Hicri Yeni Yıl
.
Bugün 3 Ağustos Çarşamba... Hem Ağustos ayının hem de Muharrem ayının ilk
günlerini idrak ediyoruz. Hicri yeni bir yılın başlangıcındayız.
Yaşadığımız şu zaman dilimlerinin ve önümüzdeki ayların; ülkemiz, İslam
alemi ve tüm insanlık için huzur, barış ve hayırlar getirmesini temenni
ediyorum.
Cenâb-ı Allah, yeni başlangıçlara ve derlenip toparlanmamıza vesile
kılsın inşallah.
Mazlumların gözyaşının dinmesi, yeryüzü üzerinde akan kanın durması ise en
büyük temennimizdir.
ÖSYM Skandalı
Değerleri arkadaşlar, dünya genelinde yaşanan hadiselere değindikten
sonra iç meselelerimize temas edecektim fakat dün akşam meydana gelen
gelişmeler endişelerimizde ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koydu.
Tabir-i caizse "tuz koktu." derler; hakikaten tuz koktu!
ÖSYM kapsamında KPSS sınavları yeni bir skandala sahne oldu. Artık adına
ne derseniz deyin; çalındı mı, verildi mi, belli kesimlere torpil mi geçildi...
Ne yapıldıysa yapıldı maalesef, yine burada bir hile gündeme geldi.
İktidar, bu konuda da sınıfta kaldı! Yüz binlerce gencimizin umudu
çalındı, hayalleri yıkıldı.
Önce ÖSYM iddiaları reddetti, iktidara yakın olanlar da reddettiler ancak
sonra gerçekler ortaya çıkınca, Cumhurbaşkanı tarafından gece yarısı bir
görevden alma gerçekleştirildi.
Aslında bu önemli bir adım, bunu kabul ediyorum; ancak içinde
bulunduğumuz şartların vehametini anlamak bakımından önemli. Yoksa bir kişiyi
görevden almak, başka bir takım tayinleri yeniden yapmak hiçbir mana ifade
etmiyor!
Bu iktidar, bütün icraatleriyle çürümüş olduğunu ortaya koyuyor; bunun da
tek çözümü var: Artık bu iktidarın ömrü bitti, ilk seçimde bu iktidar mutlaka
gidecek!
Yerlerine ülkeyi düzgün yönetecek, rayına oturtacak bir anlayış gelecek,
Saadet anlayışı gelecek..
Dünya Genelinde Tırmanan Gerilim
Muhterem arkadaşlar; basın toplantımızda ilk olarak, dünyanın farklı
bölgelerinde yaşanan ve maalesef her gün bunlara bir yenisi eklenen gerilim ve
çatışma alanlarına değinmek istiyorum.
İslam coğrafyaları başta olmak üzere, çok uzun bir süredir yeryüzü
üzerinde akan kan hiç dinmiyor.
Yüz binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarcası yaralandı ve yine bir
o kadar insan da evlerini, vatanlarını terk etmek zorunda kaldı.
Emperyalist planlar, siyonist hayaller, paraya ve kana doymak bilmeyen bir
avuç insan yüzünden!
Şimdi yine Pasifik üzerinde, Tayvan sınırında Çin ve ABD, Balkanlar'da da
Kosova ve Sırbıstan hattında bir gerilim var... Yine aynı bilindik senaryolarla
karşı karşıyayız.
Bu yolun sonu belli, bu yol çıkmaz sokak! Bölge ülkelerimiz başta olmak
üzere, dünya genelindeki tüm ülkeler artık bu senaryolara figüran olmayı çok
açık bir şekilde reddetmelidirler!
Bugün bir kez daha ve en yüksek sesle şu ilkeleri hatırlama ve hatırlatma
zamanıdır:
Savaş değil, barış! Çatışma değil, diyalog! Çifte standart
değil, adalet!
Üstünlük değil, eşitlik! Sömürü değil, iş birliği! Baskı ve tahakküm değil,
insan hakları, hürriyet ve demokrasi!
