Reklam
Reklam
Acı Çekmek Üzerine
Mehmet Emin KUŞ

Mehmet Emin KUŞ

Acı Çekmek Üzerine

03 Mart 2025 - 16:10

Acı… İnsan ruhunun en büyük imtihanlarından biri. Kimi zaman kayıpların gölgesinde, kimi zaman içimizde büyüyen özlemlerle gelir. Bazen derin bir sevgiden doğar, bazen de varoluşun kaçınılmaz bir gerçeği olarak çıkar karşımıza. Dostoyevski'nin dediği gibi, büyük bir akla ve derin bir yüreğe sahip olanlar için acı çekmek kaçınılmazdır. Çünkü dünyayı daha derinden görenler, onun ağırlığını da en fazla hissedenlerdir.

Tolstoy ise acıyı sevgiyle ilişkilendirir. Ona göre yalnızca derin bir sevgiye sahip olanlar, derin acılar da çekebilir. Sevmek, kendini bütünüyle bir başkasına ya da bir ideale adamak demektir. Bu yüzden sevginin olduğu yerde, onun kaybı ya da karşılık bulmamasıyla doğan acı da kaçınılmaz olur. Büyük sanatçılar, şairler, filozoflar ve bilge kişiler, çoğu zaman acıyı en yoğun şekilde hissedenlerdir. Çünkü onlar, dünyanın yüzeyindeki parıltıya aldanmaz, onun ardındaki kırılganlığı ve çürümeyi de görürler.

Ancak acı yalnızca bir yük müdür? Onu sadece bir talihsizlik, bir düşüş olarak mı görmeliyiz? Hayır. Acı, insanın olgunlaşma yolculuğunun da en büyük öğretmenidir. Mevlana’nın dediği gibi, "Dert, insanı yokluğa götüren rahvan bir attır." Yani acı, bizi kendimizi daha iyi tanımaya, iç dünyamızın derinliklerine inmeye zorlar.

Belki de asıl mesele, acıyı nasıl karşıladığımızdır. Onu bir düşman olarak mı görmeliyiz, yoksa bizi dönüştüren, olgunlaştıran bir güç olarak mı? Nietzsche’nin "Beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir" sözünü hatırlayalım. Acı, eğer ona teslim olmazsak, bizi daha güçlü, daha bilge ve daha derin kılar.

O halde belki de acıyı hayatımızın kaçınılmaz bir parçası olarak kabul etmeli ve ondan öğrenmeye çalışmalıyız. Çünkü acıyı hissedebiliyorsak, hâlâ insanız, hâlâ seviyor, hâlâ hissediyor ve hâlâ yaşıyoruz demektir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum