21. yüzyılın Erdemliler Hareketi olarak 2010 yılı Mayıs ayında 6 uluslar arası sivil toplum kuruluşu toplanan bağışlarla temin edilen 6000 tonluk insani yardım malzemesini Gazze’ye ulaştırmak için bir yardım filosu oluşturdu. Filo insani yardımla birlikte 750 adalet,erdem ve dünyanın vicdanını temsil eden aktivisti de taşıyordu. Türkiye,Almanya, Kuveyt, İsrail, İrlanda, İsveç, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Fas, Yemen, Mısır ve Cezayir gibi 37 ülkeden gelen aktivistler arasında 15’den fazla milletvekili, 60’ın üzerinde uluslararası basın mensubu, sanatçılar ve Nobel Barış ödüllü aktivistler,alimler,fikir adamları ve kanaat önderleri de yer alıyordu.
Siyonist İsrail tarafından işgal ve tecrit edilen Gazze’ye insani yardım götürmek amacıyla yola çıkan ve sadece yardım gönüllüleri ile insani yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara, Sfendoni, Challenger I, Eleftheri Mesogios, Gazze I ve Defne Y gemilerinden oluşan Gazze Özgürlük Filosu, 31.05.2010 günü İsrail askeri güçlerinin hukuk dışı saldırı ve müdahalesiyle karşı karşıya kaldı.
Bu saldırı esnasında ve devam eden süreçte 10 insani yardım gönüllüsü hayatını kaybetti, 56’sı ağır yaralandı. Filo katılımcıları hiç bir yasal dayanak olmaksızın hapsedildi, yaralılara kelepçe takıldı, bazı yaralılar günlerce hücrelerde alıkonuldu ve kendilerine işkence ve kötü muamelede bulunuldu. Filo katılımcılarının tamamı kötü muameleye maruz bırakıldı, hapsedildi, şahsi eşyalarına el konuldu ve gemilere çeşitli maddi zararlar verilmek suretiyle birçok haksız fiil işlendi.
İnsani yardım için özellikle Gazze’nin seçilmesinin sebebi Gazze deki durumun çok vahim boyutlara ulaşmış olmasındandır.otuz yedi ülke vatandaşını Gazze Özgürlük Filosu’na katılmaya teşvik eden Gazze’de yaşanan insani krizdir. Uluslararası Af Örgütü’nün, Oxfam’ın, Care International UK’nin, Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin ve BM’nin hazırladığı raporlara göre Gazze’de yaşayan 1,5 milyon insanın 1,1 milyonu yiyecek yardımına muhtaçtır. Gazze’de işsizlik oranı %50’nin üzerindedir.
İsrail’in uyguladığı Gazze ablukası hem devletler hem BM İnsani Yardım Komisyonu ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi başta olmak üzere pek çok STK tarafından “yasa dışı” ilan edilmiştir.
Türkiye ayağı İHH’nın koordinasyonunda gerçekleştirilen "Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım" sloganıyla yola çıkan Gazze Özgürlük Filosu'nun partnerleri dünyanın farklı bölgelerinde Gazze için çalışmalar yapan gönüllü çalışan, sivil toplum kuruluşlarıdır.
Erdemli ve vicdanlı insanların oluşturduğu ‘’Özgürlük Filosu’’nda adını tarihe altın harflerle yazdıran şu gemiler yer almıştır: Mavi Marmara (Ülke: Komor, Kişi sayısı: 577, Yolcu gemisi)
Defne (Ülke: Türkiye, Kişi sayısı: 20, Yük gemisi)
Gazze I (Ülke: Türkiye, Kişi sayısı: 18, Yük gemisi)
Eleftheri Mesogios (Ülke: Yunanistan, Kişi sayısı: 30, Yük gemisi)
Sfendoni (Ülke: Togo, Kişi sayısı: 43, Yolcu gemisi)
Challenger 1 (Ülke: ABD, Kişi sayısı: 20, Yolcu gemisi)
Challenger 2 (Ülke: ABD, Kişi sayısı: 20, Yolcu gemisi, Arıza nedeniyle yolcuları Mavi Marmara’ya aktarıldı.)
Rachel Corrie (Ülke: Kamboçya, Kişi sayısı: 20, Yük gemisi, Arıza sebebiyle bir gün gecikmeli olarak yola çıktı.)
