Öncelikle eğitim nedir ona bakalım.! İnsanlık tarihinde eğitim ve öğretim, çok önemli bir faaliyet olarak hep kendini göstermiştir. Hiç eğitim almayan insanlar çok azdır. Sanırım İnsanların çoğu ya iyi/doğru eğitim yâda kötü/yanlış eğitim almıştır dersek yanlış olmaz. Hemen hemen insanların tamamı az veya çok eğitim/öğretim almıştır/almaktadır.
Önemli olan azda olsa iyi/doğru eğitim almaktır/vermektir. Doğru eğitim almayan kişiler ne kadar fazla eğitim alırlarsa alsınlar topluma verecekleri bir şeyleri olamaz. Hatta yanlış eğitim alanların hiç eğitim al(a)mayanlara göre daha fazla toplum için zararlı olacaklarını söyleyebiliriz. Çünkü eğitimli insanın iyisi faydalı, kötüsü ise zararlı olur ki; kötülük yapmak için yine bilgiye ihtiyaç vardır. Okumamış insan fazla becerikli olmaz.
Dolayısıyla Şanlıurfa’nın eğitim sıralamasında neden geride olduğu konusuna gelirsek; bunun birçok nedeni vardır. Bu nedenlerden bazıları; kültür kayması, siyasete olan ilgi, köylülükten çıkıp kentlileşememek.. ikisi arasında bocalamak.. Kötü idareciler, yanlış eğitim… sözde dindar bir toplum olması, özünde her türlü din dışı şeylere meyilli olması..fazla göç alması, nüfusunun hızla çoğalması… vs.vs. bildiğiniz gibi Şanlıurfa, doğurganlık sıralamasında Türkiye birincisidir. Haliyle bu da beraberinde birçok sorun ve aksaklıklar getirmektedir.
Eğitim seviyesi düşük toplumlar, dünya standartlarının ve çağın gerisinde kalırlar, özgür birey ve özgür toplum yetiştiremezler. İlim ve bilim adamı yetiştiremeyen toplumların teknik olarak ileriye gitmesi mümkün değildir. Teknoloji çağında, asrın gerisinde kalan toplumlar; başkalarının hegemonyası altına girmek zorundadırlar.
Dolayısıyla eğitim basite alınacak bir şey değildir. Eğitim hafife de alınamaz. Belki hayatımızda en önemli, önemseyeceğimiz en değerli şey eğitim olmalıdır. Çünkü bir millet için yirmi-otuz sene sonrasının ve hatta daha fazlasının en aktif ve en verimli kesimini teşkil edecek kişiler bugünün çocuklarıdır. Bugünün çocuklarına iyi/sağlam/doğru/kaliteli bir eğitim verilmeden toplum için, ülke ve dünya için iyi bir gelecek beklemek hayal olur. Her toplumun, kültürel ve ekonomik gelişmesi yaşadıkları zamanın eğitim ve öğretimine bağlıdır. Geleceği uzun, sağlam ve güçlü bir devletin ve toplumun inşası için nesillerin iyi yetiştirilmesi gerekir. İyi bir neslin yetişmesi; disiplinli, maneviyatlı, hürriyet sahibi, kendini özgürce ifade edebilen, önü açık, otoritesi sağlam alınarak çeşitli pedagojik yaklaşımlar göz önünde bulundurarak eğitildiği bir eğitim sistemiyle mümkün olur. Kişiler ve nesiller eğitilirken hukuk sistemi, adalet, ülkenin hürriyet anlayışı ve işleyişi, eğitim şartları ve eğitim anlayışı çok önemlidir.
Hürriyet anlayışı ve hukuk sistemi sorunlu olan toplumlarda sağlam eğitim verilemeyeceği için; geleceği inşa edecek nesillerde yetiştirilemez. Uzun vadede başarı elde edebilmek için nasıl ki planlı çalışmaya ihtiyaç varsa, iyi ve sağlam bir eğitim de de neticeye ulaşmak için planlı eğitim verilmesi ve kişilerin karakter ve kabiliyetlerine göre kategorilere bölünmesi ve ona göre eğitilerek onlardan iyi yetişmiş bireyler olarak faydalanılması sağlanılmalıdır.
Eğitim seviyesi düşük ve yanlış eğitim alan toplumlar zaten geri kalmış toplumlardır. Bunun da beraberinde birçok sorun getireceğini söylemiştik. Bunların başında işsizlik gelir. Bilinçsiz bir toplum, üretim yapamaz. Üretim yapamayan toplum, gelişemez. Gelişmeyen toplumlar; işsiz ve sorunlu bireyler yetiştirir. Bunların hepsi bir zincirin halkaları gibidir. Birinin kopması, tehlike, aksaklık ve düzgün çalışamamayı kaçınılmaz hale getirir.
Eğitim seviyesi düşük, eğitimi bozuk bir tolum, işsizlik doğurur. İşsizlik; gençleri uyuşturucuya, hırsızlığa ve bunalıma götürür. Eğitimsiz bir gençliğin sağlıklı düşünmesini ve hareket etmesini düşünemezsiniz. Binlerce gencimiz madde bağımlısı… Bugün ülkemizde her çeşit uyuşturucu satılmakta ve kullanılmaktadır.
Daha geçen aylarda ilimiz de henüz 17 yaşında ki bir gencimiz, çakmak gazı çektiği için ölmüştü. Bu toplum ve devlet olarak hepimizin ayıbıdır.
Bugün ülkemizde ve Şanlıurfa’da madde bağımlıların sayısı basite alınacak rakamlar değildir. Geçenler de ‘Yeni Şafak’ gazetesin de okumuştum. “İstanbul’da uyuşturucu kullanana sayısı 1,5 Milyona ulaştı…” diye… Bu korkunç bir rakam…
Şehrin başka ülkelerden aşırı göç alması, yoksulluk ve işsizlik gibi hayati meselelerle boğuşan gençlerin uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklara bulaşması an meselesidir. Hayat boşluk kabul etmez. Bizim boş bıraktığımız alanları birileri bir şekilde dolduracaktır. Eğer biz gençlerimize ve çocuklarımıza sahip çıkmaz, yetim, kimsesiz ve aile bağları zayıf çocuklara yetkili merciler el uzatmazsa, onların hırsızlık yapmasına, uyuşturucu kullanmasına katkıda bulunmuş oluruz.
YORUMLAR