Urfalı Şair ve Yazar Mehmet Faruk Habiboğlu 1994 yılında ilk şiir kitabını, 2002 yılında ikinci şiir kitabını yayınladı. 2011 yılında üçüncü şiir kitabı Hoşça Kal Aşk yayınlayan şair, en son şiir kitabı Mariana'ya Mektuplar'ı dijital ortamda tanıttı.
Mehmet Faruk Habiboğlu yaptığı açıklamada; "Öncelikle tüm islam aleminin Ramazan bayramını kutluyorum. Mutlu, huzurlu, sağlıklı ve bol şiir okumalı nice bayramlarımız olsun. Dördüncü Şiir kitabım olan
"Mariana'ya Mektuplar" kitabımı e-kitap olarak hazırladım. Dijital ortamda hazırladığım şiir kitabımı indirip bayram armağanı olarak sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz." Dedi.
Şair'in önceki Eserleri:
Şiirleri: Bencileyin, Zuhur, Hoşça Kal Aşk'tır.
MARİANA'YA MEKTUPLAR
Mariana'ya Mektuplar (Şiir)
E Kitap
Mehmet Faruk Habiboğlu [email protected]
Mayıs 2020 İstanbul İSBN Üye No:6122
(Kaynak belirtilerek paylaşılabilir. C:Ticari hakları saklıdır.)
MERHABA MARİANA
Gün bitti Mariana akşamın telaşında Beni evde bekleyen sensizliğe merhaba İnsanlar her birisi derdinde, uğraşında Beni evde bekleyen sensizliğe merhaba
Ne zaman seni ansam dilime düşer zehir İsmin ki yüreğimde yasaklanmış bir şiir Seni tanımıyor yaşadığım bu şehir
Beni evde bekleyen sensizliğe merhaba
Ellerin ve gözlerin siliniyor ufkumda Yorumlanmaz bir rüya oluyorsun uykumda
Sensin artık her gece kabusum da korkum da
Beni evde bekleyen sensizliğe merhaba.
MARİANA'YA MEKTUP I
Bir iç denizde bir martı tek başına kalmış Issızlığın tam ortası karaya uzak Mariana senin ellerin ne kadar ufalmış Bizim sevda şiirleri söylememiz yasak
Mariana kardelenler çiçek açmaz her mevsimde
Bir balık yalnızlığından usanmış
Sana dair ne varsa dinler misin sesimde Hayret güneş bile bizi sevgili sanmış
Oysa biz iki cehennem yolcusu azıksız Bir yorgun okyanusa sürüklenen yorgun şükelalar
Hadi bu kez Tanrı'ya sığınalım yalnız Belki susar ardımız sıra vaveylalar.
MARİANA'YA MEKTUP II
Mariana gelseydin n'olurdu sanki bu gece Yine göz kırpıyor yıldızlar dolunaya Beklemek uzun ve bitimsiz bir işkence Şimdi saat gece yarısına çeyrek var ya
Radyoda Neşet Usta "bilemedim kıymetini kadrini"
Uzakta körfezden geçen gemilere baksana Sen yadırgadın bir kere kalbimdeki yerini Olmazım diye mi yazıldın bana
İnsan duvarla da dertleşir, söyleşir Mariana gözlerinin uzaklaşıyor ışığı
Ah bu yüreğim nasıl avunur, neyle eğleşir Ecel değil, hasret öldürürmüş aşığı.
MARİANA'YA MEKTUP III
Kimimiz yüreğinde hep hüzün taşır Bugün günlerden pazar Mariana Belki bizim de duamız Tanrı'ya ulaşır Beklemek çok zor gelir insana
Sen gözlerini yatırıp uzaklara Ağlamasana, ben ağlıyorum zaten Avuç içlerimizde sakladığımız yara Ve vurulmuşuz kuşlar gibi erken
Bazen bir yarım şiir olur umutlar Bazen acı bir kahveye gizlenir hasret Şu apansız gelen kara bulutlar Mariana bilir misin nasıldır gurbet?