Siyonist işgalci devlet olan İsrail uluslararası sularda savaş hukukunu da ihlal ederek saldırıda bulunacaktı.Saldırının hedefi olan Mavi Marmara Gazileri’nin ahit olduğu ve maruz bırakıldıkları olayları onların ağzından okuyalım:’’ İsrail tarafından Uluslararası sularda seyir halindeki Mavi Marmara gemisinin kaptanına 30 Mayıs Pazar akşamı saat 22.30 civarında taciz ve tehdit mesajları gelmeye başladı ve radarda İsrail savaş gemileri ilk kez görüldü. İsrail tarafından gönderilen mesajlara Mavi Marmara gemisi kaptanı her defasında “yaklaşık 750 katılımcı ile açık denizden hareketle güneye doğru gidilmekte olunduğunu ve filoda bulunan insani yardım malzemelerinin Gazze’ye götürüleceğini” tekrar tekrar iletti. Ancak uluslararası sularda seyir hâlinde olan gemiye yönelik İsrail’in tehdit ve taciz mesajları devam etti.
Gözü dönmüş caniler tarafından gece saat 03.00 sularına kadar savaş gemilerinin takibi bu şekilde devam etti. Bu saatten sonra ise 30 civarında zodyak ve 4 savaş gemisinin filonun etrafını saracak şekilde her yönden yaklaştığı açık olarak görüldü. Bu sırada etrafta denizaltılar ve yardım filosunun üzerinde daireler çizerek uçan helikopterler de belirdi.
Bir insani yardım gemisi değil de sanki kendisiyle savaşan bir devlete karşı müdahaleye hazırlanmak için fırsat kolluyordu.Niyetleri savaş,katliam ve öldürme olduğundan gemiye çıkmadan ateşe başladılar.
Saat 04.30 sularında yüzleri maskeli, elleri silahlı askerleri taşıyan hücumbotlar gemiye yanaştı. Her bir botta en az 10 İsrail askeri bulunuyordu. Botlardaki askerler gemiye çıkmaya çalışırken gemiye ateş edilmeye de başlanmıştı. Bu gelişmeler yaşanırken bir yandan da silahlı askerlerle dolu askerî helikopterler geminin üzerine gelerek gemiye asker indirmeye başladılar. Gemiye inen askerler etrafa gelişigüzel ateş ediyorlardı. Bu esnada tamamen silahsız olan gemi yolcularından birkaçı İsrail askerleri tarafından yakın mesafeden kafalarından vurularak vahşice katledildi, pek çoğu da yaralandı. Bizce şehid ve gazi edilen bu yürekli ve insanlığın vicdanı olan güzel insanlara çok çirkin ve haysiyetsiz bir saldırıda bulundular.
Bebek bezi,büskivi,ilaç ve mama götüren erdemli insanlar topluluğunu katletmek için geldiler.Geminin en üst katına indirme yapan İsrail askerlerinin gerçek mermilerle ateş açtıklarını gören yolcular, alt kattaki salonlarda tamamen savunmasız bir şekilde bekleyen bebek, kadın ve yaşlıları korumak için etrafta buldukları su şişesi, sandalye, sopa vb. cisimlerle kendilerini savunmaya başladılar. Üç İsrail askeri etkisiz hâle getirilerek silahları alınıp denize atıldı ve yaşanan arbedede hafif yaralanan İsrail askerleri tedavi için doktorların yanına götürüldü. Bu sırada gemide bulunan ve İsrail’in ilk anda fark etmediği için karartma uygulamadığı başka bir uydu frekansından yapılan televizyon yayını ile tüm dünya İsrail askerlerinin sivil aktivistlere yönelik gerçekleştirdiği katliama eş zamanlı olarak tanık oldu.. Şehit ve yaralı sayısının hızla artması üzerine beyaz bayrak sallayarak ateşi kesmeleri için askerlere çağrıda bulunuldu. Çağrıları dikkate almayan askerler bir süre daha ateşe devam ettiler.
Gözü dönmüş İsrailli askerler yaralı askerleri teslim aldıktan sonra kendilerine yaralılarını teslim eden kişilere ateş açarak askerlerin ilk tedavisini gerçekleştiren doktoru kolundan vurdular. Sabah 5.00’ten akşam 19.00’a kadar, kimi yaralılar kanamaları olduğu hâlde gemide bekletildi. Doktorların yaralılara müdahale etmelerine izin verilmedi. Bazı yaralılara özellikle eziyet edildi, tekmelendi, silahlarla darp edildi; bazılarının ise yaralı hâlde iken üzerlerine ateş açıldı.
