Her şeyden önce şunu belirtmeyi insani bir görev olarak buluyoruz:
mezarlıkların yıkılmasından, cenazelere işkence yapılmasından bütün toplum
sorumludur.
Diyanet işleri Başkanı belli kesimler üzerinden topluma
nefret pompalarken, belli kesimleri hedef gösterirken, fetvalarında
düşmanlaştırıcı nefret söylemi üretirken, yapması gereken şeyi yapmıyor
olmasından dolayı diyanet işleri başkanına sesleniyoruz ve şunu soruyoruz.
İslam inancında mezarlara saldırı var mıdır,?
İslam inancında cenazeye işkence var mıdır?
İslam inancında ölü üzerinde aileye işkence var mıdır?
İslam inancında ölünün engellemek var mıdır?
İste bu gün bu ramazan günlerinde bütün toplumda hassasiyet
oluşmuşken, talebimiz diyanet islerinin
buna cevap vermesidir.
Tabi ki sadece İslam inancında değil hiçbir inanç hiçbir
ahlak kuralı, hiçbir ettik kuralı ve hiçbir hukuk kuralında bu saldırıların
açıklaması olamaz.
Bu açıdan bütün toplumsal kesimlere, vicdan sahibi bütün
kesimlere bu suça ortak olmamaları için çağrıda bulunuyoruz. Susmak ve sesiz
kalmak aynı zamanda suçu onaylamaktır diyoruz. Çünkü biz iyi biliyoruz ki bu
savaşın bir tarafı işkence, mezarlıklara saldırma, değerlere saldırmaysa bir
diğer tarafı da iktidarın oluşturduğu siyaset çerçevesinde halkları birbirine
kırdırma politikasıdır.
Bu süreç başlı başına tamamiyle bir savaştır savaşa karşı
çıkmak, barışı örgütlemek aslında bu sürecin karşısında en yüksek sesi söylemek
anlamına geliyor.
Buradan bütün kamuoyuna ve bütün inanç guruplarına
sesleniyoruz. Bu duruma karşı durmak insan onuru, insan ahlakı ve insanlığa
sahip çıkmaktır. Ve yine ısrarla diyoruz ki hep beraber iktidar anlayışının
insanlık dışı siyasetine ve mezarlıkları savaş alanına çeviren despot anlayış
ve siyasete karşı hep beraber duralım hep beraber sesimizi yükseltelim.
HDP URFA İL ÖRGÜTÜ
YORUMLAR