Bazı insanlar sabahları burç yorumlarına bakar, hayatlarının gidişatını birkaç cümlelik yazılarda ararlar. "Bugün şanslı mıyım?", "Aşk kapımı çalacak mı?" diye umut ederler. Ancak, mesele burçlar değil. Gerçek hayat, o birkaç satırlık tahminlerden çok daha karmaşık ve acımasız. Senin geleceğini belirleyen, doğduğun evin penceresinden gördüğün manzara; burcun değil, sınıfın.
Düşünsene, bir çocuk daha beş yaşında özel okulun kapısından içeri adım atıyor, en iyi öğretmenlerle, en kaliteli kaynaklarla eğitim alıyor. Sınavlara giriyor, hiçbir maddi kaygı duymadan en iyi üniversitelerde eğitimine devam ediyor. Diğer tarafta, senin gibi bir çocuk, daha ilkokul sıralarında aile bütçesine katkıda bulunmak için çalışmak zorunda. Okula gitse bile derslerden çok geçim derdini düşünüyor. Eşit mi bu iki çocuğun geleceği?
İşin dramatik yanı şu ki; kimse bir burçtan dolayı zengin ya da fakir olmuyor. Kimse Koç burcu olduğu için daha iyi eğitim alamıyor, Terazi burcu olduğu için iş bulamıyor. Doğduğun sınıf, hayatının her alanında seni şekillendiriyor. Belki sen de bu sınıfsal adaletsizliklerin farkındasın, belki bunu her gün iliklerine kadar yaşıyorsun. Oysa etrafında insanlar, sanki bu dünyada herkes eşitmiş gibi burçlardan, şanstan, şöhretten bahsediyor.
Hayatını değiştirmek için bir astroloğun kapısını çalmak yerine, sınıf farklarını gör, mücadele et. Çünkü senin yolunu tıkayan gezegenlerin konumu değil, toplumsal düzenin çarkları.
Evladım, burçların sana vaat edebileceği hiçbir şey yok. Gerçeklerle yüzleşmek zorundasın: Hayatını doğduğun sınıf belirliyor. Eğer bu çarkın dişlileri seni ezmeye çalışıyorsa, mücadele et. Çünkü mesele burçlar değil, sınıfın acımasız gerçekleri.
Bilal YILMAZ
YORUMLAR