Zulümlerine doymayan siyonist,işgalci devlet ve askerleri olan caniler işkence daha gemide iken başladılar.Gemiye hücumbotlar ve helikopterlerle asker takviyesi yapıldı, özel eğitimli K9 köpekleri gemiye alındı. Bu uzun bekleyişin ardından askerler salonda bulunan herkesi tek tek çıkış kapısına yönlendirdi. Burada üst araması yapıldıktan sonra elleri kelepçelenen katılımcılar açık güverteye toplandı. Kadınlar güvertedeki banklara, erkekler ise ıslak ve pis zemine diz üstü oturtuldu.
İnsanların en doğal ihtiyaçlarını karşılamalarına dahi izin verilmedi. Havada dönüp duran devasa helikopter katılımcıları ıslatıyordu, yolculuğun büyük bölümü bu şekilde geçti. Helikopterlerin oluşturduğu sirkülasyon ise tek başına büyük bir işkenceydi. Katılımcılar güvertede, aşırı rüzgâr altında ve deniz suyu ile ıslatıldıktan sonra havalandırmaları kapatılmış iki salona toplandı, aşırı sıcak ve havasızlık dayanılmaz boyutlara ulaştı. Konuşmak, hareket etmek ayakta durmak, askerlere bakmak her şey ama her şey askerlerin müdahalesi için yeterli nedenlerdi. Bu müdahaleler bazen sözlü bazen de fiili oluyordu. Uzun bir bekleyişten sonra gemi hareket etti. İnsanlar nereye götürüldüklerini bilmiyorlardı. Sabah 09.00’da başlayan zorlu yolculuk akşam 19.00’a kadar sürdü.
Müminlere karşı gazapla dolu olan ve Hz.Allah’ın da kendilerine gazap ettiği Siyonist Yahudiler akşam saatlerinde Aşdod Limanı’na varan Mavi Marmara’daki katılımcıları hedeflerine koyarak insanlığa sığmayacak hareketlerle küfürler eden yüzlerce İsrailli karşıladı. Limanda uzunca bir süre bekletildikten sonra çok geç saatlerde tüm katılımcılar gemiden indirildi.
Gemiden inmeden önce bir kez daha üst araması yapıldı, kelepçeleri çıkarılmış olanlara yeniden kelepçe takıldı. Gemiden indirilen herkesi iki polis sorgu alanına götürdü. Gemiden karaya ayak basar basmaz herkesin fotoğrafı çekildi. Sorgu çadırına girmeden önce arama çadırında insani yardım filosu katılımcıları çok detaylı, gayri insani bir aramadan geçirildi. Ardından sorgu çadırına alınan katılımcılardan İsrailli yetkililer tarafından hazırlanan sınırdışı belgelerini doldurmaları istendi. İnsani yardım filosu uluslararası sularda iken baskına uğramış ve gemidekiler istekleri dışında zorla Aşdod’a getirilmişti. Bu nedenle katılımcılar sınırdışı belgesini imzalamadılar. Sonra tüm katılımcıların parmak izleri alındı, fotoğrafları çekildi, sağlık kontrolünden geçirildi. Bu işlemlerin ardından dosyalar İsrail iç istihbarat birimi Şabak’a teslim edildi.
Şabak özellikle katılımcılar arasındaki bazı isimler üzerinde durdu ve ilk andan itibaren bu kişileri sık sık sorguya aldı. İşlemler devam ederken yetkililer katılımcılara belirli belgeleri imzalarlarsa hemen havaalanına gidebileceklerini, aksi takdirde hapishaneye götürülerek en az iki ay tutuklu kalacaklarını söylüyorlardı. Katılımcıların büyük bir kısmı söz konusu belgeleri imzalamadı. Ardından herkes otobüslere ve tutuklu araçlarına bindirilerek hapishaneye doğru yola çıkarıldı. Bir buçuk saati aşkın süren yolculuk gece 03.00 sularında Berşeva Hapishanesi’nde son buldu.
