Son zamanlarda ne yazık ki Müslüman toplumlarda tezatlar çoğalmaya başladı. Yaşantılarımız tezatlarla, çelişkilerle dolu...Tezat; (çelişme, karşıtlık, tutarsızlık) aslında bir anlatım yolu olmakla beraber çoğu zaman kararlı olamayışımızdan, dik duramayışımızdan, biraz da bilgi noksanlığı ile işin kolayına kaçmamızdan çelişkilere düşmekten kaynaklanmaktadır sanırım. Bazı çarpıcı ve acı gerçeklerle konuya açıklık getirelim: Müslümanım deriz Hıristiyanların adeti olan yılbaşını kutlarız, Dinimiz İslam da kumar haram olmasına rağmen devlet eliyle oynatılan Millî piyango bileti alırız, Toto Loto ve bahis oynarız. Hac ve Umre yaparız zekât vermeyiz, Allah’ın farz kıldığı amelleri yapmaz işimize geldiği için Sünnete sarılırız, Namaz kılmayız Oruç tutarız, yine Namaz kılmayız Kurban keseriz. Aslında en büyük tezat ise 7’den 70’e çok kişinin yalan konuşmasıdır. “Düşündürücü ve hayati önem arz eden, güven sarsan büyük çelişkidir”. Çoğunlukla çok yemeyi severiz, peşinden kilo vermek için çırpınırız. Atalarımızın “Bu ne perhiz, bu ne turşu dedikleri” herhalde bu olsa gerek…
Rızkı Allah (CC) verir deriz, peşinden kula kulluk etmede yarışırız. Özellikle de politikacıların, zenginlerin ardından takla atar el öper, yağcılık yalakalık yaparız. Elbette meşru münasebetler, Haklı olduğumuz konularda Hak aramalar bunun dışında… Ben de Müslümanım deriz, İslam dışı yaşantıları ısrarla sürdürürüz. Kalbim temiz deriz, eğri olan her şeyi yapmayı mübah sayarız. Midem rahatsız diye oruç tutmayız, sigara, içki vb. ile midemize en büyük rahatsızlığı veririz. Sağlığımız için on lira versek, on yerde konuşuruz, onlarca lirayı sağlığımızı bozmak için harcarız. Sakal’ın sünnet olduğunu biliriz. Sakal bırakmadığımız gibi, bırakanları da dışlamaya, ötekileştirmeye gayret ederiz. Hacı, hoca olan böyle işler yapar mı diye yaygarayı kopartırız, sanki hacı olmayan her kötülüğü yapma hakkına sahipmiş gibi tavır içine gireriz.
Cennete girmeyi çok isteriz, ancak bizleri cehenneme sürükleyecek (Allah cümlemizi muhafaza etsin) her türlü melaneti hem de masraflarına katlanarak işleriz. Dini siyasete alet etmeyelim deriz, elbette çok doğrudur. Öte yandan her seçim arifesinde dini istismar etme yarışına gireriz. Burada rahmetli Aydın Menderes’in bir konferansında söylediği “Bizler İslam’ı zaten yaşıyoruz, yaşayan istismar yapamaz, yaşamayanlar her seçim başında istismar ediyorlar” sözünü hatırlayalım. Yani dini istismar etmeyelim, dini yaşayanlara da istismar ediyorlar diye iftira etmeyelim.
Bazılarımız,” ben parti tutmam” der, ardından açığa vurmaktan korktuğu, belki utandığı partisinin çaktırmadan militanlığını yapar. Eski solcu bir arkadaşım bir gün şahsıma “Seni çok severim, ancak bir de falanca Lideri bıraksan daha çok seveceğim” dedi. Aradan çok yıl geçmeden tekrar karşılaştığımızda ben “tamam dostum, o lideri ve şahısçı olmayı bıraktım, sen de yıllardır peşinden koştuğun o liderini bırak bakalım” dediğimde “yok ben bırakamam “dedi. O zihniyete ait cevabını vermiş oldu. Şartlanmış beyinler, normal düşünceye kolay dönemediği gibi başkalarını da şartlanmış durumlarına ortak etmek isterler.
Dindarım diyerek dinine zarar verdiği gibi halkçıyım diyerek halkına en büyük zararı verenlerden, milliyetçiyim diyerek milletine en büyük zararı verenlerden de Rabbim bizleri ve ülkemizi korusun. Allah Cümlemizi nefsimizin, hırsımızın ve aldatıcı Dünyanın peşinde koşmaktan korusun. Allah, tezatlar içinde süren yaşantımızdan bizi kurtararak dosdoğru Hakk yolda yürüyen kullarından eylesin. İç ve dış tehlikelerden, çevremizde dolaşan özellikle İslam düşmanlığı yapan şer odaklarından ülkemizi ve İslam Alemini korusun. Âmin. 31 Aralık gecesi Mekke’nin fethini kutlayanlara Selam olsun… Selamla Kalın Selamette Kalın
YORUMLAR