Âlemlere rahmetsin sen ey Hz. Muhammed.
Seni hakkıyla anlatmaktan aciz kalır beşeriyet.
Güzel olan Hz. Allah’ın güzel elçisi,
Allah’ın bizlere örnek kulu ve seçilmiş Nebi’si.
Hz. Ali ile ev halkı gibi en yakını ve akrabaları rivayet ediyor.
Örnek ahlak rehberini tanımamız için ayrıntılarla vasfediyor.
Enes b.Mâlik,Berâ b.Âzib,İbn Abbâs bunlara katılıyor,
Sahabeden O’nu (sav) iyi tanıyanlar tasvire devam ediyor.
Hz. Hasan(ra) rivayet ediyor en güzel atanın vasıflarını.
İyi bilen dayısı Hind bin Ebi Hâle anatıyor Rahmet Nebi’isini.
Rasulullah as yaratılış itibariyle heybetli ve ihtişamlıydı.
Tanıyan sıradan bir olmadığını anlar, etkisinde kalırdı.
Gözlerde ve gönüllerde mânevî bir büyüklüğü vardı.
Kalp gözü açık olan hemen anlar,güven duymaya başlardı.
Yüzü on dördündeki Ay’ın parlaklığı gibi parlardı.
Nurundan ona her bakan göz ve gönül hisse kapardı.
Heybetli ve haşmetli bir yapıdaydı.
Diğer herkesten ayrılır farkını ortaya koyardı.
Orta boyludan biraz uzun; çok uzun inceden kısaydı.
Özenilen, uyumlu bir beden bütünlüğüne vardı.
Rasulullah tertemiz, latif ve zarif bir insandı,
Dolunay gibi parlak yüzü nurlu ve aydınlıktı.
Ne şişman ne de zayıf bir insandı.
Ahenkli ve muhabbet uyandıran bir görünüme sahipti.
Saçları ne kıvırcık ne de tam dümdüzdü.
İkisinin arasında gayet güzel ve nur çehresine yakışırdı.
Ak alnı geniş ve pek güzeldi,
Kaşları hilal gibi uzun ve belirgindi.
Sakal-ı şerifleri fıtri düzgünlükte sık ve gürdü.
Dişleri temiz, sıralı inci dizisi gibi parlardı.
Mübarek vücutları ne çok kıllı ne tamamen kılsızdı.
Göğsünden göbeğine ip gibi uzanan ince kılları vardı.
Kollarında ve göğsünün üstünde tabii olarak kıllıydı
Kıl olmayan yerlerde bedenleri nur gibi parlardı.
Göbekli, yağlı, şişman, hantal biri değildi.
Atletik yapısı belirgin, göğsü ve karnı aynı hizada idi.
Pehlivan yapılı, omuz arası ve göğsü genişti.
Kemikleri iri, bedeni dayanıklı ve kuvvetliydi.
Bilekleri uzun, el ayaları genişçe idi.
El ve ayakları kalınca, parmakları zarif şekildeydi.
Ayakları düztaban değildi ve pürüzsüzdü.
Yolda yürüyüşü hep ihtişamlı haldeydi.
Adımlarını uzun atar, seri şekilde yürürdü
Sükuneti bozmaz, acele de etmezdi.
Ahenkli ve hızlı bir yürüyüşü vardı.
Vakar ve heybetini her zaman üzerinde taşırdı.
Öne eğimli, yokuş aşağı gibi yürürdü.
Ayaklarını sürüklemez, toz ve ses çıkarmazdı.
Yürürken genellikle yere ve önüne bakardı.
Biri seslenince bütün bedeniyle ona yönelirdi.
Yürürken ayaklarını yerden kaldırırlardı.
Yürüyüşünde dahi tembellik asla yer bulamazdı.
Ashabıyla yürürken de çok mütevazıydı.
Biriyle karşılaşınca önce O(sav) selam verirdi.
Genellikle gözlerini kısar, yere bakarak yürürdü.
Topraktan yaratılış tefekkürünü zihninde canlandırırdı.
Yere bakışı göğe bakışından daha çoktu.
O’nda kusur bulunacak bir nakısa da yoktu.
Yüzünün rengi kırmızıya çalan nurani beyazdı.
Kaş,göz,kirpik muntazam; gözünün akı ak,siyahı tam siyahtı.
Saçında, sakalında çok az beyaz kıl vardı.
Elleri yumuşacıktı; tenleri gül gibi kokardı.
Kıyafetler içinde en çok gömleği severdi.
Kol uçları bileklerine kadar gelsin isterdi.
Giyinişinde hep sade, temiz ve mütevazıydi.