Uyguladıkları psikolojik baskı,insanlık dışı kötü muamele nedeniyle hiç kimse birbirinden haber alamıyor, telefon etmek isteyenlere izin verilmiyordu. Herkes iki ve dört kişilik hücrelere dağıtıldı. Katılımcıların kendi ülkelerinin konsolosluk yetkilileri ile görüşme talepleri “sonra” diyerek reddedildi. Koğuşlarla ilgili her türlü iş katılımcılara yaptırıldı: taşınacak malzemeler, dağıtılacak olan her şey, yemekten sonra yapılacak temizlik vb. Görevliler sürekli olarak gürültü çıkartıp iki gece boyunca uyumamış olan katılımcıların dinlenmesine izin vermediler. Her saat başı demir kapılara hızla vurarak hücrelerdeki herkesin ayağa kalkması istendi. Herkese tekrar tekrar ismi, nereden ve neden geldiği soruldu. 2 Haziran gecesi saat 01.00’den itibaren koğuşa gelen görevliler isimleri tek tek okuyarak herkesi gruplar hâlinde götürmeye başladılar. Bu işlem öğlene kadar sürdü. Bazı gruplar gece saat 03.00’te havaalanına ulaşırken bazıları ise ancak öğleden sonra havaalanına ulaşabildiler. Gemi katılımcıları havaalanına giderken yine karga tulumba transfer araçlarına bindirildi. Bazı aktivistler 2,5 metrekarelik cezaevi araçlarına 6 kişi itiş tıkış zorla bindirilerek iki saatlik yolu bu şekilde gitmek zorunda bırakıldı.
Havaalanına getirildiklerinde pasaport işlemleri yapılırken herkes sınır dışı kâğıtlarını imzalamaya zorlandı. Uzun uğraşlardan sonra katılımcılara bu belgelerin üzerine İsrail’e kendi istekleri dışında getirildiklerinin yazılması için izin verildi. Pasaport işlemlerinin tamamlanması için beklenen süre boyunca sürekli olarak askerlerin sözlü tacizleri devam etti. Askerler çıkan her arbededen sonra birbirlerini kutluyor ve komutanları tarafından takdir ediliyorlardı.
Hakaret,işkence ve kötü muamelenin zirve yaptığı pasaport işlemleri tamamlananlar, Türkiye’den gelen uçaklara peyderpey alınmaya başlandı. Uçaklara ilk binenler neredeyse 12 saat boyunca uçakta tüm katılımcıların işlemlerinin tamamlanmasını beklediler. Bazı katılımcılar havaalanında sorguya alınan İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, gazeteci Adem Özköse ve iki katılımcının sorgudan çıkarılıp uçağa bindiğini görene kadar uçaklara binmeyi reddetti. Yetkililere bu kişiler gelmeden uçakların hareket etmeyeceği bildirildi.
İsrail yetkilileri ısrarla geride kimse kalmadığını, herkesin uçaklarda olduğunu söylüyordu. Sorgu odasında tutulanlar serbest bırakılmadan hiçbir yere gidilmeyeceği bir kez daha kesin bir dille ifade edildi. Sonunda orada bulunan bir görevli sorgu odasına giderek buradaki dört kişiyi çıkarttı ve pasaport işlemlerini yaptırdı.
Türkiye’den gelen milletvekilleri ve konsolosluk görevlileri ile birlikte uçağa binildi. Uçakta son liste kontrolleri yapıldıktan sonra geride ağır yaralı oldukları için İsrail’deki hastanelerde tedavi gören beş kişi bırakılarak diğer şehit ve yaralılarla birlikte Türkiye’ye doğru yola çıkıldı.
Havaalanında katılımcıların özel eşyalarının akıbeti sorulduğunda başka bir uçakla gönderileceği söylendi ancak Türkiye’ye gönderilenler ekseriyetle boş valizler, parçalanmış telefonlar, kameralar vb. eşyalar oldu. Çok sayıda elektronik eşyaya İsrail yetkilileri tarafından el konuldu. Bu da tüm gemi katılımcıları için ciddi bir maddi kayıp anlamına gelmekteydi. Bütün bunlara ek olarak, ülkelerine dönen katılımcıların el konulan kredi kartlarının ve telefonlarının da İsrail’de kullanıldığı, gemide bulunan bilgisayar ve telefonların İsrail askerleri tarafından çalınıp satıldığı öğrenildi.’’
Siyonist işgalci İsrailin yaşattığı bu zulüm deneniyle açıklama yapan Başbakan Erdoğan: “Bu bir devlet terörüdür”
T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan: "İsrail tarafından yapılan bu saldırı, gerekçesi ne olursa olsun uluslararası hukuka tamamen aykırı bir devlet terörüdür, mevcut İsrail hükümetinin bölgede barış istemediğini açık ve net olarak ortaya koymuştur. Bu, bölge barışını tehdit ettiği kadar, kendi halkına da huzur getirmeyecek bir davranıştır. Bu insanlık dışı saldırıya sessiz ve tepkisiz kalmayacağımızın bilinmesi gerekir.”diyerek İsrail’in zulmünü ve sebep olduğu kaosu veciz bir şekilde özetlemiştir. Sessiz ve tepkisiz kalmayacağını ifade ederek mağdurlara ve ailelerine ve islam ümmetine hatta vicdan ve adalet duygusuna sahip tüm erdemli insanlara moral vermiştir.