Provokasyonlara Gelinmemeli
Değerli arkadaşlar, kıymetli vatandaşlarımız;
Dünyanın sürüklendiği bu çatışma geriliminden en çok etkilenen ve de
etkilenecek ülkelerin başında ise ülkemiz gelmektedir.
Sadece jeolojik ve topografik olarak değil, her anlamda fay hatları
üzerinde bulunan bir coğrafyada yaşıyoruz.
Tarihi ve kültürel bağlarımız, siyasi iddialarımız bakımından da Türkiye,
herhangi bir ülke değildir.
Bu açıdan çok dikkatli olmalı ve her şeyden önemlisi birlik ve
beraberliğimizi muhafaza etmeliyiz.
Son günlerde hem içeride hem de dışarıda, her haliyle "provokasyon
kokan" eylemlere muhatap oluyoruz.
Bu provokasyonlara kesinlikle gelmemeli, başta siyasiler olmak üzere
toplumsal kutuplaşmaya zemin oluşturacak her türlü söylem ve eylemden uzak
durulmalıdır.
Herkes geçmişte yaşanan acı hadiselerden ders çıkarmalı ve yeni acılara
sebebiyet vermemek için hassas davranmalıdır.
KHK Mağdurlarının Tüm Haklarını Eksiksiz İade Edeceğiz
Değerli arkadaşlar, birlik ve beraberliğimiz açısından hassasiyet
göstermemiz gereken en öncelikli mefhum ise adalettir!
Adalet yara almışsa, diğer hiçbir şeyin tedavisi mümkün olmaz...
Evet cari açık mühim, bütçe açığı, rezerv açığı ve dış ticaret açığı önemli;
fakat adalet zaafiyeti başka hiçbir şeye benzemez!
Hukuk rafa kaldırılmışsa, tedavülde olan diğer şeylerin hiçbir faydası ve
kıymeti yoktur!
KHK meselesi hepimizin malumu; Toplumsal vicdanı zedeleyen ve 6 yıldır
kanayan bir yara..
Defalarca dile getirdik, iktidarı defalarca uyardık. Fakat iktidarda bulunanlar
hatalarını telafi etmek yerine, ne yazık ki ısrarla yeni yanlışlar yapıyor.
Uzun uzadıya teknik ayrıntılar girmeyecek; şöyle olmuştu, şimdi de böyle
oldu diye açıklama yapmayacağım.
Zaten KHK mağdurlarının feryâdı Arş-ı Alâ'ya ulaştı; sadece sağır taklidi
yapanlar duymuyor...
Şimdi de geçici bir maddeyle, bir günde 6 binden fazla insanın işini,
ekmeğini elinden aldılar.
"Unutmayın ki, Sonsuz İktidar
Yoktur..."
Hem de sorgusuz, sualsiz; savunma için verdikleri 1 haftanın dolmasını
dahi beklemeden! En fazla İçişleri Bakanlığı'ndan olmak üzere, birçok kurumdan
6 binden fazla insanı ihraç ettiler!
Hangi hakla, hangi vicdanla, hangi değer yargısıyla ve hangi hukuk
kaidelerine göre? Sadece ama sadece "ben yaptım oldu", "ben şu
an iktidardayım, gözünün üstünde kaşın var, ben seni beğenmiyorum." mantığıyla
yapılıyor tüm bunlar!
Aliya İzzetbegoviç'in şu sözleriyle, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, iktidarda
bulunanlara bir kez daha sesleniyorum:
"Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir
ve herkes, er veya geç, önce milletin ve nihayet Allah'ın önünde hesap
verecektir!"
Evet sonsuz iktidar yoktur ve herkes yaptığının hesabını
belki bu dünyada fakat muhakkak ahirette mutlaka verecektir! Özellikle inançlı
olduklarını iddia eden kesimlere bunu söylemeyi görev addediyorum. Biz isteriz ki, siz bu yanlışlarınızdan,
zulümlerinizden vazgeçin; bu vebalden kurtulun.
