Polis saldırısı sırasında gömleğinin yırtıldığını ve sabah saatlerinde darp izleriyle morlukları fark ettiğini belirten Tanal, bu izlerin yalnızca fiziksel bir saldırının değil, aynı zamanda hukuk devletine, insan haklarına ve demokrasiye yönelik bir saldırının izleri olduğunu vurguladı.

“Anayasal Haklar Çiğnendi”

Yaşanan polis şiddetinin Anayasa’nın 34. maddesiyle güvence altına alınan “toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı”nın ihlali olduğunu söyleyen Tanal, aynı zamanda ifade özgürlüğünü düzenleyen Anayasa’nın 26. maddesinin de çiğnendiğine dikkat çekti.

Tanal, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nu hatırlatarak, polisin yalnızca orantılı, ölçülü ve hukuka uygun şekilde müdahale etmesi gerektiğini belirtti. Aşırı güç kullanan, hedef gözeterek saldıran personelin açıkça suç işlediğini vurguladı.

“Türkiye Polis Devleti Değildir!”

Mahmut Tanal, görevini hukuka uygun şekilde yapan emniyet mensuplarını ayrı tuttuğunu ancak saldırgan tutum sergileyenleri kınadığını belirterek, bu kişiler hakkında yasal yollara başvuracağını açıkladı.

“Bu saldırılarla sadece şahsıma değil, demokratik haklarını savunan tüm yurttaşlara gözdağı verilmek isteniyor. Ama biz susmayacağız! Çünkü susarsak, hukuk da, demokrasi de, insanlık da susar!” ifadelerini kullanan Tanal, Türkiye’nin bir polis devleti olmadığını ve anayasal haklarını kullanan vatandaşların şiddetle bastırılamayacağını vurguladı.

“Bu saldırı sadece bedenimde değil, hukuk devletinin ruhunda da derin bir yara açmıştır. Bu hukuksuzluğun ve vesayet zihniyetinin peşini asla bırakmayacağım!” diyerek hukuk mücadelesini sürdüreceğini belirtti.

Editör: Bilal Yılmaz