Sunumun kısa özeti
1906'da Mısır'ın Asyut ilinin Muşe köyünde doğan Seyyid Kutub, ilk olarak babasından dini terbiye aldı. Hafız oldu. Daha sonra Dar'ul Ulum fakültesine kayıt yaptıran Kutub kısa sürede Mısır Edebiyatında görünmeye başladı. Şiir ve romanlar yazdı. Bu arada Mısır'ın sosyal yaşamına da duyarsız kalmadı. Sosyal adaletsizlik, fakirlik ve Mısır üzerine kafa yordu. Dönemin batı yanlısı hükümetine karşı muhalif olan Veft partisine üye oldu. 6 yıl öğretmenlik yapan Kutub daha sonraya üniversiteye geçti. Mısır'ın eğitimi üzerine kafa yorduğu için hükümet onu yurt dışına eğitim reformu konusunda fikir edinmek için gönderdi. Hükümetin asıl amacı Kutub'un muhalifliğinden kurtulmaktı.
Amerika'da 2 yıl kalan Kutub, çarpıcı bir şekilde fikir dönüşümü yaşadı. Batının kokuşmuş yaşamını gördü, kendisi de renginden dolayı ırkçı ayrıma uğradı. Batının teknoloji üstünlüğünün yanı sıra toplumsal çöküntüsünü farketti. Hükümetin gönderme gayesi ters tepmişti. Ülkesine geri dönen Seyyid Kutub, artık İslam'ın kurtarıcı yönünü farketmiş ve bu uğurda çalışacak biri haline geldi. Bu arada İhvanı Müslimin cemaatinin dikkatini çeken Kutub, cemaate yaklaşıyordu.
O süreçte gelişen Hür subaylar devrim planlamasına kutub ve ihvandan da destek gelmişti. Amaç Batının kuklası olan zorba kraldan kurtulamaktı. Bu süreçte Mısır milliyetçisi ile islamcı İhvanı Müslimin cemaatiyle ortak noktaya gelmişti. Ancak sonraki süreçte Nasır yöne İhvan'a ihanet etti. Araları açıldı. Kutub ise İhvan'ın saflarına geçti ve resmi olarak üyeliğini ilan etti. İhvanın birimlerinde görevler aldı. Kısa sürede cemaatin gözdesi oldu. Bu defa mücadele nasır rejimi ile olacaktı. 1954 yılında Cemal Abdunnasır'a suikast girişimi bahanesiyle Kutub ve İhvan mensupları tutuklandı. 15 yıl ceza alan Kutub, daha önce başlamış olduğu Fizilal-i Kur'an adlı tefsirini zindanda tamamlamaya devam etti. Fizilal-i Kur'an tefsiri, dönemin ihtiyacına yönelik tevhidi akide ve şeriat şuuru fikriyatını geliştirmeye matuf olarak ortaya çıktı. Büyük bir hayranlıkla okundu ve diğer dillere çevrildi. Türkiyeli müslümanların da çok okuduğu bir tefsir oldu.
10 yılın ardından Irak kralının talebiyle ve hastalığından ötürü 1964 yılında serbest bırakıldı. Zindandan çıktıktan sonra basılan Yoldaki İşaretler kitabı İslami devrim manifestosu olarak algılandı ve yine çok okundu. Nasır zulmüne karşı İslami devrim tahkikatı adı altında 1965 yılında Seyyid Kutub yine tutuklandı. Hatta Yoldaki İşaretler kitabını yanında bulunduran bile tutuklanıyordu. Bu kitap akide konusunu siyasete de yayıyordu. Müslüman ülkelerin yöneticileri İslam şeriatına göre hareket etmeliydi. Yaratan Allah aynı zamanda yöneten olmalıydı. Bu da Kur'an ile mümkündü. Bu ve benzeri fikriyat ile toplumu etkileyen Kutub Nasır rejimini zor durumda bırakıyordu. Bu nedenle yine tutuklandı ve idam kararıyla yargılandı. 29 Ağustos 1966'da idam edildi.
Müslümanlar nezdinde cesur bir şehid olarak yüreklerde taht kurdu. Kitapları daha da çok okundu. Maalesef bazı gruplar ondan esinlenerek tekfirci boyutlara evrildi. Ancak ana hatlarıyla müslümanlar ondan Tevhid akidesi konusunda hassasiyet şuuru aldı. Bu nedenle fizilal tefsirinde israiliyatı hiç kullanmadı. Sahih rivayetlere sadece yer verdi. Daha çok Kuranı merkeze alan bir perspektifle tefsirini yazdı.
YORUMLAR