Reklam
Reklam
Allah Hepimizi Cennete Davet Ediyor !
Erkan Furkanoğlu

Erkan Furkanoğlu

Allah Hepimizi Cennete Davet Ediyor !

04 Şubat 2022 - 16:40

Yüce Allah, kullarını barış,huzur ve esenlik yurdu olan cennetine çağırmakta ve bu çağrıya uyarak ilâhî lütuf ve rahmete nâil olmak isteyen herkesi  en ve tek dosdoğru yol olan İslam’a iletmektedir. 
Yüce Rabbimizin, Yûnus Suresi 25. Ayetiyle hepimizi çağırıp davet ettiğine icabet eden, uzaklardaki mümine bir ablamızın hidayet  hikayesini hisse çıkarıp motive olalım diye alıntılıyorum: 

On yedi milyonluk Hollanda’nın bir milyona yakın  nüfusuyla en kalabalık yeri ve başkenti olan Amsterdam’da bir cami imamı, her Cuma günü on yaşındaki oğluyla şehrin sokaklarında dolaşır, İslam’a dair kaleme aldığı küçük dergiyi dağıtır, insanları İslam’a davet edermiş. Yine bir Cuma günü rahatsız olduğundan oğluna; 

- ‘Bu hafta tebliğ için çıkmayalım!’ der. 
Bir insanın hidayetine vesile olmanın ne büyük bir devlet olduğunun hazzını defalarca yaşayan çocuk, babasına yalnız çıkma noktasında ısrar eder. Şiddetli yağışın da olduğu soğuk bir kış günü İmam, oğlunun ısrarına dayanamaz ve; 
- ‘Peki!’ der, ve onu gönderir. 

Çocuk Amsterdam sokaklarında dolaşır ve her gördüğü kişiye o dergiyi takdim eder ve onlara;
- ‘Allah, seni cennetine davet ediyor!’ der. 
Fakat hava soğuk olduğu için sokaklarda pek kimseler yoktur. En son elinde tek bir dergi kalır, verecek birilerini arar, bulamaz. Sonunda bir kapıya gelir ve defaatle zili çalar, lakin kimse kapıyı açmaz. Tam dönerken yaşlı bir kadın açar kapıyı. Kadın, karşısında bir çocuk görünce ona;
- ‘Niçin geldin!’ diye sorar. 
Soğuktan üşümüş çocuk; 
- ‘Allah, seni cennetine davet ediyor. Kur’an’a iman etmeye, sonra da ondaki buyrukları yaşamaya davet ediyor, gelir misin?’ der. 
Çocuk kitapçığı verir ve geri eve döner. 
Ertesi cuma, namazdan sonra babası murad ve mutad olduğu üzere cemaate vaaz,nasihat eder. Ardından soru-cevap faslı başlar. Salonun arka taraflarında oturan kadınlardan biri ayağa kalkar ve şunları söyler;

,- ‘Ben önceki haftaya kadar Hristiyan’dım, eşimi kaybettim, çocuklarım da yok, hayatta birinci derece tek bir yakınım olmadığından, aylardır kimse kapımı açmadı. Yapayalnızdım. Yalnızlıktan tarifi imkansız bir krize girmiştim. Herkesin benden nefret ettiğini, topluma yük olduğumu düşünüyordum. Çünkü Batı’da emekli bir vatandaş topluma yük kabul edilir. ‘Ölse de devletin yükü hafiflese’ diye düşünenler vardır. Lakin siz müslümanlar, insanlar yaşlanınca onlara hizmet etmeyi ibadet kabul edersiniz!’ 

Yaşlı kadın gözyaşı içinde geçen hafta; evin yatak odasına çıktığını, tavana ip bağladığını, ipin halkasını boynuna geçirdiğin, tam ayağını sehpaya vurup, intihar edecekken zil çaldığını duygulu bir şekilde anlatır. Kendi kendine;

- ‘Benim kapımı kim çalar ki?’ deyip biraz beklediğini, sonra tekrar intihara teşebbüs etmek istediğini; ama zilin ısrarlı bir şekilde çalınınca, ipi boynundan çıkarıp kapıya yöneldiğini, karşısında duran çocuğun ona;

- ‘Ben, Kuran-ı Kerim’in ve Hz. Muhammed’in öğrencisiyim, Allah seni Cenneti’ne davet ediyor!’ deyince sarsıldığını, çocuğun kendisine verdiği kitapçığı alıp okuduğunu ve Müslüman olduğunu anlatır. Camideki bütün cemaat ağlaşmaktadır. Kadın sözlerini şu ifadelerle tamamlar!       

- ‘Bana şu anda dünyada en mutlu insan kimdir, diye sorsalar tereddüt etmeden, kendimi gösteririm. Bundan sonraki ömrümü benim gibi zavallıların kurtuluşuna adadım. Ben de o çocuk gibi hayatımın geri kalan bölümünde Amsterdam sokaklarında dolaşacak ve insanlara, 
- ‘Allah, sizi cennetine davet ediyor, diyeceğim!’ der...
Küresel bir kaos ve buhran içindeki insanlık,bir anlam ve amaç arayışında.
İnsanların ruhunda dinmeyen bir açlık var,insan fıtratındaki inanma ve  Allah’ın aşkın gücüne teslim olma ihtiyacı her geçen gün kendisini daha fazla hissettirmektedir.
Allah Rasûlü (as), bir hayra vesile olan ve hidayete çağrıda bulunanı  Yüce Allah katında büyük bir mükafatın beklediğini müjdelemektedir:
“Kim hidayete çağrıda bulunursa, kendisine tabi olanların sevapları kadar ona sevap verilecek ve tabi olanların sevaplarından da hiçbir şey eksilmeyecektir. Kim de dalalete davet ederse, kendisine tabi olanların günahları kadar günah ona verilecek ve tabi olanların günahlarından da hiçbir şey eksilmeyecektir.” (İbn Mâce, Sünnet 14)
Allah Rasûlü (as), Hayber’de muharebenin en kritik anlarında Hz. Ali’yi yanına çağırarak ona sancağı vermiş ve sonrasında çok önemli bir tavsiyede bulunmuştur:
“Ey Ali, sen şimdi Hayberlilere iyice yaklaşıncaya kadar sükûnetle ilerle. Sonra onları İslâm’a davet et ve üzerlerine vâcip olan İslâmî esâsları onlara haber ver. Allah’a yemin ederim ki, senin irşadınla Allah’ın bir tek kişiye hidâyet vermesi, senin kırmızı develere sahip olmandan” (Buhari, Megâzî 39) -bir başka vesileyle ifade buyurdukları gibi- “üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha kıymetli ve daha hayırlıdır!” (Hudarî, Nûru’l-Yakîn, s. 255)
Bunlar da gösteriyor ki, Allah Rasûlü (as)’ın işaret buyurduğu gibi, gönlünü Allah’ın rızasını kazanma ufkuna yöneltmiş bir mü’min sadece kendi kurtuluşu değil, adanmış bir ruhla bütün bir insanlığın kurtuluşu için çalışmayı kendisine vazgeçilmez büyük bir fazilet ve mesûliyet bilecektir.
Selam,dua ve muhabbetlerimle
04/02/2022 Yunus Emre/Manisa

YORUMLAR

  • 1 Yorum