Günlük hayatımdan edindiğim gözlemlerle pazarlık kültürünün giderek nasıl ihmal edildiğini ve bunun enflasyon üzerindeki etkisini anlatmaya çalışacağım.
Eskiden pazarda alışveriş yaparken fiyatlar sürekli sorgulanır, tezgahların altı üstüne getirilir ve sıkı bir pazarlık yapılırdı. “Bu ne kadar?” diye sorulur, ardından “Bu kadar olmaz mı?” diyerek fiyat kırmaya çalışılırdı. Bugün ise ne pazarlarda ne de marketlerde aynı yaklaşımı görüyoruz. Çoğu kişi tezgahta fiyat bile sormadan “Bir poşet verir misin?” deyip alışverişini tamamlıyor. Hatta market ve AVM’lerde bu durum daha da belirgin. Peki, pazarlık yapmanın ya da yapmamanın enflasyonla nasıl bir ilgisi olabilir?
Pazarlık aslında enflasyonun frenidir. Çünkü pazarlık, piyasalardaki rekabeti dengede tutar. Örneğin, pazara gittiniz ve domatesin kilosunu sordunuz. Satıcı bir fiyat verdi, siz de “Bu kadar olmaz mı?” diye karşılık verdiniz. Eğer anlaşamazsanız başka bir tezgaha yönelirsiniz. Bu süreç, satıcıları fiyatlarını daha makul tutmaya zorlar. Ancak pazarlık yapılmadığında işler değişir. Aynı pazara gittiğinizi düşünelim. Hiç fiyat sormadan poşeti doldurdunuz ve ödeme yaptınız. Satıcı, kimsenin fiyat sorgulamadığını fark edince, “5 yerine 8 desek ne olur?” diye düşünmeye başlar. Bu durumda fiyatlar kontrolsüz bir şekilde artar ve enflasyon tetiklenir.
Sonuç olarak, pazarlık kültürü sadece bireysel kazanç sağlamakla kalmaz, aynı zamanda piyasada doğal bir fiyat dengesinin oluşmasına katkıda bulunur. Pazarlık yapılmadığında ise fiyatlar satıcıların insafına kalır ve artışlar kaçınılmaz hale gelir. Bu yüzden pazarlık, arz-talep dengesini koruyan ve fiyat artışlarını kontrol eden önemli bir mekanizmadır.
Pazarlık geleneğimizi koruyarak, bireysel bilinçle enflasyona karşı toplumsal bir katkı sağlayabiliriz.
YORUMLAR