Türkiye’nin nüfusu her geçen yıl artıyor. Ancak bu artış, beraberinde kalkınma, refah ya da bilinç seviyesinde bir yükseliş getirmediği sürece, sadece sayısal bir büyümeden ibaret kalıyor. Asıl mesele, nüfusun niceliğinden çok niteliğinde yatıyor. Eğitim, kültür ve bilinç seviyesi artmadıkça, cehalet içinde büyüyen bir topluma dönüşme riskiyle karşı karşıyayız.
Cehalet, sadece okuma yazma bilmemek ya da diplomaya sahip olmamak değildir. Bilgiye ulaşma isteğinin olmaması, sorgulamadan inanmak, eleştirel düşünceden uzaklaşmak, bilimi ve sanatı göz ardı etmek de cehaletin farklı yüzleridir. Türkiye’de her yıl milyonlarca insan dünyaya geliyor, ancak eğitim sistemi bu büyüyen nüfusu nitelikli bireyler haline getirebiliyor mu?
Eğitimde fırsat eşitsizliği, eleştirel düşüncenin önüne geçen ezberci sistem, bilime ve sanata verilen önemin giderek azalması, toplumu daha fazla yüzeysel bilgiye mahkum ediyor. Okullarda eğitim almakla gerçekten eğitilmek arasında büyük bir fark var. Bir diplomaya sahip olmak, bilinçli bir vatandaş olmayı sağlamıyor. Bu yüzden, büyüyen nüfusun içinde bilinçli, sorgulayan, üreten bireylerin oranı azaldıkça, cehalet toplumu ele geçirmeye başlıyor.
Tarih boyunca birçok toplum, nüfus artışını bir güç olarak görmüştür. Ancak bu artış, niteliksiz insanlarla dolduğunda bir avantajdan çok, bir yük haline gelir. Eğitimsiz bireyler çoğaldıkça, bilimsel ve kültürel gelişme yavaşlar, demokrasi zayıflar, ekonomik kalkınma yerini durağanlığa bırakır. Çünkü sorgulamayan, bilinçsiz bireylerden oluşan bir toplum, kolayca manipüle edilir, gerçeğin yerine propaganda koyulur ve hakikatin yerini dogmalar alır.
Bugün Türkiye’nin en büyük sorunu sadece ekonomik kriz ya da siyasi çekişmeler değil; asıl tehlike, cehaletin her alanda kök salmasıdır. Nüfus politikaları sadece doğum oranlarını artırmaya değil, aynı zamanda doğan bireyleri bilinçli, eğitimli, sorgulayan bireyler haline getirmeye odaklanmalıdır. Yoksa artan nüfus, toplumsal kalkınmanın değil, toplumsal çöküşün habercisi olur.
Bir ülkenin gerçek gücü, nüfusunun sayısında değil, o nüfusun eğitim, kültür ve bilinç seviyesindedir. Eğer bir toplumda bilim, sanat, düşünce ve sorgulama ön planda tutulmazsa, orada sadece nüfus artar; ama medeniyet geriler.
YORUMLAR