MARİANA'YA MEKTUP IV
Herkesin bir yanı ağrır, benim her tarafım Oysa hayat bir dramdır ancak deliler güler Mariana şimdi sana bu tek itirafım Özlemezmiş ölüler
Seher son deminde elimde yine cigara Seni düşünmüyorum desem vallahi yalan Yaşıyor olmak zaten en acı yara Beynimde şu dem bir büyük talan
Mariana ivazsızdır bekleyişim Masadaki saat sanki alay ediyor
Bu gece de duvarlarla söyleşmek işim Yarasalar artık sus diyor!
MARİANA'YA MEKTUP V
Ben yırtık ayakkabılarımla yollardayım sürgün
Bu gece rıhtıma terkedilmiş ayrılığın gölgesi Mariana şu martılar neden suskun küskün Yine geliyor uzaktan hüzünkâr bir keman sesi
Dalgalar ne kadar sakin böyle deniz durgun Oysa kesif bir yalnızlık şiiri okumalıyız Senin mi ellerin soğuk benim mi yüreğim yorgun
Bizimle ilgilenmiyor gökte hiçbir yıldız
Mariana ben seni terk etmeliyim gitmeliyim Bir veda havası var bu gece delireceğim Zaman gibi, dua gibi, hayal gibi bitmeliyim Üzülme be, ayaklarına serileceğim!
MARİANA'YA MEKTUP VI
Sızlıyor işte yine sızlıyor her yanım Nedense ötmüyor bu sabah kuşlar
Ah, canım dedikçe hep yanıyor canım Mariana nedir bu içimde uzanan yokuşlar
Ben gölgemin peşisıra kayboluyorum Bütün kelimelerim karanlığa saçılıyor Çiçek değilim ama sararıp soluyorum Bak yine Pandora'nın Kutusu açılıyor
Kalbim bir büyük çarmıha asılı Azizeler bana beddua ediyor Mariana senin niye öyle yüzün asılı Bak, ay bize veda ediyor...
MARİANA'YA MEKTUP VII
Mariana bugün de ölmeyeceğim sanırım Senin küçük gözlerin hala aklımda Çaresiz düşlerimden kaçıp saklanırım Ömrümün hülasası sakalımda
Bir yortudur kimisine hayat
Bir menzilsiz sürgündür kimisine Bu sığırcık çığlıkları say ki serenat Kimse almıyor beni gemisine
Mariana bir konuşsan diyorum Bütün rıhtımlar seni bekliyor bak Ben artık çekip gidiyorum
Adını dudaklarımda saklayarak.
MARİANA'YA MEKTUP VIII
İnsan ümit ettiği sürece yaşar
Oysa bir ıssız adada sürgündür ozan Mariana keşkelerimiz kalbimizden taşar Yaşlandıkça değil yaralandıkça büyür insan
Bir kara göl misali derin ve sessiz Yaralı, kırık, darmadağın, yorgun Ümitsiz, çaresiz hem öksüz
Kalbim diyorum kalbim, ne soruyorsun
İnsanın kırılır sanki kolları Ayaklarıma değil ayakkabılarıma bak Anlarsın süründüğüm yolları
Mariana anla artık, sevda bize yasak!
MARİANA'YA MEKTUP IX
Bir şey yok anlatacak hüzünden başka Mariana hicranla yazılı kaderimiz Zaman tükendi, vakit daraldı aşka Bütün kalbimizi doldurmuş kederimiz
Nasıl ki dallar kurur yapraklar dökülür Çekip gider göçmen kuşlar sessizce Bizim de böyle umutlarımız sökülür Apansız kayboluruz belki bir gece
Ne bir türkü ne bir şiir okuyan olmaz Olmaz dua edip ağlayan ardımız sıra Vedamızı kuşlardan başka duyan olmaz Mariana kalmayacak bizden geriye bir hatıra...
