Bir İspanyol köylüsünün 1000 yılında derin bir uykuya daldığını ve beş yüzyıl sonra Kristof Kolomb’un gemilerinin keşif yolculuğuna çıkarken uyanışını hayal edelim. Muhtemelen biraz şaşkınlık yaşardı ama dünya ona hâlâ tanıdık gelirdi. Şehirler, tarım yöntemleri, toplumsal yapılar değişmiş olabilir, fakat yaşam tarzı büyük ölçüde aynı kalmıştı. Ancak, Kolomb’un bir denizcisi aynı şekilde 16. yüzyılda uyuyup 21. yüzyılda uyansaydı, etrafındaki dünya ona tam anlamıyla bir bilinmezlik diyarı gibi görünecekti. Elektronik cihazlar, gökdelenler, uçaklar, otomobiller, internet ve küreselleşmiş toplumlar… Muhtemelen "Burası cennet mi, yoksa cehennem mi?" diye düşünmekten kendini alamazdı.
Bu düşünce deneyi, insanlık tarihindeki değişimin hızını gözler önüne seriyor. Yuval Noah Harari’nin Sapiens adlı kitabında vurguladığı gibi, son 500 yıl, insanlığın yeryüzündeki hâkimiyetinin eşi benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaşmasına tanıklık etti. Rakamlar ortada: 1500 yılında dünya nüfusu 500 milyonken bugün 8 milyar insana ev sahipliği yapıyoruz. 1500’de yıllık ekonomik üretim 250 milyar dolar civarındayken bugün bu rakam 70 trilyon dolara ulaşmış durumda. İnsanlar 1500 yılında günde 13 trilyon kalori enerji tüketirken, bugün bu rakam 1700 trilyon kaloriye fırlamış durumda. Yani nüfus sadece 14 kat artarken, üretim 240, enerji tüketimi ise 115 kat artmış.
Ne Değişti?
Bu muazzam büyümenin ardında birkaç temel faktör yatıyor.
-
Bilimsel Devrim ve Teknolojik Atılımlar:
16. yüzyıldan itibaren bilim ve teknolojide yaşanan gelişmeler, insanın doğayı anlama ve kontrol etme kapasitesini katbekat artırdı. Buhar makinesinden elektriğe, sanayileşmeden yapay zekâya kadar her büyük adım, üretim ve tüketim çarklarını hızlandırdı. -
Kapitalizm ve Küresel Ekonomi:
Kolomb'un keşifleriyle başlayan küresel ticaret ağları, kapitalizmin yükselişini tetikledi. Sanayi Devrimi, üretim süreçlerini daha verimli hale getirirken, bugün geldiğimiz noktada finansal piyasalar ve uluslararası şirketler, dünya ekonomisini yönetiyor. -
Tarım ve Gıda Üretiminde Devrim:
Tarımda mekanizasyon, gübre kullanımı ve genetik mühendisliği, birim başına elde edilen verimi olağanüstü artırdı. Eskiden bir köylü birkaç dönüm tarladan karnını doyurmaya çalışırken, bugün devasa tarım arazileri milyonlarca insanı besliyor. -
Enerji Kullanımındaki Patlama:
1500’lerde bir insanın hayatı boyunca tüketebileceği enerji kaynağı oldukça sınırlıyken, bugün fosil yakıtlar, nükleer enerji ve yenilenebilir kaynaklar sayesinde kişi başına düşen enerji tüketimi katlanarak arttı. Ancak bu durum, aynı zamanda ekolojik yıkım ve iklim krizi gibi devasa sorunları da beraberinde getirdi.
Peki, Bundan Sonra Ne Olacak?
Daha önce bin yıl boyunca dünyada büyük bir değişim yaşanmazken, son 500 yıl baş döndürücü bir dönüşüme sahne oldu. Şimdi önümüzdeki 50 yıl içinde çok daha büyük değişimlerin kapıda olduğunu görüyoruz. Yapay zekâ, biyoteknoloji, uzay kolonizasyonu ve transhümanizm gibi alanlarda devrim niteliğinde gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeler, insanın doğaya hükmetme kapasitesini daha da artırırken, etik ve sosyolojik açıdan pek çok tartışmayı da beraberinde getiriyor.
500 yıl önce uyuyan biri Kolomb’un dünyasına uyanabilirdi, ancak bugünün insanı birkaç on yıl sonrasında bile bugünkü dünyayı tanıyabilir mi? Teknolojinin ivmelenen hızı göz önüne alındığında, gelecekte yaşayacağımız dönüşüm, şu ana kadar gördüklerimizden çok daha büyük olabilir. Ve belki de birkaç yüzyıl sonra bugünün insanları için de aynı sorular sorulacak: "Burası cennet mi, yoksa cehennem mi?"
Bu sorunun cevabı, bizim bugünden attığımız adımlara bağlı.
YORUMLAR