Aziz Kur’an kaynağı AllahuTeala, kapsamı tüm insanlık, amacı insanlığın dünya ve ahiret huzurudur.
Aziz Kur’an,bir ucu arşı alada, bir ucu da arzda olan ve Allahu Teala’nın ipidir.
Aziz Kur’an aciz insanı SübhanAllah’a bağlayan emniyet kemeridir.
Sâd.O şanlı, şerefli Kur’an’a ant olsun (ki o, Allah sözüdür). (Onu) İnkârda direnen/diretenler yersiz bir gurura kapılarak (doğru yolu bırakıp) yanlış ve eğri yollara sapmışlardır. Sad Suresi 1-2
Aziz Kur’an, tüm insanlığı her türlü bâtıl düşünce ve inançlardan kurtarıp hak ve doğru inançlara yöneltmeyi ilke edinmiştir.
İlahi hak ve adalete uymayan, insanlık onuruna yakışmayan her türlü tutum ve davranışı yasaklamıştır.
Andolsun ki, biz, içinde (ihtiyaç duyduğunuz ilahi öğretileri barındıran), size şeref ve itibar kazandıran bir kitap indirdik. Hâlâ aklınızı kullan(arak ondan yararlan)mayacak mısınız? Enbiya 10
Kur’ân-ı Kerîm’de dinin emir ve yasakları, dünyadaki bireysel ve toplumsal sorumluluklarımız,âhirette dünyadaki fiillerimize göre karşılaşacağımız mükâfat ve cezalar açıkça izah edilmektedir.
İşte bu (Kitap), Allah'ın dileyeni kendisiyle doğru yola ilettiği kimse için hidayet rehberidir. Ama Allah kimi (kötü niyetinden ve eyleminden dolayı) sapıklıkta bırakırsa artık, ona doğru yolu gösteren bulunmaz. Zümer 23
Akıllı insana düşen vazife, AllahuTeala’nın emir ve yasaklarına, bunların maksatlarını önceleyerek samimi ve iyi bir kulluk yaşamaktır. Bunu başarabilenlere Kur’an’ın çok büyük bir izzet ve şeref kazandıracağı rabbimizin vaadidir ve muhakkak tahakkuk edecektir.
Biz, Kur'an'ı, hakça bir düzeni gerçekleştirmek için indirdik. O da bütün hakikatleri ihtiva ederek (ihtiyaçlara cevap verecek şekilde) muhatabına ulaştı. Seni de (bu Kur'an ile) ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. İsra 105
AllahuTeala’nın insanlığın kurtuluşu için çağırdığı ortak iyi,doğrutâlimatlarına iman ve itaatten yüz çevirenler ise bu şereften mahrum kalacaklardır.
RasûlullahHz.Muhammed (asv)’in: “Kur’an ya senin lehine, yahut aleyhine bir delildir” (Müslim, Tahâret 1) hadis-i şerifi bu gerçeği hatırlatır.
İmanda ve ibadette parçalı yapı, pazarlık olmaz ya tevhid ya şirk, ya iman ya hüsran, ya hak ya batıldan biri tercih edilir.
Muhakkak ki bu (Kur’an) senin ve toplumun/halkın için elbette bir şeref ve itibar kaynağıdır. Hesap zamanı gelince hepiniz sorumlu olduğunuz kitaba karşı tutumunuzdan dolayı hesaba çekileceksiniz. Zuhruf 44
Hayatta iki seçeneğimiz var. Ya Aziz Kur’an ile izzeti tercih ederek hem dünyada hem de ahiretteitibar, izzet, şeref kazanacağız. Ya da Allah’ınizzetini reddedip inkârı, zilleti, azabı tercih edeceğiz.
Kelamullah Aziz Kur’an ile biz Müslümanların içler acısı durumunu çok iyi gösteren bir hikâyeyi burada aktarayım.
Anadolu'nun bir köyüne güzel ahlaklı, sorumluluk sahibi, samimi, iyi bir imam tayin edilir.
Takvalı ve şuurlu biri olan imam efendi, köy halkı tarafından çok sevilir.
Ramazan ayı gelince de köy halkı sırasıyla imamı iftara davet ederler.
Sıra komşusunun davetine gelir.
Evin hanımı bir miktar birikimi olan parayı, saklaması için kocasına verir. Evin beyi başka bir işle meşguliyeti nedeniyle sehpanın üzerindeki parayı almayıunutur.
İmam davete icabet edince, iftarlarını açarlar. Akşam namazını evde kılıp, yatsı namazını da kılmak üzere İmam ve evin beyi birlikte camiye gitmek için evden teşekkür ve karışlıklı dualarla ayrılırlar.
Evin beyi yatsı namazını kıldıktan sonra evine döner. Sehpanın üzerindeki para aklına gelir. Lakin ortada para yoktur. Hanıma parayı alıp almadığını sorunca olumsuz cevap alır. Hanımı da o vakit "parayı senle ben almadığımız halde evde de başka kimse olmadığına göre hoca efendi almıştır" der.