MARİANA'YA MEKTUP X
Hiç yamalıyor musun gecelerini biçare Mariana yoklukla, yoksunlukla, uykusuzlukla Duvarları tırmalıyor musun ha bire
Oynuyor mu sabaha dek aklında bin bir kukla
Sen hiç öldün mü apansız bir akşamüstü Bütün umutların, hayallerin yarım kaldı mı Sanki şarkılar, şiirler, sazlar bize küstü Sirenler bir gece yarısı ansızın çaldı mı
Mariana insan çözümü zor bir muamma Ölüm ve hayat, hüzün ve aşk içiçe
Biz ki birer yitik, birer garip yolcuyuz amma Acımızı taşıyabilir mi bir küçük serçe...
MARİANA'YA MEKTUP XI
Mariana yavaş yavaş ölüyorum Kalbim çarmıha asılı bir kuş
Şu gelen hazana baktıkça üzülüyorum İçimde binlerce iniş, çıkış, yokuş
İnsanın içinde uzanmışsa çöller Bir asa, bir çarık olmasa da olur Biliyor musun ölmezmiş ölüler Bazen gönül özlemekle de yorulur
Zaten biz Leyla'dan geçme faslındayız Issızlığın sonu nereye çıkacak
Nedir bu geceden apansız düşen yıldız Mariana, asla sabah olmayacak!
MARİANA'YA MEKTUP XII
Şairler yalnız ölür diyorlar Mariana
Ben kalabalık ölmeyeceğim
Son kez senin elinden tutup Tanrı aşkına Daha fazla uykunu bölmeyeceğim
Senin adın var ve yalnız ben bilirim Doldurur her gecemi sensizlik nöbeti
Ve tek başıma istersen sürünerek gelirim Bir de iyi tanırım gurbeti
Mariana bu yaşamak değil bir işkence Öleceğim ulan diyorum öleceğim! Ömrünün sonuna dek her gece Uykunu böleceğim!
MARİANA'YA MEKTUP XIII
Bir papağan çığlığı kulaklarımda Mariana gözlerim seni arıyor Hicrete takat yok ayaklarımda Oysa bütün yollar sana varıyor
Bak Eylül de gitti, hazan mevsimi Ağaçlar yapraklarını döküyor
Yalnız yarasalar işitiyor sesimi
Yine bir uykusuz gece, şafak söküyor
Mariana parmaklarından öpmeliyim Belki Tanrı merhamet eder bize
Ben ki gölgene düşmüş bir gölgeyim Bugün de ayrıyız bak halimize.
MARİANA'YA MEKTUP XIV
Bugün güneş müşfik kollarını açmış İstanbul'da
Pürneşe adamlar, kadınlar, çocuklar Mariana artık gelip beni bul da Dağılsın artık şu içimdeki burukluklar
Sana bu kaçıncı mektup artık saymıyorum Şimdi hazanın tam ortası, önümüz kış
Aşk her gece kıyısında gezdiğim bir uçurum Diyorsun ki alış yokluğuma alış
Alışamıyorum sensizliğe Mariana
Bir sabah güneşle birlikte kapımı çal Yoksa bir bakarsın çıkmamışım yarına Yeter gel yahut beni de yanına al.
MARİANA'YA MEKTUP XV
Kalbim acıyor, parmaklarım titriyor
Kesif yalnızlığımın sonu gelmeyecek mi Mariana, hasret yaşama hevesimi bitiriyor Artık bundan böyle yüzüm gülmeyecek mi
Bütün çehreleri, sokakları yabancı şu kentte En kimliksiz yabancı benim
Kendimi yitirirken bu onulmaz dertte Kaldırımdan kaldırıma sürüklenenim
Mariana dilenişim sana değil gayrı Kargalarla hemhâlim artık Anladım ki yollarımız apayrı Bundan sonra sana lâlim artık.