Fakat yanlışınızda ısrar etmeye kararlıysanız; bilin ki biz
de KHK mağduriyetlerine son vermeye ve bu adaletsizliklere dur demeye
kararlıyız. Onları gün gelecek biz görevlerine iade edeceğiz, u boynumuzun
borcudur. İktidarımızda, hakkı gasp edilenlerin tüm haklarını eksiksiz
kendilerine iade edeceğiz!
Değişimin
ve Yeni Bir Başlangıcın Şafağındayız
Değerli arkadaşlar, kıymetli vatandaşlarımız;
Hakkı gasp edilenler derken, sadece KHK mağdurlarını değil;
haksızlığa, hukuksuzluğa ve adeletsizliğe maruz kalan milyonlarca insanımızın
tamamını kastediyorum.
İnsanların yıllarca çalışıp gününü doldurduğu halde emekli
olamaması bir hak gaspıdır! İktidarımız döneminde EYT'liler haklarını alacaktır!
Gençlerimizin yıllarca dirsek çürüttükten sonra, bir
başkasının torpili var diye önlerine geçmesi adaletsizliktir!
Saadet Partisi iktidarında; işe alımlar ehliyet ve liyakat
esasına göre yapılacaktır!
Bir insanın sabahtan akşama kadar çalışıp da açlık ve
yoksulluk sınırında bir hayata mahkum edilmesi vicdansızlıktır!
Biz, milyonlarca insanımızın alın terinin hakkını eksiksiz
alacağı bir düzeni mutlaka inşa edeceğiz.
Bugüne kadar bir gecenin bitip de sabahın olmadığı hiç
görülmemiştir. Vatandaşlarımız müsterih olsun; değişimin ve yeni bir
başlangıcın şafağındayız!
Açlık Sınırı 7 Bin Liraya
Dayandı, Yoksulluk Sınırı ise 22 bin Lirayı Geçti
Muhterem
arkadaşlar; Erdoğan iktidarının milletimize olan yükü her geçen gün
ağırlaşıyor.
4
kişilik bir ailenin açlık sınırı 7 bin liraya dayandı. Yoksulluk sınırı da 22
bin lirayı geçti! Bundan bir sene öncesinde bu rakamlar tahayyül bile
edilemezdi!
Son
1 yılda;
-Ekmek:
%154 -Un: %156 -Yumurta: % 250
-Şeker:
%269 -Benzin: %187
-Kira: %145 arttı.
-Yüksek faiz oranlarından şikayet eden bir sanayiciye;
"Alma abi, alma o zaman." diyen,
-Üretimini devam ettirebilmek için belli başlı ürünleri
tedariğinde bulundurmak zorunda olan sanayicilerimizi "stokçuluk"
yapmakla suçlayan bir Merkez Bankası Başkanımız var, malumunuz.
Stokçulukla, stok bulundurmak aynı şey değil! Ekonomide, bunu
bilmeyen cahildir!
-Hani; "Son 10 gün çıkarıldığında son bir ayda en az
değer kaybeden para biriminin Türk lirası olduğunu" söyleyen kişi...
Ak Parti'nin Ak Parti'yle
Kıyası
Biz
de bu rakamlara son 1 yılı dahil etmediğimizde; Dolar 9.30 liraya, enflasyon %19.25'e,
gram altın da 482 liraya düşüyor.
İktidara
sesleniyoruz; bakın biz, sizin yaptığınız gibi ekonomik krizleri 50-60 yıl
öncesiyle kıyaslamıyoruz. Sizi, yine sizin iktidarınızla kıyaslıyoruz. İşte bir
başka örnek;
Gıda
fiyatlarının ikiye katlanma süresi:
-2003
Ocak-2010 Şubat: 85 ay -2010
Şubat-2017 Kasım: 95 ay
-2017
Kasım: 2021 Ağustos: 46 ay -2021 Ağustos-2022 Temmuz: 12 ay
Kur
Korumalı Mevduat sistemi de ekonomi politikanıza dayanamadı.
18
liradan iki saatte 11 seviyesine indirdiğiniz dolar; bugün yine 18 lira…
Bu uygulama,
sadece varlık transferine aracılık etmekten başka bir işe yaramadı.