Elbiselerinin bakım ve dikişini kendisi hallederdi.
Kelimelerin en latif, veciz olanını seçerdi.
Kapsayıcı konuşur, net anlaşılacak şekilde ifade ederdi.
Konuşurken sadece doğruyu delil getirirdi.
Her zaman hakikati eğip bükmeden dillendirirdi.
Hileden medet uman biri olmamıştı.
Hiç kimseyi kandırmaya çalışmamıştı.
Kaş göz oyunlarına asla meyletmezdi.
Hakikat neyse onu cesaretle ifade ederdi.
Yemek yerken hiç bir yere yaslanmazdı.
Bir kul gibi yer, bir kul gibi bağdaş kurardı.
Zemzem suyunu ayakta içerlerdi.
Genellikle içeceği oturarak yudumlar, arasında hamdederdi.
Ümmetinin dertleriyle dertlenir, yükü çok ağırdı
Sırtında İnsanlığa rahmet olmanın manevi yükünü taşırdı.
Sohbetine katılan O’ (sav)ndan feyiz alırdı.
Muhabbet,ilim,hikmet bulunduğu yerde çağlardı.
Anlaşılır şekilde tane tane konuşurdu.
Kelimeler ağzından inci gibi dökülürdü.
Uzaktan bakınca heybetiyle saygı uyandırırdı.
Tanıyınca sevgisi insanın içini ısıtırdı.
Rasulullah (sav)hikmetli az ve öz konuşurdu.
Genelde düşünceli olan ’Hüzün Peygamber’iydi.
Hz.Muhammed(as)sözü gereksiz yere uzatmazdı.
Yanlış veya eksik anlaşılacak kadar kısacık da tutmazdı.
Nasihat ettiğinde ciddi durur, kederlenirdi.
Karşı çıkıldığında yüz çevirir, orayı terk ederdi.
Ashabıyla konuşarak rahatlar, stres atardı.
Önemli veya anlaşılmayanı üçer kez tekrarlardı.
Hiçbir yiyecek ve içeceği kötülemezdi,
Sirke bile ikram edilse kabul eder, överek yerdi.
Tebessüm ederek güler, yüzü hep güleçti.
Kahkaha atmaz, kimseyi rahatsız etmezdi.
Hz.Hüseyin, Rasulullah as’ın ev halini merak etti.
Hz.Ali’den sorup öğrenince ayrıntısıyla bize nakletti.
Rasulullah (as) evdeki vaktini üçe ayırır,
Allah’a kulluk, aileye velilik ve kendine taksim ederdi.
Kendine ayırdığı vaktin birazında istirahat ederdi.
Zamanının çoğunun İslam’a ve müminlere vakfederdi.
Ümmetinden hiçbir şeyi saklamazdı,
Nas olmayan konularda istişareden ayrılmazdı.
Takva ve fazilet sahiplerine çok zaman ayırırdı.
Onlar vasıtasıyla herkes için eğitimi yaygınlaştırırdı.
Bireysel sorular ve talepler de ortaya konsa,
Toplum için genel çözümler çıkarırdı ortaya.
Huzuruna ilim ve hikmete muhtaç gelenlerdi.
Hayra yol gösterici olur,rehberlik seviyesine ererlerdi.
Her topluluğun seçkinine özel ilgi gösterirdi.
O’nu başlarına sorumlu, başkan tayin ederdi.
Güzel olan her şeyi beğenir,destek verirdi.
Kötü olana tepki gösterir, hoşnutsuzluğunu hissettirirdi.
Tutarsız davranışlar asla sergilemezdi.
Bütün işleri uyumlu, ideal bir duruşa sahipti.
Başkalarının hukukunu da çok yönlü düşünürdü.
İbadette bile eziyet çekmelerine engel olurdu.
Her duruma karşı hazır ve tedbirliydi.
Zorluklardan yılmaz, pratik çözümler üretirdi,
Rasulullah (as)ın uyuması,uyanması zikir ileydi
Her an rabbinin huzurunda ihsan bilincindeydi.
Bir mecliste boş olan yere oturuverirdi,
İnsanlar konuşurken başköşeye geçmez,aralarına girmezdi.
İnsanlara öyle samimi,candan davranırdı ki
Herkes O’nun yanında kendini en değerli hissederdi.
İnsanların durumlarını sorar,öğrenirdi.
Kimin ihtiyacı, derdi varsa bizzat veya ashabıyla çözerdi.
İsteyeni boş çevirmeyi uygun görmezdi.
İmkan varsa verir,yoksa tatlı dille gönderirdi.
İnsanların en cömert,tatlı dilli,güzel ahlaklısıydı.
Herkes tarafından saygı duyulan halkın babasıydı.
