Acı çok acı bir gün...
Bugün size küçük gelin Kader ‘in hikâyesini yazacağım. Kader 15 yaşında okuldan alındı. Kendinden yaşça büyük biriyle evlendirildi. Bir köyde topraktan yapılmış bir göz odada yaşadı. Bir gün şehre taşınır anneme komşu olurum düşüncesiyle çeyizini hiç kullanmadı. Bir tanıdığının evinde bir odada depoladı tüm çeyizini.
Buralarda gelinlere yün yatak ,yorgan verilir bir de kırmızı kurdele bağlanır. Beş yıl boyunca bu kurdeleyi hiç açmadı.
Ah Kader’im bu süreçte iki kez anne oldu. İki kız çocuğu oldu. Biri 3 diğeri 2 yaşında...
Bunları yazarken boğazım düğüm düğüm...
Ah yavrum , hiç bahar görmeyen küçük gelin Kader’im.
Yüreğim yanıyor durduramıyorum göz yaşlarımı...
Ne mi oldu Kader’e?
12 Kasım günü üçüncü doğumunu yaparken hayatını kaybetti bahtsız Kader... Oğluyla beraber gömdüler Kader’i ...
22 yaşındaydı, bu kadar kısa zamanda çocukluğunu gençliğini yaşayacağı yerde, yaşıtları okullarda okurken, kendisi doğumda hayatını kaybetti. Ve bu kısacık hayatta hiç gün yüzü görmedi.
Hayat hiç adil davranmadı güzeller güzeli Kader’e...
Gelenek mi, töre mi ne derseniz deyin.
Hangi nedenle yapılmış olursa olsun çocuk yaşta evlilik demek; eğitimden, çalışma yaşamından, evliliği ve sahip olmak istediği çocuk sayısı konusunda özgürce karar vermekten, insan haklarını kullanılmasından yoksun kalması demektir. Ekonomik bağımsızlığın olmaması, cinsiyete dayalı ayrımcılığa ve şiddetin her türüne katlanmak zorunda kalınması, ülkenin kalkınmasına hiç katkının olamaması demektir.
Bu kısır döngüyü kırmak için; kanunlar arasındaki yaşla ilgili uyumsuzluk giderilerek,18 yaşa kadar herkesin çocuk olduğu kabul edilmeli ve yasalar etkin olarak uygulanmalıdır. Aynı zamanda evlilik yaşı 18 yaşın doldurulması olarak kabul edilmelidir.
Yeter artık! Bu geleneklere bu törelere bir son verilsin Kaderler ölmesin artık...
Seni koruyamadık Kader'im.
Nurlar içinde uyu yavrum,çok üzgünüm çok...
YORUMLAR