Birleşmiş Milletler’in Mavi Marmara Raporunun sonuç bölümü:
İsrail askerlerinin ve diğer personelinin filo yolcularına karşı davranışı, sadece orantısız olmakla kalmayıp gereğinden oldukça fazla ve olağanüstü şiddet boyutunda,olup, kabul edilemez bir vahşet düzeyinde ortaya konmuştur. Bu davranış, güvenlik gerekçesiyle veya başka bir gerekçeyle meşru görülemez veya görmezden gelinemez. Bu, insan hakları hukuku ile uluslararası insani hukukun ağır bir şekilde ihlalidir.
Dünya devletlerinin o gün saldırıya tepkileri:
ALMANYA
Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, İsrail ordusunun Gazze’ye yardım götüren gemilere saldırmasından “derin endişe” duyduğunu belirtti. İsrail’in saldırısıyla ilgili kapsamlı, şeffaf ve tarafsız bir araştırma yapılması gerektiğini söyledi.
ARJANTİN
Dışişleri Bakanlığı, uluslararası sularda düzenlenen saldırıyı kınadı. Can kayıpları nedeniyle derin üzüntü duyduklarını ve olay hakkında bir soruşturma açılması gerektiğini açıklayan Arjantin, durumu ciddileştiren şiddet eylemlerine ve Gazze ablukasına son verilmesini istedi.
AVUSTRALYA
Başbakan Kevin Rudd: “Avustralya hükümeti, böyle bir şiddete karşıdır, kınamaktadır. Kayıplar için üzgünüz. İsrail hükümeti derhâl bağımsız bir soruşturma başlatmalı ve sonuçlarını BM Güvenlik Konseyi ile paylaşmalıdır.”
AVUSTURYA
Avusturya Dışişleri Bakanı Michael Spindelegger: “İsrail saldırısı insanlık dışı ve şoke edici bir saldırıdır. Bu insanlık dışı saldırının acilen ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması gerekir.”
BELÇİKA
Belçika Dışişleri Bakanı Steven Vaneckere, İsrail’in Gazze’ye yardım götüren gemilere “oldukça orantısız” bir saldırıda bulunduğunu söyledi. İsrail’in bu ölçüde ağır güç kullanmayı tercih etmesinin “son derece üzüntü verici olduğunu” ifade etti.
BREZİLYA
Brezilya, İsrail büyükelçisini geri çağırdı. Brezilya Dışişleri Bakanı Celso Amorim: “Bu tür bir olay karşısında daha fazla şoke olamazdık. Umarım BM Güvenlik Konseyi güçlü bir deklarasyon kabul eder. Gerçekten BM’den gelecek bir eyleme ihtiyacımız var çünkü bu saldırı çok derin izler bırakacak. BM’nin önlem almasını ve İsrail'in de kendisinden istenene uymasını umuyoruz.”
ÇİN
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ma Caoşü: “Gazze’ye insani yardım götüren filoya gerçekleşen İsrail saldırısını kınıyor, BM’nin acilen harekete geçmesini bekliyoruz.”
DANİMARKA
Dışişleri Bakanı Lene Espersen, İsrail’in aşırı güç kullanmasını kınadı. İsrail’in Kopenhag Büyükelçisi, İnsani Yardım Filosu’na yapılan saldırının hemen akabinde bakanlığa çağrıldı.
FİLİSTİN
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Filistin’de üç günlük yas ilan etti. Filistin yönetimi BM Güvenlik Konseyi’nin acilen toplanmasını istedi. Hamas hükümetinin lideri İsmail Haniye, gemilere İsrail müdahalesini “acımasız bir saldırı” olarak niteledi. Haniye, basına yaptığı açıklamada, “BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’u, bu gemilerde bulunan dayanışma gruplarını korumak ve Gazze’ye güvenle gelmelerini sağlamak konusunda sorumluluklarını üstlenmeye çağırıyoruz.” diye konuştu. Hamas ayrıca, İsrail askerlerinin Gazze’ye yardım götüren gemilere saldırısının ardından Araplara ve Müslümanlara, İsrail büyükelçiliklerinin önünde “başkaldırı” çağrısında bulundu.
