde bulunan hareketli levhaların enerjilerini boşaltarak yere değiştirmeleri deprem oluşumlarını meydana getirmektedir. Deprem oluşumları tamamıyla doğal süreçtir. Ne zaman, nerede, ne büyüklükte olacağı konusunda hiçbir bilgi yoktur. Fakat levha tektoniği depremlerin daha çok nerelerde olabileceğini fikir olarak vermektedir. Levha tektoniğiyle elde edilen bilgilerle depremlerin sık olabileceği deprem kuşağı olarak da tabir edilen bölgeler sıklıkla depremler oluşturmaktadır. Meydana gelen depremlerin yıkıcılığı ciddi boyutlara ulaşabilmektedir. Bunların yanı sıra depremler bazı bölgelerde meydana geldikten sonra ikincil tehlikeler, afet oluşturabilmektedir. Bunun en somut örneklerini okyanusal levhaların bulunduğu bölgelerde deprem ardından tsunami oluşumlarıdır. Depremden etkilenmeyen bölgeler deprem sonucu oluşan tsunami felaketiyle karşılaşıp çok büyük can ve mal kayıpları ile karşılaşmaktadırlar. Depremler sonuç bakımından birçok afeti ardı ardına getirebilmektedir. Bu anlamda üzerinde önemle durulması gereken doğal yıkımlardandır.
Depremler yer kabuğunda meydana gelmektedir. Hepsinin belirli bir derinliği bulunmaktadır. Levha hareketleri sonucu meydana gelen depremlerin kendine has özelliklerinden dolayı belirli derinliklere kadar olanlar büyük depremler oluşturabilmektedir. Depremler derinliğine göre sığ, orta ve derin depremler olarak değerlendirilmektedir. Bunlar odak noktasından 0-70 km arası gerçekleşen depremleri sığ ölçekte, orta odak noktasından 71-300 arası gerçekleşen depremleri orta derinlikte ve odak noktasından 301-700 km arası derinlikte gerçekleşen depremler olarak değerlendirilmektedir)
Yeryüzünde deprem meydana geldiği andan itibaren depremin yerkabuğunda oluşturduğu sarsıntı hareketlerinin şiddetini belirlemede, depremin şiddeti ve magnitüdü şeklinde iki şekilde ölçüm yapılmaktadır. Depremin şiddeti, depremin yeryüzünde meydana getirdiği değişiklikler ile beşeri yapılar üzerindeki aşındırma ve deformasyon gibi etkilerine göre saptanmaktadır. Bu şiddetin tespiti için Rossi, Forel, Mercalli, Sieberg gibi birçok bilim insanı çeşitli şiddet ölçekleri ile depremin şiddetini belirlemek için çalışmışlardır. Bu ölçekler içerisinde günümüzde en çok kabul gören ve yaygın olarak kullanılanı Mercalli şiddet ölçeğidir. Bu ölçekte depremler şiddetlerine göre 12 bölüme ayrılmıştır. Her derecede yeryüzünde ne gibi değişiklikler olacağı ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir.
YORUMLAR