Robotik Hayata Merhaba “İnsanlığa Veda”
Medeniyetin iliklerimize kadar işlediğini düşündüğümüz bir dönemde, yaşananların çürümüşlük ve kokuşmuşluk düzeyinde irtifa kaybettiği, insanlığımızın sorgulandığı günler yaşıyoruz. Ne hazindir ki, değişimin ve gelişimin hızına ayak uydurmaya çalışırken vicdani, ahlaki, insani değerlerimiz yerlerde sürünüyor. 2025 'in başındayız yeni bir yılın 2. ayındayız insanlığımıza veda örnekleri çoğalıyor. Tek tük şahit olduğumuz insani örnekleri de mumla arar hale geldik.
"Nedendir bu kabuslar her gece gördüklerim
Nereye gitti benim o iyi bildiklerim" diyen şairin duygularını duyamaz, anlayamaz olduk.
Uzağa gitmeye gerek yok, son bir yılda yaşanılan ve gittikçe artan insanlığa veda örnekleri ne kadar çoğaldı. En yakın çevremizde, evde, iş yerinde, sokakta, karşılaştığımız, anlam veremediğimiz, karşılık bulamadığımız birçok durum söz konusu.
Ailede çocuk anneye- babaya, eşler birbirine karşı beklenmedik tepkiler veriyor, hatta tepkiler öylesine büyüyor ki sonu cinayet ve ölümle bile sonuçlanıyor.
El bebek gül bebek büyüttüğümüz, bir dediklerini iki etmediğimiz, kıyamadığımız evlatlarımız bize kıyabiliyorlar. Kıt imkanlarla büyümüş bizler, evlatlarımız sıkıntı çekmesin diye olmayan imkanlarımızı zorlayarak onları hayata hazırlıyoruz, ancak sonuçta farklı ve tehlikeli karakterlerle karşılaşıyoruz. Davranış bozuklukları, ihanet noktasına varan tepkiler artıyor, hazmedemediğimiz ilişkilerin muhatabı oluyoruz. Ataerkil (erkeğin aile reisliği) bir aile yapısından çocuk erkil bir yapıya dönüşümün kabul edilemez sonuçlarıyla yüzleşiyoruz.
Sadece aile içi değil, toplumsal öngörü, anlayış ve yargılarımızda da sıkıntılarımız ve gittikçe artan bir dejenerasyon var. Trafikte, yolda, iş hayatında kısacası hayatımızda anlamsız, tarifsiz ilişkiler zinciri artarak devam ediyor. Teknolojinin nimetleri ruhsuz, duyarsız bir insan karakteri oluşturdu sanki. İdeolojik körlükler, şartlanmış zihinler ve ön yargılar da cabası.
Bunun yanında siyasi hazımsızlıklar, kibir abidesi kişilikler, nefret söylemleri, kıskançlık nöbetleri insani kimliğimizi yok ediyor maalesef.
Ortada bir acayiplik var, çözemediğimiz yorumlayamadığımız.
Hangisi doğru, neler yanlış?
Gittikçe zayıflayan insani hasletler, artan karmaşa ve zayıflayan değerler benliğimizi kemiriyor, yok ediyor. Ne idik ne hale geldik ve sonuç ne olacak?
Her yeni yılı karşılarken beklentilerimizin karşılanacağı ümidiyle, vedalaştığımız eski yılda, yaşananların boyutu insanlığımıza veda mı ediyoruz diye düşündürüyor.
Dünyada yaşananlar, ülkelerin vurdumduymazlığı ayrı bir facia ve bu sessizlik gelecekle ilgili ümitlerimizi yok ediyor. Soykırımlar, işkenceler ve daha niceleri insanlığın yüz karası olarak karşımızda duruyor. Kısacası yaşadığımız, sözde medeniyet umutlarımızı karartıyor.
Her şeye rağmen ümitsizliğe yer yok diyoruz ancak eskisi kadar heyecanlı ve ümit var da değiliz…
Selamla Kalın Selamette Kalın.
Mehmet İMRE
18.02.3025
YORUMLAR