Öcalan’ın Ortadoğu halklarının barış, huzur, demokrasi ve özgürlük mücadelesine ilham olabilecek düşüncelerine karşı hayata geçirilen bu plan, etkisi bugün de hissedilen birçok sorun ortaya çıkarmıştır.
Öcalan’ın Suriye’den çıkarılmasıyla başlayan bu girişim, bölgesel ve uluslararası güçlerin Ortadoğu’ya yönelik müdahalelerinin bir aracı olarak hayata geçirildi. Hem Türkiye, hem de Ortadoğu halklarına kurulan bu uluslararası tuzakla, Türk ve Kürt halkları karşı karşıya getirilerek bir iç savaşın fitili ateşlenmek istendi. Bölgeyi büyük ve yıllara yayılacak bir savaş ve çatışma alanına çevirmek isteyen bu güçlerin planlarına karşı Öcalan, İmralı’da sergilediği duruş ile hedeflenen bu kirli ve tehlikeli teşebbüsü boşa çıkarmış, emperyalist güçlerin Türkiye halklarının yoluna bıraktığı bu kapandan ancak Demokratik Cumhuriyet ve ortak yaşam ile kurtulabileceğimizin çabasını ortaya koymuştur.
Dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in yıllar sonra “ABD’nin bize Öcalan’ı neden teslim ettiğini anlamadım” beyanı, 9 Ekim’in masa başında, gizli servisler tarafından yürütüldüğünün de açık bir delilidir. Uluslararası ilişkilerde diplomatik teamüller yerine komplovari ilişkilerin esas alındığı bu süreç ağırlaştırılmış tecrit ile devam ettirildi. Öcalan bu süreç ile Türk ve Kürt halklarının karşı karşıya getirilerek bir iç savaşın çıkarılmak istendiği tehlikesini öngörerek İmralı’da ağır tecrit koşullarında Türk ve Kürt halklarının ortak geleceğini ve birlikte yaşamını inşa etme çabasından hiç taviz vermeyerek bu uluslararası plana karşı tarihi bir duruş orta koydu.
Öcalan hem bu plana hem de tecride karşı; farklılıkları esas alan, gücünü buradan alan ve bununla can kayıplarının önüne geçebilmenin yolunu gösterdi. Farklı inanç, ulus ve kültüre sahip kesimlerden oluşan bir demokratik ulus modelinin inşasını gerçekleştirmeye çalıştı. Bu çağrıya tecrit ve şiddetle karşılık verildiği için Kürt sorunu çözümsüzlüğe mahkûm edildi. Bugün yaşadığımız demokrasi sorununun temelinde de devletin bu konudaki çözümsüzlük ısrarı yatmaktadır. Öcalan’a yaklaşım Kürt sorununa ve demokrasiye yaklaşımın da aynası oldu.
Bu uluslararası planın 22’inci yıldönümünde mutlak tecrit devam ettirilmekte; Öcalan’ın ailesi, avukatları ile görüşmesi ve fikirlerini kamuoyu ile paylaşması hukuksuz bir şekilde engellenmektedir. Öcalan şahsında İmralı’da hayata geçirilen tecrit, bugün ülkenin tamamına yayılmakta, toplum nefessiz bırakılmak istenmektedir. İmralı’daki tecrit ile halklar nefessiz bırakılmak istenmektedir. İmralı’daki mutlak tecrit halkların çözüm umuduna karşı bir saldırıdır. Toplumu savunmasız bırakmak ve halkları karşı karşıya getirmek isteyen bu anlayışa karşı toplumu, ortak yaşamı ve Demokratik Cumhuriyeti savunmaya devam edeceğiz.
Halkların Demokratik Partisi
Merkez Yürütme Kurulu
9 Ekim 2020
İmralı’daki mutlak tecrit halkların çözüm umuduna karşı bir saldırıdır!
9 Ekim’deki uluslararası planın üzerinden 22 yıl geçti. 9 Ekim 1998 yılında başlatılan bu plan Öcalan’ın şahsında başta Kürt halkı olmak üzere Ortadoğu halklarının ortak geleceğine dönük yapılan büyük bir müdahalenin de başlangıç tarihidir.
10 Ekim 2020 - 21:20
YORUMLAR