MARİANA'YA MEKTUP XVI
Akşam olmuş sabah olmuş neyime Zaman aslında bizde boşa akıyor
Her dem hüzün süzülüyor yüreğime Mariana neden gözlerin boş boş bakıyor
Pervasız bir şiir çığlığı tam kalbimde Artık neye inanmalı neyi beklemeliyim Aminsiz duam da susuyor dilimde Sanırım bu hayalden vazgeçmeliyim
Mariana sana elveda demeliyim Teslim olmalıyım düştüğüm girdaba Çaresiz bir uzak iklime göçmeliyim Yeter bu kadar kandığım seraba!
MARİANA'YA MEKTUP XVII
Mariana susuyorum sana ilenmiyorum Mukaddes bir ayrılık yazımız bizim Artık önünde diz çöküp dilenmiyorum Kalsın yüreğimizde sızımız bizim
Olmayacak bir duaya aminler etmek Yıllarca boş hayalden öte değilmiş Artık gitmek uzağa, meçhule gitmek Kırılmış kollarımız, başımız eğilmiş
Düştü payımıza bir büyük hüsran Ben sana geç kalmışım gerisi masal Ne çıkar dilimizde olsa bin isyan Hoşça kal Mariana hoşça kal!
MARİANA'YA MEKTUP XVIII
Mariana ben sensiz yapamam anlamaz mısın Bin veda etsem de gönlüm vazgeçmez Gitsem ardım sıra ağlamaz mısın
Bu muhacir senin gölgenden göçmez
Mütemadiyen çıkmıyorsun aklımdan Kaçak çayda, ciğarada bile sen Yudum yudum, duman duman
Nasıl özlüyorum bir bilsen
Tanrı bizim için ne yazmış bilmem
Mariana bizimkisi müphem bir yolculuk
Git desen de gitmem, gel desen gelmem Oturmuş seni bekliyor gözlerimde bir çocuk.
MARİANA'YA MEKTUP XIX
Mariana ne çok hüzün birikti içimde
Kış geldi, günler kasvetli, havalar soğuk Ruhumun ahvali her lahza başka biçimde Kader iki eliyle çullanmış boynuma, sesim boğuk
Günlerin, gecelerin hiç bir anlamı yok
Ne sabahı bekliyorum, ne yetişmeye acelem var
Şiirin, hecelerin hiç bir anlamı yok
Sadece içimde tarifsiz bir elem var
Tesbih taneleri gibi dağılmışım her yana Yorgun bir avuntu elimden düşmez ciğaram Nasıl bir şeyse, dert de sen derman da sen Mariana
Oy kanıyor, hiç durmadan kanıyoryaram.
MARİANA'YA MEKTUP XX
Tanrı sevdiği kula acımazmış
Pişsin diye yakarmış dünya cehenneminde Bilemeyiz ki bizim için ne yazmış
Mariana gel buluşalım şu yeminde:
Yaşadıkça senden vazgeçmeyeceğim Vazgeçmeyeceğim yaşadıkça senden Yaşadıkça senden vazgeçmeyeceğim Vazgeçmeyeceğim yaşadıkça senden
Yanarım ne gâm sırf senin için Nefes almak değil ki hem yaşamak Mariana hasretinle her gün için için Yanarım çok şükür senden uzak.
MARİANA'YA MEKTUP XXI
Yarım hayatlar, yarım kalan umutlar Mariana bizim alın yazgımız böyle Gökyüzümüzde sürekli kara bulutlar Başka ne diyebiliriz ki söyle
Çaresiz bir gelgitin elinde Çırpınıp, savrulup deviniyoruz Kağıt üstünde, kalemin dilinde Yalancıktan seviniyoruz
Mariana bütün yollar çıkmaz sokak Dolaşıp dönelim bakalım
Vuslat aslında Kaf Dağı'ndan uzak Bekleyip tükenelim bakalım...
