Memleket gezileri kapsamında Muş’a gelen Yapıcıoğlu, esnaf ziyareti ve halk buluşmalarının ardından basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya geldi.
Yapıcıoğlu, ekonomik krizden ahlak krizine, Suriye meselesinden Yunanistan’a, asgari ücretten sağlık çalışanların taleplerine ilişkin iç ve dış gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Son birkaç hafta içinde basına ve sosyal medyaya yansıyan görüntüleri hatırlatan Yapıcıoğlu, “Ekonomik krizin yaşandığı şu son süreçte özellikle son birkaç haftadır basına ve sosyal medyaya yansıyan bazı görüntüler, bazı olumsuz haberler, aynı zamanda memleketin bir de ahlak krizi yaşamaya başladığını gözler önüne serdi. Sözüm ona özgürlük kılıfı adı altında alenen ulu orta parklarda, bahçelerde, kamuya açık yerlerde sergilenen hayasızca hareketler, işin vahametini ortaya koyuyor. Sadece haz peşinde koşan, geleceğe dair hiçbir kaygısı olmayan, başı boş bir nesil yetiştirerek, bütün bir toplum, gençlikten başlamak suretiyle ifsad edilmek isteniyor.” dedi.
“Eğitim sistemi yeniden gözden geçirilmeli”
Eğitim sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Yapıcıoğlu, “Mutlaka bu hayasızlıkların, çirkefliklerin, çirkinliklerin önüne geçilmeli. Caddeler ve parklar, tabiri caizse insan söylemeye haya ediyor ulu orta çiftleşme yerleri değildir. Bütün bu gördüğümüz olumsuz manzaralar, aynı zamanda şunu da gündeme getiriyor. Nasıl bir eğitim sistemimiz var? Önümüzdeki cuma günü okullar kapanacak. Okulların kapanışı yaklaşırken, farklı yerlerde mezuniyet törenleriyle de yine eğitim sistemimiz bir kez daha gündeme geldi. Bütün olarak bu toplumsal çözülmenin önüne geçebilmek için mutlaka eğitim sisteminin elden geçirilmesi gerekiyor. Batı’dan ithal hukuk ve eğitim sistemi yerine, bizim kendi sitemizi inşa etmemiz, kendi özümüze uygun, tarihimize, örfümüze, inancımıza, geleneğimize uygun bir sistem inşa etmemiz gerekir. Batı taklitçisi bu eğitim modeli memlekete bir şey kazandırmamıştır. Mutlaka bu eğitim sistemini de yeniden gözden geçirilmesi, bundan vazgeçilmesi, inancımıza, kültürümüze, örfümüze, tarihimize, genlerimize uygun bir eğitim sistemini hayata geçirmemiz gerekiyor. Ve müfredata da mutlaka adap ve edep dersleri konulmalıdır. Belki eğitimin isminden başlamak suretiyle. Talim ve terbiyeyi bıraktık,eğitim ve öğretim dedik. Eğip bükerek gençleri bir şekille sokmaya çalıştık. Gençler ne bize benziyor ne de doğrusu bütün yönleriyle o benzemeye çalıştıkları Batı’ya benziyorlar. Sadece haz ve hız peşinde koşan bir nesil geliyor. Bu, toplumun geleceği için bir felakettir.” ifadesini kullandı.
“Sorunlardan bir tanesi de ülkenin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz”
Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik darboğaza da değinen Yapıcıoğlu, şunları kaydetti:
“Uzun bir süredir memleketi dolaşıyoruz. Sorunlardan bir tanesi de ülkenin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz ya da isterseniz buna ekonomik kriz diyelim. Uzun süredir çok anormal bir fiyat artışı var. Özellikle temel tüketim maddeleri ve konut başta olmak üzere insanların hayatını devam ettirebilmesi için zorunlu olarak ihtiyaç duyduğu hemen her şeyin astronomik olarak fiyatları artıyor. Adeta fiyatlar geometrik bir şekilde katlanarak gidiyor. Bu anormal fiyat artışları, özellikle dar gelirlileri, başta emekliler, asgari ücretliler ya da geçimini sağlamaya yetmeyen sabit geliri olanlar muzdarip ve gerçekten geçimlerini sağlama noktasında büyük bir zorluk yaşıyorlar. Bu da ayan beyan ortada. Görülen o ki bu fiyat atışları bir müddet daha devam edecek. Çünkü açıklanan tüketici fiyat artışı ile üretici enflasyonu arasında halen geniş bir makas var. Bu şu demektir: bir müddet sonra şu andaki girdi fiyatları sabit kalsa bile, üretici enflasyonu yavaş yavaş tüketici enflasyonuna yansımaya devam edecek.” diye konuştu.
