Reklam
Reklam

Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan'dan TBMM'ye Soru Önergesi: "Nazım Babaoğlu'nun Akıbeti Aydınlatılmalı"

Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, gazeteci Nazım Babaoğlu’nun kayboluşuyla ilgili Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) yazılı soru önergesi sundu. Öcalan, 1990’lı yıllarda yaşanan faili meçhul cinayetler ve zorla kaybedilmelerle ilgili devletin sorumluluğunu hatırlatarak, Nazım Babaoğlu’nun akıbetinin açıklığa kavuşturulması gerektiğini vurguladı.

Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan'dan TBMM'ye Soru Önergesi: "Nazım Babaoğlu'nun Akıbeti Aydınlatılmalı"

Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, gazeteci Nazım Babaoğlu’nun kayboluşuyla ilgili Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) yazılı soru önergesi sundu. Öcalan, 1990’lı yıllarda yaşanan faili meçhul cinayetler ve zorla kaybedilmelerle ilgili devletin sorumluluğunu hatırlatarak, Nazım Babaoğlu’nun akıbetinin açıklığa kavuşturulması gerektiğini vurguladı.

Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan'dan TBMM'ye Soru Önergesi:
12 Mart 2025 - 11:13
Reklam

"31 Yıldır Akıbeti Belirsiz"

Özgür Gündem gazetesi Urfa muhabiri Nazım Babaoğlu’nun, 12 Mart 1994’te haber takibi için gittiği Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde kaçırıldığı ve gözaltına alındığı iddia ediliyor. O tarihten bu yana kendisinden haber alınamazken, ailesi ve insan hakları örgütleri Babaoğlu’nun akıbetinin ortaya çıkarılması için yıllardır mücadele veriyor.

Ömer Öcalan, soru önergesinde İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün elinde Babaoğlu’na dair herhangi bir bilgi olup olmadığını sorguladı. Ayrıca, bugüne kadar yürütülen soruşturmalar kapsamında hangi adımların atıldığını ve devlet arşivlerinde Babaoğlu’nun kayboluşuna dair kayıt olup olmadığını sordu.

"BM Sözleşmesine Taraf Olunmalı"

Öcalan, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’in (BM) "Herkesin Zorla Kaybedilmeye Karşı Korunmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme"ye neden taraf olmadığını da gündeme getirdi. Hükümetin bu sözleşmeye taraf olmayı düşünüp düşünmediğini sorarak, zorla kaybedilmelerle ilgili hakikat ve araştırma komisyonlarının kurulması gerektiğini belirtti.

AYM'nin Kararı ve Savcılığın Açtığı Soruşturma Tartışmalı

Önerge metninde Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Babaoğlu’nun nüfus kayıt incelemesine dayanarak yaşadığı yönünde karar vermesi de eleştirildi. Ayrıca, 2021 yılında kayıp olan gazeteci hakkında "örgüt üyeliği" iddiasıyla soruşturma açıldığı hatırlatılarak, bu soruşturmanın hangi delillere dayandığı soruldu.

Öcalan, kayıp vakalarına ilişkin adil ve etkin bir yargılama sürecinin işletilip işletilmediğini sorgularken, devletin geçmişteki ağır insan hakları ihlallerini aydınlatmasının bugün yaşanan hak ihlallerinin önüne geçeceğini ifade etti.

"İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlarda Zamanaşımı Olmaz"

Öcalan, insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı uygulanmasının doğru bir yaklaşım olup olmadığını da gündeme getirdi. 1990’lı yıllarda işlenen suçlarla ilgili soruşturmaların zamanaşımına uğrama riski taşımasının gerekçelerini sorgulayarak, mağdurların ailelerinin "gerçeği bilme hakkı"nın hukuki karşılığının ne olduğunu sordu.

Önergenin ardından hükümetin nasıl bir yanıt vereceği ve Nazım Babaoğlu’nun akıbetine dair yeni bir gelişme olup olmayacağı merakla bekleniyor.




Soru önergesinin tam metni;

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet YILMAZ tarafından Anayasanın 98 ve İç Tüzüğün 96. ve 99. Maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 12.03.2025

Ömer ÖCALAN

Şanlıurfa Milletvekili

Çağdaş ve demokratik devletler, her türlü faaliyetini hukuk çerçevesinde yürütmeli ve insan yaşamı üzerindeki hukuk dışı baskı ve tehditleri ortadan kaldırmaya yönelik güvencelerde bulunmalıdır.

İktidar ve adli makamlar, hukuk ve adalet sistemine ilişkin yürütülen değerlendirmeleri ve tahribata ilişkin tartışmaları yakından takip etmektedir. İktidarın; son yıllarda “demokratikleşme” adı altında devam eden mevzuat reformları, anayasa tartışmaları, askeri vesayetin kaldırılması yönündeki girişimleri, illegal yapılarla hesaplaşma adımları ya da “işkenceye sıfır tolerans” gibi siyasi söylemleri bilinmektedir. 

Barolar ve avukatlar; devlet erkini elinde tutan her kurum/kişi; insan hakları konusunda, derin bir sessizlik içerisinde olduğunu ileri sürmektedir. İktidarlar değişse de insan hakları sorunu uzun yıllardan beri ülke gündemini işgal etmektedir. En ciddi sorunlardan birisi işkence ve kötü muamele olurken diğeri de ağır insan hakları ihlallerinden sayılan yurttaş kayıplarıdır. 

Demokratik kitle örgütleri ve kamuoyu 1990’lı yıllarda özellikle Kürt yurttaşlara karşı gerçekleştirilen ağır insan haklarını, yargısız infazları ve kayıpları; Susurluk, Yüksekova Çetesi, JİTEM ve Özel Kuvvetler Komutanlığı gibi devlet dışı illegal yapılar tarafından uygulandığını öne sürmektedir. Bu döneme ilişkin gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için Cumartesi Anneleri, 1995 yılından beri Galatasaray Meydanı’nda her hafta oturma eylemi gerçekleştirdiği tüm kesimlerce bilinmektedir. 

