Kur'an-ı Kerim insanlığın dünya ve ahireti için rahmet ve hidayet rehberdir. Yüce Allah kitaplarını, insanlığın ve İslam’ın örnek şahsiyetlerini hayatımızın her yönüne rehberlik etsin diye göndermiştir. Peygamberlerin hayatları bizim için muazzam canlı birer örnektir. Bu sayede onların hayatlarını kendimize birer rehber telakki edelim diye Kur'an'ın çok yerinde onların hayatlarından farklı bölümler anlatılmıştır. İnsanlığın ve İslam’ın bu örnek şahsiyetlerinin duaları da bizim için muazzez ve müşerref bir yol haritası hükmündedir.
Muhakkak ki peygamberler Allah'ın en sevgili kullarıdır. Allah onların hayatlarını çokça ve farklı yönlerini anlatarak bize “Siz de bunlara bakarak onların başlarına gelen olaylardan ibretler alın, dersler çıkarın. Hayatta karşılaştığınız veya karşılaşabileceğiniz her türlü halin, olayın, durumun en güzel örneklerine bakarak inançla, güvenle, sabırla, ümitle, gayretle, tevekkülle yol haritaları belirleyerek çözümler bularak tatbik edin demek istiyor. Bunları yaparken de Yüce Allah’tan yardım, destek ve manevi yakınlığı celbeden dualara da sarılın, fiili duaları yaptıktan sonra tüm ruhu canınızla her şeye gücü yeten Âlim, Kadir, Metin, Hâkim Rahman Allah’tan isteyin.
Kuran ı Hâkim birçok konuda olduğu gibi peygamber kıssalarından bahsederken de onların hayat mücadelelerini bazen özlü, bazen detaylı bir şekilde aktarır. Bu mücadele içerisinde onların, Allah’tan yardım dileme ve başarılı kılma konusundaki yakarışları, yardım talepleri yani duaları, her mümin için çok büyük önem arz eder.
Dua, prosedür ve protokol olmadan varlığın tek kaynağı ve eşsiz/benzersiz zirvesi olan Allahu Teala ile kulu arasındaki samimi irtibattır.
Dua, yerin- göğün ve her ikisi arasında bulunan her şeyin yaratıcısına ibadettir.
İnsanın yaratıcısına doğru fıtrî çekilişini, yakınlaşma isteğini ifade ettiği üzerinde durulmuştur.
Dua da diğer tüm ibadetler gibi sadece Allahu Teâlâ’ya kulluk için yapıldığından bir tevhid eylemidir.
Dua, Allah’ın rahmetinden talepte bulunmaktır.
Dua, yaratılmış olanların mutlak yaratıcı Rahman Allah'tan yardım istemesidir.
Dua yaratılan aciz, fakir ve güçsüz insanın kendisini ve her şeyi yaratan mutlak yaratıcı Allah'tan yardım talebidir.
Dua inanıp güvendiğimiz Rahman Allah'a her şeyimiz ile yönelerek yardım istemektir.
Dua eksik, çaresiz ve cahil insanın kendisini aşan her şey için mükemmel, kudretli ve Âlim Allah'tan destek almasıdır.
Dua, Rahman Allah'ın yardımıyla ümitvar olmanın ve teselli bulmanın manevi yoludur.
Dua, Rahman Allah'a seslenmek, yalvarmak, yakarmak, yardıma çağırmak, destek talebinde bulunmaktır.
Dua ruhumuzun fıtri ihtiyacı olduğu gibi maddi varlıklarımızla duygu ve düşüncelerimizi rahatlatan unsurudur.
Dua kendi psikolojimize manevi bir terapi olduğu gibi toplum psikolojisine Allah'ın rahmetinden manevi destek talebidir.
Dua, mükemmelliklerin tek kaynağı Yüce Allah’ın rahmet ve cömert lütfundan istemektir.
Dua huzuru ilahide samimi bir arzuhaldir.
Dua, ruhun sahibine yani ilahi nefhayı üfleyen El Hayy Allah’a doğru yükselişidir.
Dua, bizi ve her şeyi yaratıp tasarrufunda bulunduran Rahman Allah’a çaresizliğimizi ve maddi/manevi nimetlerine muhtaçlığımızı itiraftır.
Dua, kulun bütün benliğiyle yüce yaratana yönelerek O’ndan istekte ve dilekte bulunmasıdır.
Dua, ilahi yardımın celbi için başvurulan genel ruhi ve manevi bir yöneliştir.
Dua, her şeye gücü yeten Rahman Allah'a yüreğimizi açmaktır.
Dua inanıp güvendiğimiz Rahman Allah'a her şeyimiz ile yönelerek yardım istemektir.
Dua, ruhumuzun ve zihnimizin metafizik âleme doğru çekilmesidir.
Dua, kulluğun en kolay şekli ve en samimi ifadesidir.
Dua kulluğun şükran duygusunu lisan ile arz edişidir.
Dua izzet ve şeref kaynağı Yüce Allah’a yaklaşma çabasıdır.
