İşte o yazı:
Kıymetli okurlarım, aşağıda okuyacağınız şiir ve hikayesi kıymetli dostum şair Faruk HABİBOĞLU’na ait. Bugün köşemde onu misafir etmek istedim. Gazetede yayımlamak istediğimi söyledim ve sağ olsun müsaade etti. Bilirim günün hangi saati olurda olasun şairler çayı sever. Kahveyi asla reddetmezler. Faruk Bey, çaydan usanmış anlaşılan.. Ya da bahsettiği saatler çaya değil kahveye uygun... Şiirin ikinci bendi vurucu duygularla , belki biraz sitem karışık imalarla örülmüş... Kendi kaleminden aktardığımız hikayesi enteresan.. İyi okumalar , Haftaya görüşmek üzere
İKİ GÖZÜM
Tam bu saatler diyorum
Bir fincan acı kahve
İnce bellide de olsa
Çayı artık sevmiyorum
Sigaramı sorma
Ne çok birikmiş yüreğim
Gözlerim parçalı bulutlu
Bakışlarım kaçak
Başka bir şey demeyeceğim
Budur son sözüm
Kendine iyi bak iki gözüm
Kendine iyi bak...
Faruk HABİBOĞLU
18/02/2019 Gebze
HİKAYE-İ ŞİİR
Her insan yalnız doğarve yalnız ölür. Bu iki hal arasında avutur kendini. Karşımıza çıkarlar. Kimi dost olur , kimi düşman. Hısım, akraba, arkadaş olur.Muhabbet duyarız kimine yahutiçimizi hınçla, kinle doldurur bazıları. Bigane kaldıklarımız da olur elbet. Lakin muhabbetin bir mertebe üstü aşk makamı. Apansız, zamansız, nedensiz severiz birini. Hatta düşünmeden, hesaplamadan bazen de istemeden. Aşk olur adı, Veysel’in diliyle sevda olur.
Ümit Yaşara’a sormuşlar , “Aşk nedir üstat ?”
- Ben olmaktan çıkıp O olmaktır.
- Siz O oldunuz mu?
- Evet ama O hiç ben olmadı...
Trajik değil mi? Öyle işte, aşk destanlarının çoğu karşılıksız ya da kavuşmasız hikayeler örgüsü.
Kara sevda da denir. Her neyse , girift bir mesele...
Ve sırdır aşk bazen de. BEşir olup gizlersin Nihal’i yüreğinin kuytusunda ve ölür gidersin vuslâtsız...
Ama belki de aşkı kutsal kılan bu gizemdir. Ayan eylemeye gerek var mıdır? O bilmese dahi !...
İçin yanar, varsın yansın!
Kalbin kanar, kanasın!
Ruhun donar, isterse buz kessin!
Hasılı benim hikaye-i şiirim bir sırr-ı aşktır...
Gazete Gebze
YORUMLAR