Hukuk dışı yöntemler ile insan haklarının çiğnediği bu dönemin varlığını, devlet yetkileri ve aydınlar kabul etmektedir. Devletin; hukuk dışına çıktığı vurgusu, özgürlük karşıtı tutumları, insan hakları örgütlerinin raporlarına ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) kararlarına yansımıştır.

Hukukun üstünlüğü, demokratik değerler ve insan hakları ancak özgür bir medya ortamında korunabilir. Basın ve ifade özgürlüğü de demokratik bir toplumun önemli süreçlerindendir. Özgür bir medya ortamı, vatandaşların bilgiye erişimini sağlar, yöneticilerin hesap verebilirliğini artırır ve kamuoyunun sağlıklı bir şekilde demokratikleşmesine katkıda bulunur. 

Özgür Gündem gazetesi Urfa muhabiri Nazım Babaoğlu’nun, haber takibi için gittiği Urfa’nın Siverek ilçesinde 12 Mart 1994’te kaçırıldığına ve gözaltına alındığı yönelik ve sonrasında kaybedildiğine ilişkin iddialar uzun yıllardır gündemindeki yerini korumaktadır.

Temel sorun alanlarına ilişkin meselenin demokrasi ile ilişkine dikkat çekmek ve devletin sorumluluklarını hatırlatmak somut ve olgusal gerekliliktir. 

Devlet ve iktidar, BM’nin “Herkesin Zorla Kaybedilmeye Karşı Korunmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme”sine taraf olmalıdır.  Taraf olmak için gerekli çalışmalar yapılmalı, zorla kaybetmelerle ilgili hakikat ve araştırma komisyonları kurulmalı, kayıp yakınları için hakikat ve yas tutma hakkı başta olmak üzere onarıcı adalet mekanizmaları oluşturulmalı ve açılan davalarda adil bir yargılama süreci işletilmelidir. 

Aydınlatılamamış siyasi cinayetler, yargısız infazlar ve kayıplar; demokrasilerde hukukun üstünlüğü ilkesine zarar vermektedir.  

Barış ve Demokratik Topluma hizmet etme yollarından biri; toplumsal barışı ve adaleti sağlamaktır. Yurttaşların kayıplarının akıbetini ve nerede olduklarını tespit ederek kamuoyuyla paylaşmak ve kayıp yakınlarının acısını bir nebze de olsa hafifletecek bir adalet mekanizması kurmayı gerektirmektedir. 

Geçmişte devletin neden olduğu ağır insan hakkı ihlallerinin ortaya çıkarılması, günümüzde halen yaşanmakta olan insan hakkı ihlallerinin durdurulmasını yolunu açacaktır. 

Bu bağlamda;

1.Özgür Gündem gazetesi Urfa muhabiri Nazım Babaoğlu’na ne olduğuna ve nerede olduğuna ilişkin Bakanlığın bilgisi var mıdır? 

2.12 Mart 1994’ten günümüze bir yurttaşın bulunmamasının gerekçesi nedir? Bakanlığın bugüne kadar bulunması yönünde girişimi olmuş mudur? 

3.Nazım Babaoğlu nerede, kimler tarafından gözaltına alındı? Babaoğlu, öldüyse veya öldürüldüyse mezarı nerede? 

4.Urfa Emniyeti ve Siverek ilçe Emniyet arşivlerinde Nazım Babaoğlu’nun kaybedildiğine veya gömüldüğüne ilişkin bilgi var mıdır? 

5.Kayıp vakalarını aydınlatamayan İçişleri Bakanlığı, bakanlar ve sorumlular hakkında soruşturma başlatılacak mıdır?

6.Birleşmiş Milletler (BM) Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmeye neden taraf olunmamaktadır? Sözleşmeye taraf olunması konusunda Bakanlığın çalışması veya planlaması var mıdır? 

7.Hukuk devletinde kamu gücüne sahip kişi ve kurumların insan kaçırma vakalarına karışması söz konusu mudur?

8.Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Babaoğlu’nun nüfus kayıt incelemesine dayanarak yaşadığını öne sürmesi ve yaşam hakkı ihlalinin olmadığına karar vermesi doğru mudur? 

9.2021 tarihinde ‘örgüt üyeliği’ ile ilgili soruşturma açılan 31 yıldır kayıp olan Nazım Babaoğlu hakkında Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı hangi delilleri nerede ve nasıl toplamıştır? 

10.Ailesinin yaptığı başvurular üzerine etkin ve çözüm odaklı çalışma yapılmış mıdır? 

11.Urfa’da 1993’te JİTEM için çalıştığı ileri sürülen Aydın Sevinç’in, 2011 yılında Erzurum Cezaevi’nden Urfa Barosu’na gönderdiği iddia edilen faks ve içerik Bakanlıkça doğrulanmış mıdır?

12.1990’lı yıllarda işlenen suçlarla ilgili insan hakkı ihlali bulunduğu soruşturmaların büyük bir kısmının zamanaşımına uğramasının ya da uğrama riskiyle karşı karşıya bırakılmasının gerekçesi nedir? 

13.Ölüm ve kaybolma halinde mağdurun akıbetiyle ilgili ailenin gerçeği bilme hakkı ve bu hakkın zaman aşımına tabi olarak değerlendirilmesinin uluslararası hukukta ve iç hukuktaki karşılığı nedir?

14.İnsanlığa karşı işlenen suçların failleri için zamanaşımı uygulaması doğru bir uygulama mıdır?

YORUMLAR

  • 0 Yorum