Bunu duyan evin beyi hocadan soğur, eski muhabbeti ve sevgisini yitirir. Hiç aramaz sormaz, hatta bir düşman nazarıyla bakar hocaya.
Gel zaman, git zaman, bir sonraki Ramazan ayı gelir.
Köy halkı sırasıyla hocayı yine iftara davet ederler. Sıra, parası kaybolan ev sahibine gelir.
Hanımı, Kocasına;
- Belki hocaya para lazım olmuştur, insanlık hali, utanmıştır bize söylemeye, gel biz şeytana uymayalım, nefsimize yenilmeyip hocayı iftara davet edelim, der.
Bey, istemeye istemeye birazda köy yerinde hocayı davet etmeyen tek ev olarak bilinmek istemediğinden “olur" der. Hocayı iftara davet ederler. İftarlar açılır, çaylar içilir. Ev sahibi, bir yıldır biriktirdiği suskunluğunu bozarak hocaya;
- Herhalde size karşı bir senedir soğuk davrandığımın farkındasınızdır, der.
Hoca,
- Evet, hepimiz imtihan dünyasındayız. İnsanlık hali, belki benim bilmediğim, sizin de söylemek istemediğiniz özel şeyler olabilir diye düşündüm ve rahatsız etmemek, üzmemek adına ben de sormadım.
Eğer mahsuru yoksa sebebini öğrenmek isterim, der.
"Kusurumuza bakmazsanız, geçen sene Ramazan iftarı davetimizde sehpanın üzerine belli bir miktarda para koymuştum. Cami dönüşü, sehpanın üzerinde parayı göremeyince ve ben de hanımım da almadığımız için sizin aldığınızı düşündük."
Bunu duyan hoca çok üzülür, hatta ağlamaya başlar. Evin sahibi de hocanın ağladığını görünce, beklemediği bu durum karşısında hem şaşırır hem de hocayı teselli etmeye başlar.
Hoca şöyle der:
- Ben, sizin beni hırsızlıkla itham etmenize ağlamıyorum. Ben şurada asılı duran Kur’an hakkı için ağlıyorum. Zira pencereden esen rüzgar, sehpanın üzerindeki paraları yere savurmuştu. Ben de onları toplayıp, şurada asılı duran Kur'an'ın içine koymuştum. Siz bir yıl içinde Kur'an'ı Kerim’i açmış olsaydınız, paranızın orada olduğunu görürdünüz, der.
-Rasulullah Hz. Muhammed (asv)’in şikâyet ettiği konu olan Kur’an’ın mehcurbırakılması, terkedilmiş olması durumuna üzülüyorum.
Kelamullah olan AllahuTeala’nın mesajını bir yıldır okumamış olmanıza, ihtiyaçduymamış olmanıza ağlıyorum/yanıyorum."
Bu durum aslında ümmetin genel durumu gibi olduğundan kendimi de dâhil ederek Müslümanlar adına utanç duyduğum bu durumu bir de şunlarla karşılaştıralım.
Telefona, bilgisayara, tablete ,internete, televizyona, sosyal medya uygulamalarına, internetteki film ve müzik uygulamalarına ne sıklıkla bakıyoruz ya da ne kadar onlarsız durabiliyor veya dayanabiliyoruz?
Durumumuzu şöyle ifade edebilirim:Telefonumuza gelen tanıdığımız veya tanımadığımızdan, sevdiğimiz veya sevmediğimiz, önemli veya önemsiz her mesajı merakedip hemen okumaya başladığımız halde Kur’an-ı Kerim’e mehcur bırakılmış, terk edilmiş kitap muamelesi yapıyoruz.
Ey Resul) Biz sana bu Kitabı (Kur'an'ı) insanlar için, hak olarak indirdik. Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar. Sen, onların üzerinde sorumluluklarını yüklenecek bir muhafız değilsin. Zümer 41
AllahuTeala’nın insanlığa evrensel tevhid,adalet,iyilik,hayır, merhamet, barış,huzur mesajına karşıilgisizliğimize kahroluyorum.
Kim dünyada ve âhirette güç, kudret, itibar, üstünlük, yücelik ve şeref istiyorsa, bunu Allah’tan istesin; çünkü şeref ve yücelik, tamamen ve yalnızca Allah’ın elindedir ve onu dilediğine verir. Fakat bunu elde etmek için, dosdoğru bir imana sahip olmamız ve bu inancımızı güzel davranışlarla ortaya koymamız gerekir. Çünkü ancak iyi niyet, sağlam iman, güzel söz ve güzel düşünceler O’nun katına yükselir fakat bunları O’na yükseltecek olan, ancak ve ancak güzel davranışlardır.
Güzel niyetlerle, güzel işlerle, güzel ibadetlerle ve güzel davranışlarla desteklenmeyen kupkuru bir iman söylemi, sahibine hiçbir yarar sağlamayacaktır.
AllahuTeala’nın kelamı, kitabı Aziz Kur’an ile izzet, itibar şeref kazananlardan olmamız duasıyla…
Selam Dua ve Muhabbetlerimle
Manisa ,Ramazan ,07.19
YORUMLAR