Dua, Kur’an’ ı Hâkim’in ifadesiyle kulluk bilincinin somutlaşmış göstergesidir.
Bütün bu tanımlamalardan anlaşılacağı gibi Peygamberler hayatın her alanında hassaten sosyal alanda din ve dünya işlerini birlikte yürütürken yaşamışlıklarını dua üzerinden ifade etmişlerdir.
‘’Kur’an’ı Kerim’deki peygamber hayatları, duaları ayrı bir yere ve öneme sahiptir. Onlar, hem kendilerini güven içinde hissettikleri dönemde, hem de başlarına gelen sıkıntı ve zorluk anlarında, kısacası yaşantılarının her devrelerinde dua olgusunu hayatlarına hâkim kılmışlardır. İlk peygamber Hz. Âdem as’dan son peygamber Hz. Muhammed asv’e kadar gelmiş olan bütün peygamberlerde aynı özellik görülmektedir. Bu amaçla Kur’ân-ı Hakim, zaman zaman peygamberlerin bu veciz yakarışlarına yer vermiş ve bu mukaddes eylemin en mükemmel şekilde yerine getirilmesi için de, varlık âleminin en güzide simaları olan peygamberleri, her açıdan olduğu gibi dua konusunda da örnek almamızı tavsiye etmiştir.
Sıkıntıların en büyüğünü peygamberlerin yaşadığı şüphesizdir. Zira kalabalık bir sosyal kitle ile farklı bir alanda bir anda yüzleşmek (dini tebliğ), onları toplumsal bir dönüşüme yönlendirmek ve eğitmek hiç de kolay olmamıştır. Böyle bir dönüşüm, o topluma yeni bir bilgi ve kültür nakli demektir. Uzun vadeli ve disiplinli bir eğitim süreci ancak bu dönüşümü gerçekleştirebilir. Böyle ortamlarla yüz yüze gelmeleri mukadder olan peygamberlerin yaptıkları o andaki duaları, yürüttükleri davaların başarıyla neticelenmesinde büyük bir rol oynamıştır.
Kuranda geçen peygamber dualarının büyük bir kısmının, psiko-sosyal bir arka planı olduğu müşahede edilmektedir. Özellikle toplumsal münasebetleri esnasında –ki bu ilişkiler çoğu kere örf ve âdete, toplumda yerleşmiş olan değer hükümlerine, normlar ve kanunlara göre sürdürülür.
İnsanlığa rahmet, örnek ve öncü olarak gönderilen peygamberler her şeyden önce bizim gibi acıkan, susayan üzülen, sevinen, yürüyen, alış-veriş yapan sosyal yaşam içinde hayatını sürdüren birer insandır.
Sosyal olaylar, sosyal bir varlık olan peygamberlerin dualarına bir yönüyle zemin hazırlamıştır denilebilir. Zira onların da, vuku bulan bir takım olaylar karşısında beşeri duygularının (duygular ve güdüler) faal hale gelmesi, hadiselerden etkilenmesi ve akabinde de bunların dualarına yansıması gayet tabii bir durumdur. Peygamber dualarına bu açıdan bakıldığında, onların bu esnadaki ahvalinden ve deruni âlemlerinden, dolayısıyla dualarında dile getirdikleri önemli anekdotlardan bir takım veriler dikkat çekmektedir.
Kur’ân-ı Hâkim, Hz. Adem as’dan itibaren gönderilen bütün peygamberlerden bahsetmediği gibi, ismen zikredilen yirmi beş peygamberin tümünün dualarına da yer vermez. Bunlardan on dört tanesi özellikle dualarıyla öne çıkmaktadır. Aziz Kur’an’da Hz. Muhammed asv’ın dualarından ise hiç bahsedilmez, sadece onun ne şekilde dua etmesi gerektiği ‘ / söyle’ emriyle kendisine bildirilmektedir.’’1
Kur’ân-ı Hâkim’de ismen zikredilen peygamberler şunlardır:
1- Hz. Adem (a.s.) 2- Hz İdris (a.s.) 3- Hz Nuh (a.s.) 4- Hz Hud (a.s.) 5- Hz Salih (a.s.) 6- Hz İbrahim (a.s.) 7- Hz Lut (a.s.) 8- Hz İsmail (a.s.) 9- Hz İshak (a.s.) 10- Hz Yakub (a.s.) 11- Hz Yusuf (a.s.) 12- Hz Eyyub (a.s.) 13- Hz Şuayb (a.s.) 14- Hz Musa (a.s.) 15- Hz Harun (a.s.) 16- Hz Davud (a.s.) 17- Hz Süleyman (a.s.) 18- Hz İlyas (a.s.) 19- Hz Elyesa (a.s.) 20- Hz Zülkifl (a.s.) 21- Hz Yunus (a.s.) 22- Hz Zekeriyya (a.s.) 23- Hz Yahya (a.s.) 24- Hz İsa (a.s.) 25- Hz. Muhammed (a.s.).
A.Erkan FURKANOĞLU
Selam ,dua ve muhabbetlerimle…
Manisa 24.06.2022
YORUMLAR