MARİANA'YA MEKTUP XXII
Mariana yanıma kadınlar oturuyor Otobüste, metroda, vapurda Nedense hepsi seni soruyor Kimseye adını söylemedim daha
Semtten semte, sokaktan sokağa Dönüp dönüp duruyorum
Sürekli hep senden uzağa
Harap bitap savruluyorum
Mariana bu zor zamanlar geçmeyecek Hiçbir kentte buluşamayacağız
Belli, kader yolumuzu açmayacak Asla, asla kavuşamayacağız...
MARİANA'YA MEKTUP XXIII
Mariana yağmurlar zamansız yağıyor Havada uçuşan kuşların telaşı
Sanki uzakta bir çocuk ağlıyor Gözlerimden kanlı akıyor yaşı
Beni bir uçurum kendine çekiyor
Her gün ne gece bitiyor ne sabah oluyor Şeytanlar beni çarmıha çakıyor Melekler oturup saçlarını yoluyor
Sanırım kıyamet arefesindeyiz Yetim çığlıklar kulaklarımı deliyor Mariana bir afetin tam içindeyiz Uzaktan mezarcının sesi geliyor!
MARİANA'YA MEKTUP XXIV
Mariana insan umut ettikçe yaşar
Birinin umudunu kırmak en zalim cinayet Benim sana dair hala umudum var Demek isterdim, diyemiyorum nihayet
Okyanuslar kaynıyor yüreğimin içinde Fırtınalar, boranlar, kasırgalar
Sanki bir ıssız adaya düşmüşüm de
Tek başıma, bir başıma, ne gelen ne giden var
Umut gemilerim batmış da haberim mi yok Sanırım benimki Robenson kaderi
Oysa ben seni ne çok sevmişim ne çok Mariana gör işte senden kalan eseri...
MARİANA'YA MEKTUP XXV
Mariana bilmem bu kaçıncı mektup sana Sizin diyarlardan hala haber yok
Ağır yüktür hasret insana
Yüreğimde hüzün ne kadar çok
Martılardan geçtim, kargalar bile sessiz Bir zalim sükut aramızda
Ben ki böyle sensiz, böyle nefessiz Sanki ruhum infazda
Mariana acıma bana, sadece gel Bu hasret uzadı yeteri kadar Apansız geliverir de ecel
Sonra gözün donar, kalbin yanar...
MARİANA'YA MEKTUP XXVI
Mariana araya uzun zamanlar giriyor Sanma ki unutup gittim seni Yüreğim sanki mum gibi eriyor Pervaneyim ruhuma çerağ ettim seni
Akşamlar sabahlar geceler geçiyor Vakit daralıyor ömür geçiyor
Her şiirde adın yüklü heceler geçiyor Umarsız bir dileğe kattım seni
Artık yarına dair bir hesabım yok Mariana, umudum, hayalim, serabım yok Sana ışık olacak mehtabım yok
Biçare bir telaşla tenhaya ittim seni...
MARİANA'YA MEKTUP XXVII
Sanırım kaçak yolcuyum hayat gemisinde Limandan limana savruluyorum
Denizin ıssız karanlık sinesinde
Mariana dönüp dolaşıp seni buluyorum
Sana martılarla selam yolluyorum Bir haber bir kelam gelmiyor senden Hiç bir rıhtımda yoksun biliyorum Nazarını da mı çekmişsin benden
Merak etmiyorsun, sormuyorsun
Ben ki hasret fırtınalarıyla boğuşuyorum Mariana hala beni duymuyorsun Uğruna her gün kendimle vuruşuyorum.
ELVEDA MARİANA
Bu gece dağıtacağım masayı Mariana Kural mural yerin dibine
Nezaketin ta neyine
Koptu yüreğimde fırtına
İnsan bin kez sınanır mı
Bizi dosttan başkası tanır mı Zulamız delikmiş harbiden Umut kırıntıları bir avuç
O da yoksul kuşlara yem
Ona da kargalar fırsat verirse Bilirsin ki korkmazdık eskiden Ayrılıktan, hasretten, fakirlikten
Bu gece dağıtacağım masayı Mariana Gün doğmayacak yarına!
Kend ne y bak MARİANA!
YORUMLAR