“Vatandaşın gelir seviyesini yükseltin”
Ekonomi noktasında hükümette çağrıda bulunan Yapıcıoğlu, “Daha önce de hükümete çağrıda bulunduk. Bir kez daha çağırıda bulunuyoruz. Siz fiyat artışlarını durduramıyorsanız, enflasyonun önüne geçemiyorsanız, o zaman yapmanız gereken bir şey var: vatandaşın gelir seviyesini mutlaka yükseltmeniz gerekir. Herkesin kendi geçimine yetebilecek kadar bir gelire sahip olması için gerekli tedbirler alınmalı. Haziran ayının sonunda emekli maaşlarına yapılacak olan zamlar hesaplanırken, mutlaka geçim şartları göz önünde bulundurulmalı. Öteden beri yapmış olduğumuz bir teklif var. Mecliste grubu bulunan bütün partilere, hatta bütün milletvekillerine çağrımız şudur: asgari ücret şu anda açlık sınırının altında. Bunun en temel nedenlerinden bir tanesi de asgari ücretin tarifi ve tanımıdır. Asgari ücretin tanımında işçinin bakmakla yükümlü olduğu aile fertleri yoktur. Sadece işçinin asgari düzeyde ihtiyaçlarına yetecek ücret. Fakat asgari ücretle çalışan insanların çok önemli bir kısmı aynı zamanda bir aile geçindiriyorlar. Bunun da unutulmaması gerekir.” şeklinde konuştu.
“TOKİ 81 ilde mutlaka bir an önce sosyal konutlar yapmalı”
Konut yetersizliği ve kira fiyatlarına da değinen Yapıcıoğlu, konutların bir kısmının yabancılara satıldığının altını çizdi.
Yapıcıoğlu sözlerinin devamında, “Son bir iki yıl içerisinde hem konut fiyatları hem kiralar çok anormal derecede arttı. Geçtiğimiz günlerde meclisten bir kanun çıktı. Kira artışları yüzde 25 ile sınırlandırıldı. Eğer yeterli konut arzı sağlanamazsa, ihtiyaç kadar konut üretilip arz edilemezse, bu sorunun üstesinden kanunlarla ya da benzer tedbirlerle gelmek mümkün olmayacaktır. Şu anda vatandaşın ihtiyaç duyduğu kadar konut yoktur. Buna rağmen bu konutların bir kısmı yabancılara satılmaktadır. TL'nin değerinin çok ciddi bir şekilde düşmüş olması nedeniyle dışarıdan gelen insanlara çok ucuz gibi gelen fiyatlar, bizim vatandaşımıza çok yüksek gelmektedir ve konut satın almak zaten dar gelirler için artık bir hayal olmuştur. Konut alamayan insanlar sokakta kalamayacağına göre, kiralık daire bulacaklardır. Ama yeterince daire ve konut olmadığı için kiralar da durdurulamıyor maalesef. Bunun için bazı önerilerimiz olmuştur. Diyoruz ki, eğer siz gerçekten hem kira hem de konut fiyatları ile ilgili bir önlem almak istiyorsanız, bunu durdurmak istiyorsanız, yapmanız gereken birkaç işlem var. Hükümet bir açıklama yaptı hazineye ait arsaların uygun koşullarda konut üretimi için ihtiyaç sahiplerine tahsis projeleri. Bu bir an önce hayata geçirilmelidir. Bizim bir çağrımız var, TOKİ devreye girip, 81 ilde mutlaka bir an önce dar gelirli vatandaşa konut yapma konusunda harekette geçmelidir. Bir şey daha söylüyoruz, şu an konut fiyatlarının çok yüksek olmasının nedenlerinden bir tanesi de yeterince arsa üretimi yoktur. Sınırlı imar alanları vardır. O arsaları ellerinde bulunduranlar, belki 'bugünün ekonomik şartlarında her şeyin fiyatı artı bunun fiyatı neden artmasın' diyerek onlar da fiyatları katladılar. Özellikle büyükşehirlerde maliyetin yarısından fazlası arsadır. Bu da çok ciddi bir şekilde fiyatları etkilemektedir.”
