“Bir Kelam Bin Anlam,” aforizmalardan oluşan son çıkan kitabımın ismidir. Aşağıda okuyacağınız satırlar ise önsüz olarak kitapta yer almaktadır. Konusunun önemine binaen köşemde yayınlamak istedim.
Önsöz
İnsanlar için okumak ve öğrenmek; büyük bir ihtiyaçtır. Ancak insanların bir kısmı, imkânsızlıktan okuyamaz. Bir kısmı tembellikten… Bir kısmı okuduğunu anlamaz.
Bir yerde şöyle bir şey okuduğumu hatırlıyorum; Bir defasında hocama:
Bir kitap okudum ama zihnimde kitaptan hiçbir şey kalmadı. Hocam bana bir meyve uzattı ve dedi ki:
“Bunu ağzında çiğneyip ye.”
Yedikten sonra sordu:
”Şimdi sen büyüdün mü?
” Hayır,” dedim.
Dedi ki: “Büyümedin ama o meyve vücuduna dağıldı; et oldu, kemik oldu, sinir oldu, deri oldu, tırnak oldu, hücre oldu…” o zaman Anladım ki, okuduğum kitap da öyle dağılıyor:
Bir kısmı kelime dağarcığını zenginleştiriyor.
Bir kısmı bilgi ve irfanını artırıyor.
Bir kısmı ahlakını güzelleştiriyor.
Bir kısmı yazı ve konuşmada üslubuna incelik katıyor.
Bir kısmı hayata farklı bakmanı sağlıyor.
Bir kısmı içindeki sevgi-merhameti arttırıyor.
Bir kısmı özgüvenini arttırıyor, düşünmeni, sorgulamanı tetikliyor, olaylar karşısında nasıl davranman gerektiğini öğretiyor… Her ne kadar sen bunların farkında olmasan da… Kitap okumak bir şeye yaramaz, çünkü kitap okumak çok şeye yarar!
O kadar çok şeye yarar ki neye yaradığını söylemek imkânsızdır. “İyi dostlar, iyi kitaplar, bir de huzurlu bir vicdan...
Evet bazen kalın bir kitap okuduğumuz halde, içinden kafamızda sadece bazı özlü sözler, kısa fakat anlamı geniş bazı sözcükler kalır. Tıpkı “hayata yön veren sözler” gibi. Aslında ben her zaman şunu derim; “Söylenmemiş söz yoktur. Duyulmamış söz vardır.” Çünkü her dilde her şey söylenmiştir. Ancak biz çoğunu henüz duymamış, bir kısmını yeni duymuş, bir kısmını yaşadıkça duyacağız, yâda okuyacağız. Ancak çoğunu okumadan ve duymadan belki ömrümüz son bulacaktır.
Atalarımız; Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı” derken söz söylemenin önemini vurgulamışlardır. İşte bu elinizdeki kitap bundan dolayı yazılmıştır. Hiç çekinmeden her bir söz, altın değerindedir diyebilirim.
Yıllardır yazdıklarımı ve özenle topladıklarımı, ünlü-ünsüz demeden, anlamlı sözleri alarak yazdım ve gelecek nesiller için bir kitap haline getirdim. Kısmet bu güne imiş ve bir baktık ki, kitap olarak çıkmış! Tıpkı “damlaya damlaya göl” olur misali, bizde kısa ve özlü sözleri tek tek toplayarak, insanların faydalanacağını umut ettiğimiz bir göl, bir berrak çay (kitap) oluşturduk. Çalışma bizden, takdir Allah’tan, faydalanmak; kıymetli okuyucularımıza diyerek, sizleri altın sözlerle baş başa bırakıyorum.
İnsanlar için okumak ve öğrenmek; büyük bir ihtiyaçtır. Ancak insanların bir kısmı, imkânsızlıktan okuyamaz. Bir kısmı tembellikten… Bir kısmı okuduğunu anlamaz.
Bir yerde şöyle bir şey okuduğumu hatırlıyorum; Bir defasında hocama:
Bir kitap okudum ama zihnimde kitaptan hiçbir şey kalmadı. Hocam bana bir meyve uzattı ve dedi ki:
“Bunu ağzında çiğneyip ye.”
Yedikten sonra sordu:
”Şimdi sen büyüdün mü?
” Hayır,” dedim.
Dedi ki: “Büyümedin ama o meyve vücuduna dağıldı; et oldu, kemik oldu, sinir oldu, deri oldu, tırnak oldu, hücre oldu…” o zaman Anladım ki, okuduğum kitap da öyle dağılıyor:
Bir kısmı kelime dağarcığını zenginleştiriyor.
Bir kısmı bilgi ve irfanını artırıyor.
Bir kısmı ahlakını güzelleştiriyor.
Bir kısmı yazı ve konuşmada üslubuna incelik katıyor.
Bir kısmı hayata farklı bakmanı sağlıyor.
Bir kısmı içindeki sevgi-merhameti arttırıyor.
Bir kısmı özgüvenini arttırıyor, düşünmeni, sorgulamanı tetikliyor, olaylar karşısında nasıl davranman gerektiğini öğretiyor… Her ne kadar sen bunların farkında olmasan da… Kitap okumak bir şeye yaramaz, çünkü kitap okumak çok şeye yarar!
O kadar çok şeye yarar ki neye yaradığını söylemek imkânsızdır. “İyi dostlar, iyi kitaplar, bir de huzurlu bir vicdan...
Evet bazen kalın bir kitap okuduğumuz halde, içinden kafamızda sadece bazı özlü sözler, kısa fakat anlamı geniş bazı sözcükler kalır. Tıpkı “hayata yön veren sözler” gibi. Aslında ben her zaman şunu derim; “Söylenmemiş söz yoktur. Duyulmamış söz vardır.” Çünkü her dilde her şey söylenmiştir. Ancak biz çoğunu henüz duymamış, bir kısmını yeni duymuş, bir kısmını yaşadıkça duyacağız, yâda okuyacağız. Ancak çoğunu okumadan ve duymadan belki ömrümüz son bulacaktır.
Atalarımız; Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı” derken söz söylemenin önemini vurgulamışlardır. İşte bu elinizdeki kitap bundan dolayı yazılmıştır. Hiç çekinmeden her bir söz, altın değerindedir diyebilirim.
Yıllardır yazdıklarımı ve özenle topladıklarımı, ünlü-ünsüz demeden, anlamlı sözleri alarak yazdım ve gelecek nesiller için bir kitap haline getirdim. Kısmet bu güne imiş ve bir baktık ki, kitap olarak çıkmış! Tıpkı “damlaya damlaya göl” olur misali, bizde kısa ve özlü sözleri tek tek toplayarak, insanların faydalanacağını umut ettiğimiz bir göl, bir berrak çay (kitap) oluşturduk. Çalışma bizden, takdir Allah’tan, faydalanmak; kıymetli okuyucularımıza diyerek, sizleri altın sözlerle baş başa bırakıyorum.
YORUMLAR