Zihnimin çarkları arasında sızlayan
ateşin böğürtüsü , dağların eteklerinde bir son bahar akşamı can veren
çiçeklerin gözlerinden süzülen ırmağın kanlı gömleğini iliklerken , aç ve susuz
bir barınağın bir nefesi koklayan çabası arasında ve içinden çıkılmaz bir ayazın ortasında
çırpınırken ‘’ Evvel Allah..! ezel
Allah..! ben bir Memlük..! Mülk sahibi Allah’’ diyen gönlümün son
çırpınışları ve içimde derin bir korku
,ağır bir hüzün , çetin bir pişmanlık ve tarifsiz sabır .
Ancak Yol belli değil , can belli
değil her taraf sis ,perdeler karanlık ,
uslanmaz bir gaflet . Ellerden akan nefsin kirli sözleri ve yüzlerden akan zulmün pişkin
gülüşmeleri. Ancak her şeye rağmen dur dedi. Varma, koşma ve girme . Dur kal
yerinde . Bakma sağına, soluna imtihan bu
her şey olabilir berinde .
Belki bu senin de cebinde , elinde
,dilinde yada gözlerinde . Sakın ha … Sakın..! Yani çamaşırlar kirli ve
temizler kırışık. Biliyorum dedi. Zihnin çok karışık. Durdu. Unutma dedi .neyi
dedim.’’ Gafletin gözü Kördür’’ dedi.
Uyanmak mı..? aslında çok yorgundum
uyumak istiyordum . Belki de ebede kadar. Döndü ‘’Yazıklar olsun sana ‘’dedi.
Aldırmadan çok yorgunum dedim.’’ Yazıklar olsun ‘’dedi. Evet biliyordum .
Yorgundum ancak uyuyamıyordum. Durdu ve öylece baktı bana .’’Şimdi sana basireti
getireceğim belki o seni ikna eder’’
dedi.
Bir an gözleri cıvıl cıvıl , zeki ve
uyanık gibi duran bir tül belirdi. Sanırım Basiretin ta kendisi idi. Baktı bana
acılı gözlerle sanırım oda ‘’ Yazıklar olsun sana ‘’deyip gidecekti bana. ‘’Ne
yaksın sen’’ , ‘’Ne bu hal’’ ‘’bu gaflette ne buldun da bu kadar uyanmak
istemiyorsun merak ettim ‘’dedi. Durdum bir bilsem …ah bir bilsem demek
geliyordu dillerime . Bıraksa dökülecekti sözlerime . ‘’Çok yorgunum uyumak
istiyorum ‘’dedim.
Derin bir iç çekti . Sanki bir Hiç
çekti. ‘’ Ben Kendimi Allaha Bıraktım Yağmur gibi Bulut gibi Kuş gibi’’ . ‘’Marifet işte tamda budur .taşlara bakan
gözlerin çiçekleri görmesidir.’’ Sen nereye bakıyorsun bir öğrenebilir miyim
dedi bana .
O kadar keskin duygular içinde
eriyordum ki bir mumun erimesinden daha hızlı ve bir kum saatinin bitmesinden
daha anlık. Ancak çok güzel sözlerdi bunlar . Gönül yuvamın nikabını araladı
bir anda ancak yine de uyumak istiyordum. Ve uyudum. ‘’ Yazıklar olsun Sana
‘’dedi ve gitti.
Vakitler geçerken .takvim yapağı bir
sonraki günü kovalarken , günün doğumunu bile göremediğim bir enkazın altında
düşüncelerim çılgınca bir tufana dönüşüyordu. Gün, gece içinde bulunduğum sarsıntı nasıl bir bilmece
bilemiyordum.
Yakınlardan bir ses geliyordu. Gel mi
diyordu. Anlayamadım. Yoksa geliyorum mu dedi. Bekledim ve sadece baktım ama
nereye . Sanki bir değil birkaç kişi yaklaşıyordu.
Duydum’’ Senin İlacının Sende
Olduğunu Bilmiyorsun ‘’ mu dedi. Bir ses daha‘’ Nefistir Seni Yolda Koyan
,Yolda kalır nefse Uyan’’. Bir ses daha ‘’Ömür bahçesinin gülü solmadan ,Ecel saati gelip dolmadan
,Gaflet Uykusundan Uyan gözlerim’’ dedi.
Yüreğim kan yeri gibi çağlarken ,
gafletin tutkulu ve sarhoş içkisinin lezzeti ciğerlerime işlerken Gözlerimin
kapaklarını artık kaldıramıyordum. Yorgundum sanki yolcuydum.
Sesler yaklaşıyordu yanımda gibiydi . Nefesleri
hissediliyordu. Göremiyordum . Bir nefeslik canı taşımaya devam ederken birkaç
kişi , andı bir arkama biri önüme bir sağıma diğeri soluma geçti. Kokrtum.
Hepsi Cevval gibiydi .hepsi bir şan gibiydi. Bir ağızdan ‘’İdrak kulağından gaflet pamuğunu çıkarmalısın ki,
ölülerin nasihatini duyabilesin’’ dediler
Ve uyandım. Kör gözlerin dostu gafletten ahir için post olmaz . Hadi gel Birlikte
uyanalım.
YORUMLAR