“Sağlık çalışanlarının taleplerini karşılayacak iyileştirmeler yapılmalıdır”
Sağlık çalışanların sorun ve taleplerine ilişkin hükümete seslenen Yapıcıoğlu, taleplerin neredeyse tamamının haklı talepler olduğunu ifade ederek şu çağrıda bulundu:
“Sorunlardan bir tanesi de sağlık çalışanlarının kendi özlük hakları ve çalışma şartları nedeniyle ortaya koydukları tepkilerdir. Dönem dönem işi yavaşlatma ya da durdurma eylemleri yapıyorlar. Bazı talepleri var. Bu taleplerin neredeyse tamamı haklı taleplerdir. Şu anda da hükümetin gündeminde sağlıkla ilgili bazı kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik yapma vardır. Bu kanun teklifi mecliste sunulmuştur. Ancak yapılması düşünülen teklif, sağlık çalışanlarının talebi karşılamaya yetmiyor. Hükümete çağrımız, mutlaka sağlık çalışanlarımızın -başta hekimler olmak üzere- taleplerini karşılayacak ve yurt dışına göçlerini engelleyecek düzeyde bir iyileştirme yapılmalıdır.”
“Yapılması gereken Suriye’deki savaşın bitirilmesidir”
Suriye için yapılması gerekenin savaşı bitirmek ve huzuru sağlamak olduğunu dile getiren Yapıcıoğlu, “2011 yılının mart ayından beri Suriye'de bir iç savaş, bir iç karışıklık var. 10 yılı aştı Suriye'deki insanların yarısından fazlası ülke içinde yer değiştirdi ya da yurt dışına kaçmak zorunda kaldı. Aşağı yukarı nüfusun üçte biri yurt dışına kaçtı. Bu 8 milyonu aşkın bir rakam demektir. Bunların da yarısından fazlası Türkiye'ye geldi. Türkiye, Suriye'den kaçıp Türkiye'ye sığınan muhacirlerin oraya geri gitmesini istiyorsa, yapması gereken şey, bir askeri müdahale ile onlara bir alan açmak değil. Yapması gereken şey şudur, oradaki savaşın bir an önce bitmesini temin edecek adımlar atmak, orada sulh ve sükuneti yeniden tesis etmeye yardımcı olmak ve Suriye vatandaşlarından her birinin terk ettiği kendi köyüne, mahallesine, şehrine, evine, tarlasına, bahçesine yeniden kavuşmasını temin etmektir.” ifadesini kullandı.
“Suriye’nin demografik yapısının değiştirilmesi uzun vadede orayı istikrarsızlaştıracaktır”
Suriye’nin demografik yapısının değiştirilmesinin uzun vadede orayı istikrarsızlaştıracağına vurgu yapan Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Suriye'nin en güneyinden kaçmak zorunda kalan ve buraya gelen kişiyi siz Suriye'nin en doğusuna ya da kuzeyine ya da batısına, farklı bir yere başkasının evine yerleştirirseniz, siz doğru bir iş yapmış olmazsınız. Size sığınmış olan, sizden yardım bekleyen, can güvenliği için o topraklarını terk eden insanları, bazı yerlerin demografik yapısını değiştirmek için bir fırsata çevirirseniz, yanlış yapmış olursunuz, doğru yapmış olmazsınız. Demografik yapının değişmesini sonuç verecek herhangi bir adım atmak, kısa vadede karlı gibi görünse de uzun vadede oradaki istikrarsızlığı arttıracaktır. İçerde veya dışarda, iç meseleler veya uluslararası meselelerle ilgili herhangi bir adım atılırken, mutlaka meşruiyet zemininde kalınmalı. Mutlaka hukuk çerçevesinde, evrensel hukuk prensipleri içerisinde hareket edilmelidir. Bizim söylediğimiz budur. Başından beri aynı şeyi söylüyoruz ve Suriye ile ilgili yapılması gereken en önemli iş de bize göre oradaki iç karışıklığın ve savaşın bir an önce bitmesi için çaba sarf etmektir. 2011-2012'den beri söylüyoruz, bu savaş uzadıkça mutlaka bu yangın çevresine de şöyle veya böyle bir zarar verecektir ki bu zararlardan bir tanesi de şu anda Türkiye'nin çekmiş olduğu zararlardır.”
“Eğer Yunanistan birilerinin tahrikine gelirse, en büyük zararı kendisi görecektir”
Son olarak Yunanistan meselesine de değinen Yapıcıoğlu, “Şu son dönemlerde Yunanistan'ın tavırları, kanaatimce sadece Yunanistan'ın kendisinin karar verdiği bir şey değil. Birileri sanki Yunanistan'ı bazı konularda cesaretlendirip, özellikle ortamı germe konusunda tahrik ve teşvik ediyor. Yunanistan bu oyunlara gelmemeli. Eğer gelirse, belki Türkiye'ye zarar verebilir ama kendisi de mutlaka zarar görecektir. En büyük zararı kendisi görecekken, birileri sadece onu tahrik etti ve sırtını sıvazladı diye bu maceraya girmemelidir. Her iki halkın da zararına olacak adımlardan şiddetle kaçınılmalıdır.”
YORUMLAR