Sevmek, sevilmek çok güzel bir duygudur. Kalpleri birbirine ısındıran ve sevdiren ancak Allah’tır. Hepimizin bildiği gibi bir sevgiliye olan duygusal bağın olabileceği kavramı ile eş tutulan tabirdir. Kime sorarsanız sorun yaklaşık olarak bu tanım ile karşılaşırsınız. Ben dahi düne bu tarz tabirlere başvurarak anlatımı tekdüzeleştirirdim. Fakat inanın bana sevmek öyle basit kelimelerle dile dökülecek kadar üretilen sadece bir bakış açısı değildir. Kişi sevdiğine muhabbet duyar ve o muhabbet ölçüsünde sevdiğine bağlanır. Hevesi ve nefesidir. Gülüşünü sever, konuşmasını sever, her an onunla olmak onunla yaşamak ve onunla nefes almak ister. İsmini her tarafa yazmak ister, sokağa çıkıp haykırmak, ona aşığım diye bağırmak ister, Maşuk’un hayali ile yaşar. Şiirler yazılır, Türküler söylenir, Aşık’ın maşukuna olan sevdasını dile getirmek için kelimeler yetersiz ve kalır.
Aşk insanı şair yapar, divane eder, kendinden geçirir
varsa yoksa sevdiğidir başka bir şey düşünemez âşık olan insan. Sevgisiz, saygısız toplumlarda huzur asla
olmaz. Bu anlamda, birbirimize karşı beslediğimiz sevginin devamı için, yapılan
kusur ve hataları af ederek, hoş görülü ve mütevazı olarak, fedakârlık gösterip
idare ederek sürdürelim ki Allah da bizi af etsin ve sevsin. Aksi halde, Allah
muhafaza insanlar biri birilerine düşman olurlar, kin beslerler, nefret duygusu
kabarır ki bu da insanlığın sonu demektir.
Çok eskilerden dinlediğim bir sohbette, sevilen sevene
borçlu olur diye duymuştum hatta bu kadar saçma bir durum olamaz derdim.
Aslında hakikatte öyle olduğunu ve iki cihanda dahi olmasını istediğim
sevgiliyi bulana kadar.Çünkü sevilmek seven için bir meşakkatken, sevilen
içinse zaruret haliydi. Evet bu önemli bir detaydı. Aslında daha da önemlisi
sevmek insanı diğer yaratılanlara da kurb ettiren yani yakınlaştıran bir
vasıtaydı.
Günümüzde de böyle âşıkların olduğu kanısındayım…
Sevmek bazen uykusuz bırakıp geceleri uzatır, bazen de
güçsüz ve çaresiz bırakır. Bazen aradaki mesafeleri dağları bucak, bayır ve
ovaları aşarak gönülden maşuk’una ulaşır. Her kim neyi seviyor ise gönlünü
sevdiğine çevirir ve ona benzemeye çalışır. Düşünde bile sevdiğini görür. Hayal
kurup hülyalara dalar. Sevmek, kuru bir sözden ibaret kesinlikle değildir.
Birini sevdiğimizi söylediğimizde ise bunun ispatına da hazır olmalıyız, seven
sevdiği için hiç düşünmeden canını ortaya koymalıdır. Çünkü sevmek ispat ister,
güven ve fedakârlık ister.
İmam Gazali'nin de dediği gibi: "Sevgi, sevgili ile
ilgili bulunan her şeye sirayet eder. Uzaktan olsa dahi sevgili ile münasebeti
bulunan her şeye geçer. Bu bakımdan şiddetli bir şekilde herhangi bir insanı
seven bir kimse, o insanın sevdiklerini de sever. Onun dostlarını dost edinir.
Ona hizmet edeni sever. Dostunu öveni de sever. Dostunun rızasına koşanı da
sever.”İşte sevginin bu derecesi seven için meşakkatli sevilene ise zaruret
doğurmaktadır. Sevginin bu evresi, Allah'a da yakınlaştıran yardımcı bir
kaynaktır. Aslında bana soracak olursanız bu çok muazzam hissi durumdur.
Hani kalpten kalbe bir yola götüren ve o açılan yoldaki
tüm güzelliklere vakıf olmak tarifi olmayan duygu halidir.Hem sevgiliyi sevmek
hem sevdiği için daha şiddetli halini göstermek, hem Allah'a ve diğer
yaratılanlara ulaştırmayı vasıta kılıp güzelleştirmekle bir taşta bin bir kuş
vurmak gibi bir şeydi.Yani tüm bu güzelliklerin altında yatan sebepler
dairesini birleştirince ortaya sana verilen ruh eşini bulmakla, sana sunulan bu
imkanları değerlendirmek kriterine ulaşıyorsunuz.
YORUMLAR