İşte
KKM’nin 4 aylık bilançosu; Kur Korumalı Mevduat'ın sadece 4 ayda bütçeye getirdiği
yük 37.2 milyar lira. Dahası, buna Merkez Bankası'nın yaptığı ödemeler dahil
değil.
Bu Kitabı Yenisiyle
Değiştireceğiz
Bahsi
geçen bu 37.2 milyar lira;
-2021
yılında tarıma verilen desteğin %54’ünden fazlasına denk.
-6
aylık faiz harcamasının % 27’si…
-Meclis
Başkanlığı’na sunulan ek bütçede öngörülen giderin %93’ü..
Görünen
o ki Sayın Erdoğan’ın yazarlığını yaptığı bu ekonomi kitabı, aslında
korku-gerilim ve fantastik kurgu türünde kaleme alınmış.
Zira
bu kadar akıl dışı uygulamalara dünyanın hiçbir yerinde rastlanmaz.
Milletimizin
hiçbir derdine derman olmayan, yoksulluğu büyüten ve yaygınlaştıran, hamaset
kalemiyle ele alınmış ve sayfalarında umut veren tek bir cümle dahi olmayan bu
kitabı yenisiyle değiştireceğiz!
Bizim
kitabımızda; milletimizin her bir derdine karşı kapsayıcı çözümler yer alacak.
Tüm Göstergeler Ülkenin
Kötü Gidişatını Gösteriyor
Kıymetli
arkadaşlar; Türkiye hakkında istisna olan birkaç olumlu göstergeyi “dünya bize
gıpta ile bakıyor” diye anlatan iktidar, geri kalan tüm kötü göstergeleri yok
sayıyor.
Ekonomiye
dair tüm verilerde, yoksulluk endeksinde, hukuk ve basın endeksinde; kısacası, ülkenin
durumunu ortaya koyan tüm göstergelerde en kötü ülkeler arasında
gösteriliyoruz.
Fakat
iktidar, bunların hiçbirini görmek ve kabullenmek istemiyor. Bazısını
hakkaniyetsiz, bazısını manipülatif, bazısını ise siyasi olarak tanımlıyor.
Ama
işine gelince de Sn. Erdoğan, kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada; "IMF,
dünyanın büyüme rakamını aşağı yönlü; ülkemizin büyüme rakamını yukarı yönlü
güncellemiştir." diye övünebiliyor.
İktidar
mensuplarına soruyorum; tüm dünyanın kabul ettiği bu göstergelere inanmak
istemiyorsunuz, bunların hiçbirisi sizin için gerçekçi değil.
Peki,
20 yıldır desteğini aldığınız milletin gözündeki umutsuzluk hiç mi umurunuzda
değil?
Sizi
bugünlere getiren vatandaşımızın sesindeki yorgunluk size bir şeyler anlatmıyor
mu?
Ak Parti İktidarı
Gerçeklerle Çarpışa Çarpışa Gidiyor
Türkiye
hakkında olumsuz kanaate sahip ve kötü not veren tüm uluslararası kuruluşlar sizin
için “dış mihrak” oluyor ise;
Aynı
kanaate sahip, hatta bu ağır gerçekliği yaşayan emeklimiz, memurumuz,
kadınlarımız, ve gençlerimize de “iç mihraklar” mı diyeceksiniz?
“Biz
manşetlerle çarpışa çarpışa geldik” diyordunuz. Görüyoruz ki şimdi, gerçeklerle
çarpışa çarpışa gidiyorsunuz!
İnsanımızın
derdini görmezden, duymazdan gelen bu iktidar gidiyor; vatandaşın derdini
önceleyenler olarak biz geliyoruz.
İlk seçimde; tek akıl ve
"ben yaptım, oldu" anlayışı gidecek, istişare ve ortak akıl gelecek!
İsraf ve yolsuzluk bitecek,
üretimi ve istihdamı önceleyen ekonomik anlayış esas alınacak...
Hiçbir vatandaşımız
karamsarlığa ve umutsuzluğa kapılmasın!
