Aziz Nesin, Türk edebiyatının ve mizahının en keskin kalemlerinden biridir. Onun, toplumsal ahlakı ve bireysel zaafları hicveden sözleri, bugün bile güncelliğini koruyor. Nesin'in “Aldatan kişinin cinsiyeti ne olursa olsun, medeni hali şerefsizdir” ifadesi de bu keskin kalemden çıkan ve üzerinde derinlemesine düşünülmesi gereken bir cümledir.
Aldatmanın Evrenselliği ve Cinsiyet Rolleri
Toplumlar tarih boyunca aldatma eylemine farklı tepkiler vermiştir. Ancak birçok kültürde, aldatmanın ağırlığı genellikle cinsiyete göre şekillendirilmiştir. Erkekler, tarihsel olarak "çapkınlık" adı altında aldatmalarıyla daha az eleştirilirken, kadınların benzer eylemleri "ihanet" olarak görülmüş ve çok daha ağır yaptırımlarla karşılanmıştır. Aziz Nesin'in bu sözü, bu çarpık ahlak anlayışına bir başkaldırı niteliğindedir. Cinsiyet ayrımı yapmadan, eylemin kendisini ahlaki bir sorun olarak ortaya koyar.
Bu yaklaşım, yalnızca aldatmanın bireysel değil, toplumsal bir sorun olduğunu da gösterir. Toplum, çiftler arasındaki güven ilişkisine verdiği önemi kaybettiğinde, bu yalnızca bireylerin değil, tüm bir sosyal yapının çökmesine neden olabilir. Nesin’in bu noktada yaptığı vurguyu, aldatmayı mazur gösterebilecek her tür bahaneye bir meydan okuma olarak görmek gerekir.
Medeni Hâl ve Ahlaki Sorumluluk
Nesin’in sözünde geçen “medeni hâl” kavramı, aldatma konusundaki yaygın başka bir önyargıyı da hedef alır. Bekâr birinin evli birini aldatması, ya da evli bir kişinin bekâr birini kandırması, toplumda sıklıkla farklı yorumlanır. Ancak burada ahlaki sorumluluğun sınırları net bir şekilde çizilmiştir: Medeni hâliniz ne olursa olsun, birine ihanet etmek sizi ahlaki açıdan aynı derecede sorumlu kılar.
Bu, insanın kendine ve başkalarına karşı olan temel dürüstlük yükümlülüğüne işaret eder. Toplumsal normların bireysel çıkarlar uğruna çiğnenmesi, yalnızca kişisel bir tercih değil, başkalarının duygusal ve psikolojik dünyasını da hiçe sayan bir eylemdir.
Aldatmanın Modern Yüzü
Modern dünyada aldatmanın tanımı ve sınırları daha da bulanık hale geldi. Sosyal medya, çevrim içi flört uygulamaları ve dijital çağın getirdiği yeni iletişim biçimleri, aldatma kavramını genişletti. Birçok insan, fiziksel bir ilişki olmadan gerçekleşen duygusal bağların veya çevrim içi mesajların da aldatma olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğini sorgular hale geldi. Nesin’in sözü, bu tartışmaların ötesinde bir ilkeye dayanır: Dürüstlük ve sadakat, insan olmanın temel değerlerindendir ve bu değerler, teknolojinin veya çağın gerekleriyle değiştirilemez.
Şerefin Tanımı
Aziz Nesin’in sözünde geçen "şerefsizlik" kelimesi, oldukça sert bir ifade gibi görünse de aslında insanın kendi değerlerine ve başkalarının haklarına karşı duyduğu saygısızlığı temsil eder. Şeref, sadece toplumun bize atfettiği bir unvan değil, kendi iç dünyamızda inşa ettiğimiz bir değer sistemidir. Aldatma eylemi, bu sistemin çöküşünü temsil eder ve bireyin hem kendine hem de başkalarına karşı işlediği bir ihanet olarak görülmelidir.
Sonuç
Aziz Nesin’in bu sözü, yalnızca aldatmanın ahlaki boyutuna değil, toplumun bu konuda nasıl çifte standartlar geliştirdiğine de güçlü bir eleştiridir. Cinsiyete ve medeni hâle bakılmaksızın, birini aldatmanın temel bir ahlaki zaafiyet olduğunu hatırlatır. Bu söz, modern ilişkilerin karmaşıklığı içinde yolunu kaybeden bireylere, dürüstlüğün ve güvenin her zaman en temel değerler olduğunu hatırlatır. Nesin’in dediği gibi, insanın cinsiyeti ya da medeni hâli ne olursa olsun, şeref, her şeyden önce gelir.
Kendi hayatlarımızda ve toplumsal yapılarımızda bu sözü rehber edinmek, daha sağlıklı ve güvenilir ilişkiler inşa etmenin ilk adımı olacaktır. Çünkü güvenin olmadığı yerde ne sevgi ne de insanlık var olabilir.
YORUMLAR