İnsanlar arasında hak ayrımı yapmazdı.
Tarağın dişleri gibi hepsini eşit görürdü.
O’ndan her an ilim,haya,hikmet öğrenilirdi.
Huzurunda edepsizlik edilmez,ses yükseltilmezdi.
Yanında kimsenin mahremiyeti konuşulmazdı.
Bunu kat’i yasaklamış, herkesi sakındırmıştı.
Üstünlükte sadece takva belirleyiciydi.
Yanındaki üstünler takvada önde gelenlerdi.
Yaşça büyük olanlara çokça saygı duyardı.
Bereket vesilesi sayar,ihsanda bulunurlardı.
Küçükleri sever,merhamet gösterirdi.
Onlarla selamlaşır,oynar,arkadaşlık ederdi.
Rasulullah,dost ve arkadaşlarına candan öte candı.
Görmeden inanan bizlere’Kardeşlerim’diye hitabı vardı.
Yumuşak huylu,alçak gönüllü biriydi.
Katı kalpli,kaba ve kusur bulucu asla değildi.
Suratını asıp, bağırıp çağırmazdı.
Beklentisi olanı hayal kırıklığına uğratmazdı.
Hoşlanmadığı şeyleri görmezden gelirdi.
İyi,güzel,hayırlıyı beğenir,över,yayılmasını isterdi.
Hiç kimseyi kötülemez,kınamaz,ayıplamazdı.
Gizli bir günahın açıklanmasından sakındırırdı.
Faydalı olacağını kanaatindeyse konuşurdu.
Ashabı kemali edeple dinler, istifade ederdi.
Hanımlara karşı son derece kibar ve nazikti.
Aile fertlerine de hep şefkatle muamele ederdi.
Çocuklarını öper, okşar, koklar severdi.
Merhamet etmeyenin,merhamet görmeyeceğini bildirirdi.
Haya timsali,yumuşak huylu biriydi.
Bunlar bulunduğu her yeri güzelleştir derdi.
Cihad hariç hiç kimseye O(sav) vurmamıştı.
Kadın,çocuk,köleye O(sav) hiç el kaldırmamıştı.
Bir şeyi seçme konusunda serbest bırakılsaydı.
Günah olmadıkça kolaydan yana tercih kullanırdı.
Günahtan,kötü ve yanlıştan uzak dururdu.
Ümmetinden bunu ister,kendisi de örnek olurdu.
Güvenilir,korkusuz,insanların en kararlısıydı.
Ay’ı, Güneş’i eline verseler davasından dönmezdi.
İnsanları baskından uyaran komutan gibiydi.
Ateşten pervane böceklerini koruyan adamın misaliydi.
İnsanları cehennem konusunda uyarandı.
Cennete teşvik eden müjdeci peygamberdi.
Nübüvvet binasının ikmal taşıydı.
Bereket getiren yağmur gibi faydalıydı.
Herkes için iyiliği, hayrı isterdi.
İnsanlar inanmıyor diye kendini yiyip bitirirdi.
O, susunca ihtiyaç duyanlar söz alırdı.
Huzurunda malayani ve ağız dalaşı olmazdı.
İnsanlarla yer, içer, güler, ağlardı.
Kul gibi yaşar, şaşırır, yorulur, üzülürdü.
Kendisini hiç kimseden üstün görmezdi.
Vahiy almak dışında sizden farkım yok derdi.
Bedevilerin kabalıklarına çokça maruz kalırdı,
Yine de sabreder, üstün örneklikle onları eğitirdi.
Muhtaç ve garibanlara öncelik verirdi.
Onların ihtiyacını gidermeden rahat edemezdi.
Güler yüzlü, çok tatlı sözlü idi.
Kimseye kötü ve kaba söz söylemezdi.
Düşmanları bile O’na emanetlerini bırakırdı.
Güven ve sadakatte insanlığın en zirve noktasıydı.
Gençliğinde bile Erdemliler Birliğine katılmıştı.
İyiliği yayma, kötülükten sakındırmaya hep çalışmıştı.
Herkese iyilikle muamele ederdi.
Hayırlı insan nasıl olur yaşayarak gösterirdi
İnsanların en güvenilir olanıydı.
Peygamber olmadan da çok seviliyordu.
Kendi şahsı için intikam almazdı.
Allah için olunca hiçbir şey O’nu durduramazdı.
Zenginliği, saltanatı kendisi istemezdi.
Kul peygamber olmayı tercih ederdi.
Vahiy almadan önce de O, el Emin’di.
Herkesçe beğenilen güvenilir kişiydi.
A.Erkan FURKAN
30.03.2021
YORUMLAR