Problemlerimizi
her geçen gün derinleştiren bu yanlış anlayış son bulacak, tüm problemlerimiz
hızlıca ve kalıcı bir şekilde çözüme kavuşacak...
Akkuyu Nükleer Santrali
Değerli
arkadaşlar; basın toplantımızın sonunda önemli bir konuya daha değinmek istiyorum.
Enerji
ihtiyacının karşılanmasına yönelik bir çözüm olarak sunulan Akkuyu Nükleer
Santrali bizleri düşündürmeye devam ediyor.
Biz
bu santrali önemsiyoruz, fakat birdenbire zihinleri karıştıran bir şey oldu.
Santrali
Ruslar yapacak, biz Ruslara birtakım ödemeler yapacağız, fakat iktidara kıyak
olsun diye birden Rusya'dan 15 milyar dolar para geldi.
Ne
bu? Bunun mutlaka açığa kavuşturulması gerek.
Ve
maalesef Ruslar, sözleşmeyi feshetmek durumunda kaldı ve Türkiye, burada
tamamen devre dışı kaldı, santralin kontrolü bütünüyle Rusya'ya geçti.
Zaten
öyle anlaşmalar yapmışız ki, nükleer santraller dünya genelinde ucuza enerji
üretirken, biz burada dünya genelinin 2-3 misli bir fiyata enerji alacağız gibi
görünüyor.
Aslında
Türkiye'nin, bugünkü şartlar dikkate alındığında bir değil, 2-3 santrale
ihtiyaç var; ama bu konuda ben iktidarın bir adım attığına şahit olmadım.
Ümitlenmiştim,
3 ayrı yerde 3 ayrı santral inşa edileceği söylenmişti ama sadece 1 tanesi
yürüyor şu anda.
İnşallah
burada da ciddi bir problemle karşı karşıya kalmayız.
Bu
nedenle hükümeti, siyasi pozisyonları bir kenara bırakarak; ülkemiz için çok
önemli olduğuna inandığımız nükleer enerji hususunda daha ciddi adımlar atmaya
davet ediyorum.
Hükümet öncelikle
sözleşmeyle ilgili anlaşmazlıkları ve hukuksuz girişimleri bertaraf etmeli; ve
santralin bir an önce devreye girebilmesi için her türlü adımı atmalıdır.
Vatandaşlarımızın Haklı
Taleplerinin Destekçisi ve Takipçisi Olacağız
Ve son
olarak, ülkemizin çeşitli yerlerinde maalesef enflasyon sebebiyle işçilerimiz
mağdur duruma düşüyor. Bazıları greve gidiyor.
Hemşehrilerim olduğu için
söylüyorum, bunlardan biri de Sivas-Kangal'da bulunan termik santralde greve
giden işçilerimizin durumu. Bana çeşitli vesilelerle ulaştılar, problemlerinin
çözülmesini istiyorlar. İktidarın, bu konuda en kısa zamanda gerekli adımları
en kısa zamanda atmalarını bekliyorum.
Sivas, hakikaten mağdur olan
illerimizden birisi. Ülkemizin 2. en geniş arazisine sahip, 30 bin
kilometrekareye yakın toprak genişliği var. Ama Sivas, tüm bunlara rağmen halen
büyükşehir statüsünü bile kazanamamış bir il, çünkü nüfusundan dolayı..
Sürekli göç veren bir ilin
büyümesi, gelişmesi mümkün değil! Bundan dolayı elbette bazı adımların atılması
memnuniyet vericidir ama yetmez. Mutlaka Sivas'ta nüfusu tutacak olan
yatırımlara öncelik vermek gerekir.
Saadet Partisi olarak, hem bu
termilk santraldeki işçi kardeşlerimizin hem de buna benzer her durumda
vatandaşlarımızın haklı taleplerinin destekçisi ve takipçisi olacağımızın
bilinmesini isterim.
Bu duygu ve düşüncelerle,
basın toplantımıza katılımınız için teşekkür ediyor, sizleri ve ekranları
başında bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımızı muhabbetle selamlıyorum.
YORUMLAR