FRANSA
Fransa Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy yaptığı açıklamada İsrail’i “orantısız güç kullanmak”la suçladı. Elysée Sarayı’ndan yapılan açıklamada Sarkozy’nin “orantısız güç kullanımını kınadığı ve bütün kurbanların ailelerine başsağlığı dilediği” ifade edildi. Açıklamada, “Barış sürecini yeniden başlatmanın ne kadar acil olduğunu gösteren bu trajedinin detayları her yönüyle aydınlatılmalıdır.” denildi. Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, İsrail’in Gazze’ye giden yardım gemilerine düzenlediği saldırının “son derece şok edici” olduğunu söyledi ve soruşturma talep ettiklerini belirtti.
GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ
Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail’deki büyükelçisini geri çağırma kararı aldı. Güney Afrika Cumhuriyeti Uluslararası İlişkiler Bakan Yardımcısı Ebrahim İsmail Ebrahim yaptığı açıklamada “Büyükelçimizi, saldırıyı şiddetle kınadığımızı göstermek için geri çağırdık. İsrail’in yardım filosuna düzenlediği son saldırı, bölgedeki sorunlara kalıcı bir çözüm bulma çabalarına ciddi biçimde zarar vermiştir.” dedi.
HOLLANDA
Dışişleri Bakanı Maxime Verhagen: “Bu kadar insanın ölmesinden büyük şaşkınlık duydum. Olayın nasıl meydana geldiğini belirleyecek açık bir soruşturma başlatılmasını istiyoruz.”
ENDONEZYA
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, saldırının, uluslararası sularda yapılmış yasa dışı bir operasyon olduğu, İsrail’in hesap vermesi noktasında Endonezya hükümetinin uluslararası kurumlarla iş birliği içinde olacağı kaydedildi.
İNGİLTERE
Gemilere yapılan saldırının “kabul edilemez” olduğunu belirten Başbakan David Cameroon, Gazze’ye ablukanın ivedilikle kaldırılmasının ve insani yardımların bölgeye özgürce gönderilmesinin önemini vurguladı. Dışişleri Bakanı Willian Hague yaşanan can kayıplarından üzüntü duyduğunu belirtti ve Gazze’ye yardım için tüm geçişleri açma çağrısında bulundu. İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, “İsrail’in itidalli davranması ve uluslararası yükümlülükleri doğrultusunda hareket etmesi gerektiğini” söyledi. Orta Doğu Dörtlüsü Temsilcisi Tony Blair de İsrail’in Gazze’ye yardım götüren uluslararası filoya saldırısından şoke olduğunu belirterek olayla ilgili soruşturma açılmasını istedi.
İRAN
İran Meclisi Millî Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu, İsrail saldırısını sert bir dille kınadı. “Dünya barışı ve emniyeti için en büyük tehdit Siyonist İsrail rejimidir. Siyonist rejim İsrail, savaş suçu işliyor.” denildi ve İslam Konferansı Teşkilatı (İKT), BM Güvenlik Konseyi ve uluslararası toplum göreve çağrıldı.
İRLANDA
Dışişleri Bakanı Michael Martin: “İsrail ordusunun insani yardım misyonu ile yola çıkan bir filoya düzenlediği saldırıdan dolayı ciddi endişe duyuyoruz. Böyle bir saldırı kabul edilemez.”
İSPANYA
AB ile ilişkilerden sorumlu Devlet Sekteri Diego Lopez Garrido: “Gerek İspanya gerekse dönem başkanı olarak AB adına bu saldırıyı en sert şekilde kınıyoruz. İspanya Dışişleri Bakanlığı olarak İsrail’in Madrid büyükelçisini izahat için acil olarak Dışişleri Bakanlığı’na çağırdık.”
İSVEÇ
İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt: “Bu saldırı bir uluslararası diplomatik krizdir. AB ülkeleri, saldırının ilk anından itibaren açık bir şekilde İsrail’i kınamaktadırlar.”
İTALYA
Dışişleri Bakanı Franco Frattini: “Gemilere saldırı bizleri şoka uğrattı. Sivillerin öldürülmesini en sert şekilde kınıyorum. Bu kesinlikle ağır bir eylem. Ciddi ve detaylı bir soruşturma istiyoruz. AB soruşturmaya dâhil olmalı ve gerçekleri açığa çıkarmalıdır.”
