Reklam
Reklam

Milletvekili Ayan; Özellikle Kürt göçmenlere karşı yürütülen cadı avlarına son vermeye çağırıyoruz

HEDEP Şanlıurfa milletvekili Dilan Kunt Ayan Yaptığı yazılı basın açıklamasında Göçmen sorunlarını masaya yatırarak şunları söyledi.

Milletvekili Ayan; Özellikle Kürt göçmenlere karşı yürütülen cadı avlarına son vermeye çağırıyoruz

HEDEP Şanlıurfa milletvekili Dilan Kunt Ayan Yaptığı yazılı basın açıklamasında Göçmen sorunlarını masaya yatırarak şunları söyledi.

Milletvekili Ayan; Özellikle Kürt göçmenlere karşı yürütülen cadı avlarına son vermeye çağırıyoruz
19 Ekim 2023 - 18:04
Reklam
Reklam

Geri Gönderme Merkezlerine Dair Basın Toplantısı
Değerli Basın Emekçileri,
Türkiye 2011 yılından itibaren Suriyeden gelen zorunlu ve kitlesel göçlerle,dünyada en fazla göçmen barındıran ülke haline gelmiştir. İçişleri Bakanlığı’nın açıkladığı Temmuz 2023 verilerine göre şu anda Türkiye’de 4 milyon 900 bin göçmen bulunmakta, bunun 3 milyon 300 binini ise Suriyeliler oluşturmaktadır.
Türkiye’de adını koymak gereken bir göçmen sorunu var, doğru. Ama bu sorunun sorumlusu göçmenler diyemeyiz. Peki o zaman kimler? Ortadoğu’da kaynak ve topraklarını arttırmak için savaşan devletler vesiyasi menfaatleri, gerçek dışı hülyaları için yanlış politikalar uygulayan Türkiye hükümetidir.
Ancak şu da bir gerçek ki bu iktidar göçmenleri, iç ve dış siyasetin bir nesnesi olarak görmekte ve konjonktüre göre politikalarını değiştirmektedir. Bu süreçte izlenen politikanın, bazı göçmenlere “gönüllü geri dönüş” formlarıimzalatmak, istemeyenlere zorlaimzalatmak veya hukuk dışı yollarla göndermek olduğu anlaşılıyor.
Bizler elbette çeşitli nedenlerle ülkelerini terk etmek zorunda kalmış göçmenlerin, kendi ülkelerinde insanca yaşam koşullarında yaşamasını, topraklarına geri dönmelerini destekliyoruz. Ancak son zamanlarda Geri Gönderme Merkezleri’nde yaşanan vahim vaka ve iddialar, işin aslının genellikle öyle olmadığını gösteriyor.
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre; Türkiye'de neredeyse 30 geri gönderme merkezi bulunuyor. Sayıları giderek artan bu merkezlerin işleyişi, yönetimi ve içeride neler olduğu ise tam bir muamma. Çünkü Geri Gönderme Merkezi denilen yapılar karakol ve hapishane gibi tutulma alanlarından bile daha kapalı, ulaşılamaz ve denetlenemez durumda. Özelllikleseçimlerin öncesi ve sonrasında artan göçmen düşmanlığı ve bazı göçmenlere dönük ayrımcı politikalar bu durumun nedenleridir. Geri Gönderme Merkezlerinde yaşanan hak ihlalleri had safhaya gelmiş halde. Geri Gönderme Merkezleri birer “Gönüllü Geri Dönüşe Zorlama Merkezi”ne dönüşüyor.
Değerli Basın Emekçileri,
GGM’lerin durumuna ve son zamanlarda yaşanan hak ihlallerden bazılarına gelin birlikte bakalım.

  • 2 ay önce İzmir Barosu, Harmandalı Geri Gönderme Merkezi önünde açıklama yaptı. Avukatlar,müvekkilleri ile görüştürülmediklerini, önlerine sürekli engel çıktığını, uzunsüreler bekletildiklerini ve kendilerine bilgi verilmediğini söylediler.
  • Çankırı Geri Gönderme Merkezi’ndeTemmuz ayında yangın çıktı. Göçmenlerin, yaşadıkları kötü koşullardan kurtulmak için yangın çıkardıkları iddiası dile getirildi. Bu doğruysa, ne yaşadılar, bu merkezde ne oldu da göçmenler yangın çıkartmayı göze aldılar?Hala bilmiyoruz.
  • Yine temmuz ayında Azerbeycanlı göçmen Sona Y. İsimli kadın, kendi evinde, ev sahibi olan erkeğin saldırısına uğradığı halde SilivriSelimpaşa Geri Gönderme Merkezi’ne gönderilmiş, burada geçirdiği 10 günü ise avukatı aracılığıyla anlatmıştı. Söyledikleri ise merkezlerdeki tutulma koşullarını gösteriyor:
“Cezaevi yanında saray kalır. Kapasitesinin çok üzerinde yabancı var. Hijyen sıkıntısı var. Üzerinde kan ve lekeler olan çarşaflarda yatmak zorunda kaldık, her yerimizi keneler ısırdı.”
Basına bu şekilde demeç verdiği için Edirne GGM’ye sürülen ve ardından ülkesine “gönüllü geri dönüş” yapan Sona Y.’nin ne kadar gönüllü olduğunu bilmek mümkün değil ama tahmin etmek zor değil. Buna rağmen ne verilen karara ne de iddialara karşı hiçbir işlem yapılmadığını biliyoruz.
Bir diğer husus ise, Geri Gönderme Merkezleri’nde sıkça duyduğumuz, çoğu görünmez ve cezasız hale gelen işkence vakalarıdır. Türkiye cezaevlerinde çokça rastladığımız işkence vakaları, GGM’lerde de giderek artmakta. Geri Gönderme Merkezlerinin de cezaevleri gibi İşkencehaneye dönüştüğünü,ne yazık ki, göstermektedir.
  • 2020 yılında Van KurubaşGeri Gönderme Merkezi’nde İranlı göçmen bir kadının merkezde çalışan güvenlik görevlileri tarafından tecavüze uğradığı ortaya çıkmış, 2 görevliye 15’er yıl hapis cezası verilmişti. Van barosu ve avukatlar bu vakaların ve işkencelerin olduğunu, merkezin denetlenmesi ve faillerin yargılanması gerektiğini ifade etmişti
 
