Bir çınar ağacının devrilmesi (Osmanlı) külleri üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Bu
yönetim ve devlet kuruluşunun 96 yılını 29 Ekimde coşku ile kutlandı. Keşke tüm zamanlarda
böyle olsaydı. Kutlama en kolay şeydir. Kur’an okumakla, dualarla kutlanan Cumhuriyet yani
halk yönetimi bize ne getirdi ne götürdü ona bakmak lazım. Eski yönetim hilafetti, tek adam
rejimiydi, saltanattı, gericilikti. Devletin Dini İslam’dır İlkesi kalkacak, çağdaşlık, ilericilik adına
Batıdan hukuk ilkeleri ithal edilecek, Eskimez yazısı değişecek, yerine yeni yazı gelecek,
hesaptaki rakamlar bile değişecek, Kıllık kıyafet gericiliğin simgesi olduğu için oda değişecek,
yerine çağdaş kıyafet gelecek, Dini değer ne varsa hepsinin üzerinden silindir geçilecek, yeni bir
sayfa açılacak uygar medeniyetler seviyesine böylece ulaşılacak. En önemlisi tek adam
rejiminden, saltanattan halk onaylı bir yönetime geçilecek, keşke böyle olsa 96 Yıldır aynı
nakaratlar atılıyor halen istenilen bağımsızlık tam elde edilmemiş, taşlar yerine oturmamış ki,
sorunlarımız halen devam ediyor.
Eski rejim kalkınmaya, söz sahibi olmaya mani olduğu için onu çöp sepetine attık bile.
Cumhuriyet ise faziletti. Yeni bir devlet genç Cumhuriyet, İnsanları yazdıklarımdan kurtaracak,
Özgür insan haklarına saygılı, halka dayalı yönetim anlayışı, akıl ürünü, eğitim, hukuk, seçme
seçilme hakkını veren bir anlayış, Yurtta sulh, cihanda sulh ilke olacaktı. Cumhuriyet öncesi
Çınar ağacı (Osmanlı) yıkılışı en büyük etken dış ve iç aktörlerce öyle onarılmaz taşlar
konmuştur ki, sittin sene düzeltemeyiz. Devletçiklerin kurulması, kurucu aktörlere kayıtsız
şartsız bağlı sözde yönetim baş aktörleri günümüze kadar gelmiş gelmeye devam edecektir.
Cumhuriyetimizin kuruluşundan 1950 yılına kadar sözde Cumhuriyet kurucusu CHP nin tek tip
anlayışı hâkim olmuştur. Bu anlayışa da Cumhuriyet demişiz. Bu dönemde Camiler kapanmış,
âlimler idam edilmiş, inançlar üzerinden silindir geçirilmiştir, İslamın simgesi Ezan bile çağdaşlık
adına Türkçeye çevrilmiş Ya itaat yâda tecrit, ya sindirme yani elindeki sopayla halkçılık adına
halkı sindirme politikaları uygulanmıştır.
1950 sonrası Çok partili yönetim şekline geçilmiş, hızını alamayan kurucu aktörler 1960
İhtilalinde bir başbakan, iki bakan ipe çekilmiş, yine Cumhuriyet döneminde dönemin ANAP
Siyaset anlayışı ile devlet adına pardon denerek itibarları iade edilmiştir. Günümüze kadar çok
badireler atlatılarak bu günlere gelmişiz, gelişte kolay olmamış, darbeler olmuş, özgürlükler alt
üst olmuş, dış etkenler darbe yapanlara bizim çocuklar başardı diyebilmişlerdir. Muhalif partilere
hayat hakkı tanınmamış, partiler kapatılmış, liderleri uzun zaman siyasetten alıkonmuş buna da
Cumhuriyet denmiştir. Şimdiki dünya lideri Sayın başkanımız bir şiir okudu diye hapse atılmış
zamanın yandaş medyası Muhtar bile olamaz diyebilmiştir. Muhtar bile olamaz denilen fedakâr,
kimseye boyun eğmeyen Sayın ERDOĞAN Şimdi Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanıdır. Tüm
tuzaklara rağmen... Halkın önü kesilmezse halk kimin seçeceğini bilir.18 Yıllık AKP yönetim
anlayışı dünya ile din işlerini, özgürlük bazında savunmakla geçmiştir. İki dönem hariç hali
hazırda adalet, Özgürlükler, eşit paylaşım anlayışı, yolsuzluk, yoksullukla mücadele konusunda
tartışmaya açılmıştır. Temennimiz eski anlayışa dönmek, bu mazlum halkı haksızlıklara
mahkûm etmemektir.
Ülkemiz kendi yağı ile kavrulurken, bende varım deyince kişneyen katırlar yok olmaz diyorlar. İç
dışa ipoteklilerin katkısı ile geçen hafta devlet anlayışı kanla, zulümle, işgal ile geçen bir devlet
yani Amerika parlamentosu Türkiye aleyhine iki karar aldı biri 1915 te sözde soy kırım kararı,
diğeri ise ekonomik ambargoyu onaylaydılar. Bu hainlere iyi niyetle ister Müttefik deyin, ister
ortak deyin, isterse NATO müttefiki değin tek cümle ile bunlara güvenilmez, bunların ipi ile
kuyuya inilmez. Şükür ki yüksek dozajda Sayın Başkan ve meclisimiz bunlara gereken cevabı
vermiştir. Cumhuriyet halk yönetimi ise Halka rağmen halk adına yanlışlar yapılmamalıdır.
Adalet, eşit paylaşımın olmadığı, yolsuzluk, yokluğun zirve yaptığı asrımızda Cumhuriyet
anlayışı ile bağdaşmamaktadır. Gerçek Cumhuriyet anlayışında yöneticilerimiz eleştirileri hoş
karşılamalı, yanlış varsa düzeltme cihetine gitmelidirler. Mimar Sinan Caminin dört minaresini
yaptırıyor Minareler bitmiş bir işçi paşam Minarenin biri eğridir demiş. Mimar Sinan hiç tereddüt
etmeden işçileri çağırmış getirin bir şerit demiş işçinin eğridir dediği minareyi sözde doğrultmaya
çalışmışlar. İşçiler eğri değil demişse de o eğri algısını kaldırmak için Mimar Sinan gereğini
yapmıştır. Yöneticilerimize küpe olsun. Halka dayalı halk adına gerçek Cumhuriyete can kurban
Cumhuriyet peteklerine konarak yokluk, yolsuzluk çıkar mevki makam adaletsizlik, işsizlik, bir eli
yağda bir eli balda, toplum sorunlarına merhem olmayan halk adına halktan uzak sahte
Cumhuriyetçilerden Allah’a sığınırız. Selamla selamette kalın…
YORUMLAR