KATAR
Saldırıyı korsanlık olarak niteleyen Katar Emiri Şeyh Hamid bin Halife el Tani, adalet ve demokrasiden söz eden herkesi Gazze’deki ablukayı kaldırmak için harekete geçmeye çağırdı. KÜBA Dışişleri Bakanlığı: “İsrail hükümetinin yaptığı bu cani ve hukuk dışı saldırıyı ciddi bir şekilde kınıyoruz. Gazze’deki hukuk dışı, acımasız ve soykırım amaçlı abluka, acilen kaldırılmalıdır. Bu vesile ile Filistin halkına desteğimizi yineliyor, Doğu Kudüs’ün başkenti olduğu bağımsız Filistin devletinin kurulmasını destekliyoruz.” LÜBNAN Başbakan Saad Hariri: “İsrail saldırısı bölgedeki gerginliği tırmandırmıştır. Uluslararası toplum harekete geçmelidir.”
MALEZYA
Dışişleri Bakanı Datuk Seri Anifah Aman: “İsrail’in uluslararası sularda yaptığı saldırı uluslararası hukukun ciddi bir şekilde ihlalidir. BM Güvenlik Konseyi acilen toplanmalıdır.”
MISIR
Mısır’ın Gazze ile olan Refah Sınır Kapısı gerekli tıbbi ve insani yardım ile hasta ve yaralı geçişinin sağlanabilmesi için açıldı.
NİKARAGUA
Devlet Başkanlığı sözcüsü Rosario Murillo: “Nikaragua, İsrail hükümetiyle diplomatik ilişkilerini askıya almıştır. İsrail, insani hukuku ve uluslararası hukuku açık bir şekilde ihlal etmiştir.”
NORVEÇ
Norveç Dışişleri Bakanı Jonas Gahr Store, işgal rejiminin yaptığı saldırıyı şiddetle kınayarak Gazze kuşatmasının derhâl kaldırılmasını istedi.
PAKİSTAN
Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi: “İnsani yardım konvoyuna yapılan saldırıyı şiddetle kınıyoruz. İsrail’in Gazze’ye yardım götüren gemilere saldırısı, uluslararası hukukun ihlalidir.”
RUSYA
Rusya Dışişleri Bakanlığı: “Yaşananların tüm detaylarıyla açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Hiçbir hukuki neden olmadan sivil insanlara karşı silah kullanılmasının ve açık denizlerdeki gemilere el konulmasının, uluslararası hukuk normlarının çok net bir ihlali olduğu son derece aşikârdır. Bu olayı aynı zamanda, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail ablukasının acil olarak kaldırılması, Gazze halkının insani ve sosyal durumunun iyileştirilmesi için gerçek adımların bir an önce atılması gerektiğinin ispatı olarak görmekteyiz.” SUUDİ ARABİSTAN İsrail’in katliam yaptığını belirten Suudi Arabistan, uluslararası topluluğu “İsrail’in saldırganlıkları karşısında sorumluluklarını yerine getirmeye” davet etti.
SURİYE
Suriye, İsrail’in yardım gemilerine yönelik saldırısının sonuçlarını tartışmak üzere Arap Birliği Konseyi’ni olağanüstü toplantıya çağıran resmî bir muhtıra hazırladı. ŞİLİ Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamada, İsrail’in sivillere yönelik saldırısından üzüntü duyulduğu ve özellikle uluslararası sularda böyle bir güç kullanılmasının kınandığı kaydedildi.
TÜRKİYE
Başbakan Erdoğan: “Bu bir devlet terörüdür” T.C. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan: "İsrail tarafından yapılan bu saldırı, gerekçesi ne olursa olsun uluslararası hukuka tamamen aykırı bir devlet terörüdür, mevcut İsrail hükümetinin bölgede barış istemediğini açık ve net olarak ortaya koymuştur. Bu, bölge barışını tehdit ettiği kadar, kendi halkına da huzur getirmeyecek bir davranıştır. Bu insanlık dışı saldırıya sessiz ve tepkisiz kalmayacağımızın bilinmesi gerekir.”
VATİKAN
Gazze’ye insani yardım taşıyan gemilere İsrail tarafından yapılan saldırı sonrası yaşanan gerilimi kaygıyla izlediklerini kaydeden Vatikan basın sözcüsü Peder Federico Lombardi, “Bu son derece elim bir hadisedir. Özellikle de insanların öldürülmüş olması üzüntü vericidir.” dedi.
VENEZUELA
Devlet Başkanı Hugo Chavez: “İsrail; lanetli, terörist ve katil bir ülkedir. Çok Yaşa Filistin! Obama yönetimi terörü kınar, tabii ki İsrail ve ABD tarafından işlenmediği sürece.”