  • Yine Van GGM’de Nisan 2023’te farklı şehirlerde ikamet izinleri bulunmadığı için gözaltına alınıp Van’a gönderilen Türkmenistan vatandaşı 130 kişinin Geri Gönderme Merkezinde yaşanan bir gerilim sonrasında jandarma tarafından feci şekilde dövüldükleri ortaya çıktı. Bildiğimiz kadarıyla yaşan bu vakaların ardından sorumlu ve failler yargılanmadı.
 
Daha geçen hafta ise seçim bölgem olan Urfa’da bizzat takip ettiğim ırkçı, ayrımcı, keyfi bir toplu deport işlemiyle karşı karşıya kaldık. Dışişleri Bakanı ‘nın 4 Ekim’de yaptığı açıklamalar ardından Türkiye’de sığınmacı statüsünde yaşayan pek çok Kürt sığınmacıya “terör bağlantısı şüphesi var” denerek uydurma gerekçelerle gözaltılar yapıldı. Savcılık işlemlerinin ardından serbest bırakılan yaklaşık 36 sığınmacı doğrudan Urfa Geri Gönderme Merkezi’ne gönderildi. Avukatları ve ailelerinin dahi haber alamadığı,görüşemediği sığınmacıların iki gün sonra, haklarında hiçbir karar olmadan sınır dışı edildiğini öğrendik. Bu kişiler hayati tehlikelerinin olduğu, Ezaz şehrinde ÖSO’ya teslim edildiler. Ailelerini arayarak verdikleri bilgiler ise şöyle: “Bize 2 gün boyunca odun ve sopalarla işkence ettiler. Gönüllü Dönüş Formu’nu imzalamamızı istediler, avukat falan yok, gideceksiniz dediler. Battaniye ve yemeği dahi imza karşılığında vereceklerini söylediler, bir kısmımız imzaladığı halde bunu bile vermediler. Bazılarımız reddettiği için saatlerce dövüldü ve bir kişinin eli zorla tutulup imza atıldı.” Bu kan dondurucu iddialar, ne hukukla ne insanlıkla açıklanabilir.
Bundan yalnız birkaç gün sonra ise partimizin açıklamasına katılmak isteyen Avrupa’dan misafir olarak gelmiş 15 genç, benim de aralarında olduğum eylem esnasında ters kelepçeli olarak gözaltına alındı, 3 saat kötü muamele ardından Urfa Geri Gönderme Merkezi’ne gönderildiler. Tüm çabalarımıza rağmen Urfa Geri Gönderme Merkezi’nde muhatap bulamadık, bilgi almamız engellendi.
Hukuk ve insanlık dışı olayların yaşandığı, tecavüz, işkence ve kötü muamele iddialarının olduğu Geri Gönderme Merkezleriyle ilgili hiçbir denetleme ve başvuru mekanizması işlemiyor. Bakanlık ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bu iddiaları araştırmak, halka ve bizlere cevap vermek zorundadır. 2 gün önce gece yarısı Cumhurbaşkanı kararnamesiyle 3 ay önce göreve atanan Göç İdaresi Başkanlığı Yabancılar Genel Müdürü’nün görevden alındığı ResmiGazete’de yayımlandı. Henüz 3 ay önce atanan Genel Müdürün neden ve hangi gerekçeyle görevden alındığını bilmiyoruz. Ancak umuyoruz ki bu karar, yabancı ve göçmenlerin uğradığı hak ihlallerini gidermek, koşullarını iyileştirmek ve denetlemeleri arttırmak amacıyla yapılmıştır. Zira görev atamalarındaki istikrarsızlık var olan sorunların kabul edildiğinin dolaylı kabulüdür.
Buradan bir kez daha, Bakanlığı ve yetkilileri Geri Gönderme Merkezlerindeki insanlık dışı koşulların, çıplak arama ve her tür işkencenin takipçisi olmaya; sınır dışı tehditlerine karşı göçmenlerin adalete ve sağlığa erişim, geri gönderme yasağı olan kişilerin geri gönderilmemesi gibi temel insan haklarını kullanmaları için sorumluluk almaya, özellikle Kürt göçmenlere karşı yürütülen cadı avlarına son vermeye çağırıyoruz.
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum