Kimlerin kulluğunu daha güzel yapacağına ve imtihanlarını en güzel halde vereceğine bizim de şahit olmamız için, Rabbimiz Allah tarafından bizlere ikram edilen ömür sermayemizin, hayat ile ölüm arasındaki serüveninde sınırlı ve süreli olan gençlik dönemi bir bakıma en değerli varlığımızdır.
Mülk (bütün kâinat ve hükümranlığı) elinde bulunan (O, Allah) mübarek ve yüceler yücesidir. O(Allah), her şeye Kâdir (ve Muktedir olan)dır.
O, (İslam’a ve insanlığa uygun davranış, ahlâk ve anlayışta) amel bakımından hanginizin daha iyi (daha iyi, güzel, daha verimli ve daha hayırlı) olacağını denemek (ve herkese hak ettiği karşılığı vermek) için, (dünyada yaşatıp) ölümü ve (ahirete kaldırıp sonsuz) hayatı yaratmıştır. O (Allah) mutlak üstün /galip olan ve eşsiz bağışlayandır. (Mülk Suresi 1- 2)
Dünyadaki sonlu ve sınırlı ömrümüz/gençliğimiz çağlayan gibi akıp giderken bu hazineyi ihmal ve israf etmeden en güzel şekilde değerlendirmek yapabileceğimiz en akıllı ve en hayırlı iş olur.
İsraf kötü, haram ve yanlıştır; İsrafın en kötüsü de gençlikle ömür sermayesini değerlendirmeyerek israftır. (Helal ve temiz nimetlerden ölçülü)Yiyin, için(giyin) fakat israf etmeyin! Çünkü Allah israf edenleri asla sevmez. Diye buyurur tüm nimetlerin sahibi ve bizlere ikram eden Rabbül alemin.
Geçip gidecek gençlik dönemimizi ve kalan ömrümüzü en güzel şekilde değerlendirmek için, Allah'a inanıp güvenerek aynı zamanda rahmetini talep ederek iyilik, güzellik ve hayırların neşvü nema bulmasını sağlamamız gerekir.
İyiliğin hayata hâkim olması yolunda önce biz samimi fedakarlıkla, gayretle çalışıp tüm sorumluluklarımızı ifa ettikten sonra bu bilinci topluma yayarak tevekkülle teslimiyet içinde olmalıyız.
Bütün çalışma ve gayretlerimizin hayırlarla sonuçlanması için ümitvar olup Rabbimizin rahmetine ve bereketine güvenle neticelere rıza göstermeliyiz.
Sorumluluklarımızı yerine getirirken bize düşenler arasında hakikatin rehberliğinde aklımızla kalbimizi, çabamızla teslimiyeti ,gayretimizle tevekkülü, madde ile manayı ,beden ile ruhu dengede tutarak her işimizi en güzel şekilde yapmalıyız.
Hayatta ve her şeyde değişim, gelişim sürerken insanın durağan olması veya geri gitmesi de çok büyük bir kayıp olur.
Allah Rasulü Hz.Muhammed (asv):
‘’İki günü eşit olan zarardadır.’’
Bu sözü dünya ve ahiretle ilgili her türlü faydalı işler konusunda sürekli gelişmeyi, iyileşmeyi, tekamüle ulaşma gayretinde olmayı ilke edinmek şeklinde anlamalıyız.
Asra, tarihe, zamana, çağa, ant olsun ki ! Şüphesiz ki insanlar kayıpta, ziyanda, hüsrandadır; Sâdece Allah'a gereği gibi inanıp güvenenler, hayırlı ve insanlığa faydalı işler yapanlar, hakkı hâkim kılmaya gayret edenler ve sabırla direnenler hariç herkes hüsrandadır. Asr Suresi 1-3
"Bu günü düşün! Dün geçti, yarın var mı?
Gençliğe de güvenme her ölen ihtiyar mı?
Ömür üç gündür: Dün, bugün ve yarın. Dün geçti. Yarının, gelip gelmeyeceği belli değil. Geriye kalan: bugünü değerlendirmek.
Dün geçti ve artık geri getirilmesi imkânsız.
Yarın belli değil, yarın neler olacağını da bilmiyoruz, belki de yarın bizim için yoktur ve tüm sermayemiz bugündür.
En mühimi bugünü değerlendirmektir.
Bugün fırsattır, imkândır, hazinedir…
Bugün ile geçmiş telafi etmek mümkün olabilir.
Bugün, geleceği ihya, inşa ve ıslah etmek için fırsattır…
Selam, dua ve muhabbetlerimle…
A.Erkan FURKANOĞLU
21.12.2023 / 03.04
Güzelyurt/Lefke /Kıbrıs
YORUMLAR