YENİZELANDA
Başbakan John Key: “Bu trajik ve kabul edilemez bir olaydır. Açıkçası çok endişeliyiz. İnsanların hayatını kaybetmesine neden olan şiddeti kınıyoruz.”
YUNANİSTAN
Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Dimitri Droutsas, Gazze’ye yardım götüren gemilere İsrail’in düzenlediği askerî operasyon için, “Bu derecede şiddet haklı gösterilemez, bunun hiçbir gerekçesi olamaz, kınıyoruz.” dedi. Yunanistan, İsrail’in Atina Büyükelçisi’ni Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı ve tepkilerini iletti. Ayrıca, Yunanistan İsrail ile aralarındaki “Minoas 2010” kodlu hava tatbikatını da iptal etti.
Türkiye ayağı İHH’nın koordinasyonunda gerçekleştirilen "Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım" sloganıyla yola çıkan Gazze Özgürlük Filosu'nun partnerleri dünyanın farklı bölgelerinde Gazze için çalışmalar yapan gönüllü çalışan, sivil toplum Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yaptıkları suç duyurusunda, saldırıda rolü olan İsrailli yetkililerin yargılanmasını istemişti.
İHH’nın aktif takip ettiği ve kamuoyuna bilgi verdiği dava süreci şu şekilde seyretti: ‘’Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) yargıçları, Gazze'ye insani yardım malzemesi götürdüğü sırada Mavi Marmara gemisine baskın düzenleyen İsrail ile ilgili verilen soruşturmama kararının yeniden incelenmesini istedi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi 'den yapılan açıklamada, savcıların, Komor Adaları adına açılan davada daha önce verdikleri soruşturmaya gerek olmadığı yönündeki kararlarının yerinde olmadığı ve bunun yeniden incelenmesine hükmedildiği bildirildi. Açıklamada, savcıların bu yöndeki itirazlarının Temyiz Mahkemesi tarafından reddedildiğine işaret edildi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi ön bürosu geçtiğimiz temmuz ayında, soruşturmama kararı alınırken suçun ağırlık derecesinin belirlenmesinde maddi hatalar yapıldığını belirterek savcılardan bu kararlarını gözden geçirmelerini istemişti. İddia makamı bu karar üzerine temyiz mahkemesine başvurmuştu.
Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısı Fatou Bensouda, geçen sene davayla ilgili yaptığı açıklamada ise İsrail'in, Mavi Marmara saldırısında savaş suçu işlediğinin tespit edildiğini ama bunun mahkemenin soruşturma yapması için yeterli yoğunlukta olmadığını ifade etmişti.
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı avukatları mahkemenin verdiği bu karara 29 Ocak tarihinde itirazda bulunmuştu.
Uluslararası Ceza Mahkemesi savcılığının ilk kararında yazılan esaslar dikkate alındığında İsrail'in Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırının mahkemenin yetki alanına girdiğine inandıklarını belirten İHH avukatları, soruşturmaya gerek olmadığına ilişkin kararın ön büro mahkemesi tarafından kaldırılması talebinde bulunmuştu.
Bir çoğu tanıdığımız ve bir kısmı devamlı görüştüğümüz yakınımız ve akrabamız olan şehitler ve gaziler,adaletli,merhametli,vicdanlı ve sağduyulu mümince bir tavır sergileyerek bizlere harika bir örneklik göstermiş oldular.
21.yüzyılın ‘’Erdemliler Topluluğu’’ diye isimlendirdiğim bu güzel yürekli,güzel duruşlu ve güzel tavırlı insanlara (akrabalarım,yakınlarım ve tanıdıklarım başta olmak üzere) tüm Mavi Marmara yolcularına minnet ve muhabbetle teşekkür ederim .Allah cc şehadetlerini ve gaziliklerini kabul buyursun.Dünya ve ahirette kendilerinden ve biz tüm müminlerden razı olup makamlarını ,derecelerini yükseltsin.Rehberimiz ,önderimiz ,liderimiz Hz.Muhammed (s.a.v)in dünyada sünnetinden; ahirette komşuluğundan ayırmasın.
Not:
Mavi Marmara şehitleri ve gazileri sürekli gündemimizde olmakla birlikte bu yazı Mavi Marmara’ınyıldönümü vesilesiyle
yazılmıstır.
İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn .
‘’Onların başına bir sıkıntı ve hoşa gitmeyen bir şey geldiğinde: “Bizi var eden Allah'tır veya varlığımız Allah içindir, sonunda O'na dönecek ve hesaba çekileceğiz” derler. 2/156
YORUMLAR