Başlıkta da anlaşılacağı gibi, aydınlık içerisinde karanlıkta kalmak veya bazen karanlığı aydınlık görme yanılgısına düşmek. İnsanlığın yaratıldığı günden beri insanoğlu sürekli yeni buluşlar bulup daha medeni ve modern olmak için çaba harcamış, harcamaya devam ediyor… Bu devir ahir ve ağır zamandır ki teknolojinin gelişmesiyle çok süratli değişimler meydana geliyor insanoğlunda. Tarih kendi akışı içerisinde akıp gitmekte iken zamanın hızına yetişmeye çalışan insanın hayata bakışı, yaşam tarzı, düşünce ve fikirleri de hızla değişmektedir. Öyle ki on beş yıl önceki insan ile bu günün insanı arasında düşünce, fikir, yaşayış tarzında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Özellikle siyasi, sosyal ve teknolojik değişimler insanlar üzerinde hele hele gençler üzerinde önemli değişikliklere neden olmuş tabiri caiz ise gençliği esir almıştır... Bu değişimler kimi zaman olumlu yönde olurken kimi zaman da olumsuz olarak kendini göstermektedir. Bu açıdan günümüzü ve ülkemizi değerlendirecek olursak, bir yirmi yıl öncesine nazaran karanlıktan aydınlığa doğru bir yol alındığı, düşüncelerin, inançların önündeki engellerin kaldırıldığı; halkın çoğunluğunun inanç ve değerlerine yönelik hizmetlerin gerçekleştirildiği; kapıların aralandığı inkâr edilemez bir gerçekliktir.
Özellikle eğitim alanında imam hatip liselerinin sayısındaki artış, ortaokul imam hatiplerinin açılışı ve diyanette yapılan çalışmalar, seçmeli din dersleri Müslümanlar açısından büyük önem arz etmektedir. Ancak elimizdeki fırsat ve imkânları değerlendirme noktasında büyük ve ciddi bir sıkıntımız var. Normal şartlarda bu imkân ve fırsatları değerlendirerek ilerleme kat edilmesi gerekirken, aydınlık içerisinde karanlık bir bilinçle hareket etmeye başladık. Bu fırsat ve imkânların vermiş olduğu rahatlıkla rehavete kapılıp kendimizi salıverdik. Bütün sorumluluğumuzun, vazifemizin bittiğini düşünerekten kendi mutlak gerçeğimizi, mutlak doğrularımızı unutarak kulluk vazifemizi ihmal etmeye başladık. Ve en önemlisi ahiret işlerini halletmiş gibi bu dünya işlerine kaptırdık kendimizi. Bu da kaygı ve korku içerisinde aradığımız çarelerde huzuru, sevgiyi, muhabbeti, kardeşliği, birliği kaybetmemize neden olmuştur. Varlık içerisinde yokluğu yaşadık kendi isteğimizle daha doğrusu kendi bilinçsizliğimizle. Üstelik bu bilinçsizliğimizin bizimle beraber Müslümanlara da zarar verdiğinin farkında olmadan hareket etmeye başladık.
Dini eğitimimizi alabilecek imkânlarımız var, ibadetlerimizi, sorumluluğumuzu yerine getirecek ortam ve mekânlarımız varken biz kendimizi ve çocuklarımızı bunlardan uzaklaştırmaya çalışıyoruz. Camiler çoğaldı ancak Müslüman’ım diyenler namaz kılmayı, Kur’an okumayı bıraktı cemaat azaldı. İmam hatipler çoğaldı ama gençler dini eğitimi gereksiz görmeye, küçümsemeye başladı. Velhasıl doksanlı yıllardaki dava bilinci, ibadet bilinci kendini internet ve dünya sevgisine devretti. Üstelik biz on altı-yirmi yılımızı, en verimli yıllarımızı, bir mesleği elde etme yolunda harcarken gençliğimizin tükendiğinin, ahiretimizin karardığının farkında bile değiliz. Yüreğimiz başta olmak üzere her şeyimizi dünya korkusuna ve zevk u sefaya teslim edince bireyselleşme hareketi de doğal olarak kendini gösterdi. Aileden, toplumdan bağımsız nesil için artık sadece kendisi vardır.
Değer ve inançları şekil itibariyle kendisiyle yol olmaya devam ederken dava bilinci, sorumluluk bilinci kendisini yarı yolda bırakmıştır. Bir diğer sorunumuz da Müslümanlar olarak bugün önümüzdeki karanlığı aydınlık olarak görmemizden kaynaklanmaktadır. Bu kendi odamızdaki karanlığı lambayla aydınlatıp dışarıdaki karanlığa kayıtsız kalmaktan başka bir şey değildir. Hâlbuki lamba günün aydınlığı gibi değildir; odamızı karanlığa dönüştürmek için sadece bir parmağın hareketine bakar. Oysa bizim Müslümanlar olarak asıl aydınlığa günün aydınlığına ihtiyacımız vardır. Artık odamızın lambasını kapatalım ve aslında karanlıkta olduğumuzun farkına varalım. Karanlığımızın farkına varıp aydınlık için beyinlerimizi, yüreğimizi, bedenimizi harekete geçirmemiz asıl aydınlığın gelişi olacaktır. Uhrevi anlamda aydınlık günler yaşamamız dileğimle… Selamla Kalın Selamette Kalın.
Mehmet İMRE
15.08.2020
YORUMLAR